"O gün, kâfirler için çok sıkıntılıdır!.."

A -
A +
"Sûra üfürüldüğü zaman, kâfirlere çok sıkıntılı bir gündür. Onlara kolaylık yoktur..."   Tâcüddîn ibnü’l-Vecîh hazretleri kıraat âlimidir. 671 (m. 1272)’de Irak’ta Vâsıt’ta doğ­du. Burada meşhur âlimlerden istifade ettikten sonra Kahire"ye gitti; orada büyük kıraat âlimlerinin derslerine devam etti. Sonra Bağdad’a giderek talebe yetiştirdi. 740'ta (m. 1340) Bağdat'ta vefat et­ti. Bir dersinde şunları anlattı: Kur'ân-ı kerimin Allahü teâlânın kelâmı olduğundan şüphesi olanlar için, Müddessir sûresi nâzil oldu. Bu sûrenin 1-10. âyetlerinde meâlen, (Ey örtüye bürünen Muhammed! Kalk da [kâfirleri Allahü teâlânın azâbı ile] korkut! Rabbini tekbîr et, tâzîm et! Giydiklerini temiz tut! Haram edeceğim şeylerden sakın! Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma! Rabbin için sabret! Sûra üfürüldüğü zaman, kâfirlere çok sıkıntılı bir gündür. Onlara kolaylık yoktur... ) buyurulmuştur. 24.  âyetten başlayarak meâlen, (Kur'ân için, bu sihirdir, bu ancak bir insan sözüdür dedi. İşte bunu söyleyeni, şiddetli bir ateş içine, Cehenneme atacağım. Şiddetli ateşin ne olduğunu sen ne bilirsin? O [içine girenleri] ne çıkartır, ne de azaptan vazgeçer. İnsanın derisini karartır, yakar. Orada 19 [azap yapan melek] vardır. Ateşte olanlara azap yapmak için, meleklerden başkasını memur etmedik. Ehl-i kitap [Yahudi ve Hıristiyanlar bu sayıyı, kendi kitaplarında bildirilene uygun görerek Muhammed aleyhisselâmın nübüvvetine ve] Kur'âna inanırlar. Müminlerin de îmanı artar. Ehl-i kitap ve müminler, [bu adedde] şüphe etmesinler. Kalpleri hasta olanlar ve kâfirler ise, Allah bunu [19 adedini] bildirmekle ne yapmak ister derler. Bunun gibi, Allah dilediğini [kötüleri] doğru yoldan saptırır ve dilediğini [iyileri] de, doğru yola kavuşturur. Rabbimin [Cehennem ehlini azâblandırmak için yarattığı] meleklerin adedini, ancak kendisi bilir [Bu ondokuz melek, diğer meleklerin reîsleridir]) buyuruldu. Necm sûresinin 3 ve 4.  âyetlerinde meâlen, (Muhammed, kendi arzusu ile konuşmaz. [Çünkü O, tevhîdi ilân ve şirki yok etmek ve şeriatı yaymak ile emrolunmuştur.] Onun [din işlerinde] konuşması ancak vahydir) buyurulmuştur. Kehf sûresinin 110.  âyetinde meâlen, (Onlara de ki, ben de ancak sizin gibi bir insanım. Ama, bana Rabbimin tek bir ilah olduğu vahiy olunmuştur. [Zâtında benzeri, sıfatlarında şerîki, ortağı yoktur. ] Rabbine kavuşmak isteyen bir kimse, amel-i sâlih, faydalı iş işlesin ve Rabbine ibâdet etmekte hiç şerîk [ortak] koşmasın) buyurmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.