"Ey Kümeyl! Ölünce her şey ortaya çıkar"

A -
A +
Kabir amellerin sandığıdır. Ölünce her şey ortaya çıkar. Neler olacağı o zaman görülür...
 
Saruhanî Ahmed Efendi, Halvetiye şeyhlerinin âlimlerinden bir zattır. 1041 (m. 1631)'de Manisa’da vefat etti. Dekâyıku'l-Hakâyık isimli eserinde şöyle buyuruyor:
Ali bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh) buyurdu ki:
“Dünyâ geri dönüp gitmekte, âhıret ise gelmektedir. Fakat her ikisinin de talibleri vardır. Siz, âhıreti isteyen, onun için çalışanlardan olunuz. Dünyâ peşinde koşanlardan olmayınız. Dünyâya kıymet vermeyenler (Dünyâdan sâdece zarurî olan ile yetinenler), yeri yaygı, toprağı yatak, suyu tayyib (helâl ve temiz bir rızık) edindiler. Cenneti isteyen, nefsinin arzu ve isteklerinden uzaklaşır. Cehennemden kaçınmak isteyen ise, haram olan şeylerden korunur. Dünyâya kıymet vermeyenlere belâ ve musibetler hafif gelir. İnsanlar, onlardan bir kötülük görmeme husûsunda emîndirler. Onların kalbi mahzûndur. İhtiyâçları hafiftir.”
Kümeyl bin Ziyâd anlatır: “Bir gün Ali bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh) ile beraber gidiyorduk. Bu sırada Ali bin Ebî Tâlib bir kabristana döndü ve; 'Ey kabir ehli! Bizim yanımızda haber olarak şunlar var: Mallarınız vârisler arasında taksim edildi. Çocuklarınız yetim kaldı. Ya sizin yanınızda ne var?' dedi. Sonra bana dönerek; 'Ey Kümeyl! Eğer şimdi onlara cevap vermeleri için izin verilseydi, şöyle cevap verirlerdi: Şüphesiz, en hayırlı hazırlık ve azık takvâdır' dedi ve ağlamaya başladı. Daha sonra; 'Ey Kümeyl! Kabir amellerin sandığıdır. Ölünce her şey ortaya çıkar. Neler olacağı o zaman görülür” buyurdu."
Hasen-i Basrî buyurdu ki: “Gençliğinde iyi ibâdet edene, Allahü teâlâ yaşlı olduğu zaman hikmet verir. Bu husûs, Enbiyâ sûresi yetmişdokuzuncu âyet-i kerîmesi ile beyân buyurulan husûstur.”
Muhammed bin İbrâhim, babasından şöyle nakletti: “Ali bin Ebî Tâlib’e dünyâdan soruldu. Hazreti Ali; 'Uzun mu, yoksa kısa mı anlatayım?' buyurunca, 'Kısa olarak, ey müminlerin emîri' dendi. O zaman Hazreti Ali; 'Dünyânın helâli hakkında hesâb, haramı hakkında azâb vardır' buyurdu..."
Katâde (radıyallahü anh) anlattı: Mûsâ (aleyhisselâm) şöyle buyurdu: “Yâ Rabbî! senin gazâbının ve rızânın alâmeti nedir?” Bunun üzerine Allahü teâlâ; “Size iyilerinizi âmir yaptığım zaman, bu rızâmın alâmetidir. Kötülerinizi âmir yaptığım zaman, bu da gazâbımın alâmetidir” buyurdu.
İbn-i Abbâs (radıyallahü anh) buyurdu ki: “Müslüman bir kadıda şu üç şeyin bulunması uygun değildir: Kin, hased ve hiddet.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.