İstanbullu Koğacızâde Mehmed Efendi

A -
A +

"Câhiller ve yalancılar birkaç görüşmeyle velîyi tanıyamaz. Bunların, güvendikleri kimselerden sorup anlamaları lâzımdır."

Koğacızâde Mehmed Efendi Halvetî şeyhlerindendir. Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Fatih'in Sofular semtinde bulunan Ekmel Tekkesi diye anılan Halvetî tekkesinde yirmi yıl irşad faaliyetinde bulunduktan sonra 1026'da (m. 1617) vefat etti.

Bir sohbetinde buyurdu ki:
Mürşid-i kâmilin alâmeti, Ehl-i sünnet îtikatında olması ve İslâm ahkâmına tâm uymasıdır. Sözleri, hareketleri İslâm ahkâmına uygun olmayan kimse, havada uçsa da, rehber olamaz. Dehr sûresinin yirmidördüncü âyet-i kerimesinde meâlen, (Günah işleyene veya kâfir olana itaat etme!) buyuruldu. Allahü teâlâ, bu âyet-i kerimede, önce günah işleyene itaat etme buyurdu. Ondan sonra, kâfire itaat etme buyurdu. Çünkü, Müslümanın kâfirle buluşması az olur. Günah işleyenden emir alması daha çok olur. Bundan başka, günah işleyen ile birlikte bulunmanın, kâfirle berâber bulunmaktan daha çok zararlı olduğunu göstermektedir.

Kehf sûresinin yirmisekizinci âyetinde meâlen, (Kalbi bizi zikretmekten gâfil olan ve nefsinin arzuları peşinde koşan ve hareketlerinde İslâmın dışına taşan kimseye itaat etme!) buyuruldu. Bu âyet-i kerimeden anlaşılıyor ki, nefse uymak, kalbin gâfil olmasını gösterir. Bedenin bozuk olması, yani günah işlemek, kalbin bozuk olmasını göstermektedir.

Mürşid-i kâmilin ikinci alâmeti, hadis-i şerifte bildirilmiştir ki, onunla konuşmak ve onu görmek, Allahü teâlâyı hâtırlamaya sebep olur. Allahü teâlâdan başka her şey kalbe soğuk gelir. Nevevî'nin bildirdiği hadis-i şerifte, Resûlullahdan evliyânın alâmetleri sorulunca, (Onlar görülünce, Allah hâtırlanır) buyurdu.

Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ buyurdu ki: Ben zikrolunduğum zaman evliyâm hâtırlanır. Onlar zikrolununca da, ben hâtırlanırım) buyurulmuştur. Fakat, Allahı hatırlamak için, velî ile bağlılık lâzımdır. Velîyi inkâr eden, velî olduğuna inanmayan, ona bağlı değildir. İnanmayan, bu nîmete kavuşamaz. Her velîde böyle tesîr vardır. Bazısında daha kuvvetli tesîrler olur ki, talebeyi çekerek tasavvuf yolunun yüksek derecelerine çıkarırlar. Bunlara (Kâmil ve mükemmil) denir.

Câhiller ve yalancılar birkaç görüşmeyle velîyi tanıyamaz. Bunların, güvendikleri kimselerden sorup anlamaları lâzımdır. Allahü teâlâ, Nahl sûresinin kırküçüncü âyetinde ve Enbiyâ sûresinin yedinci âyetinde meâlen, (Bilmediklerinizi bilenlerden sorup öğreniniz!) buyurdu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.