Algılar, gerçekler ve millet iradesi…

A -
A +

Birey ve toplum ilişkilerinde iletişim yeni teknikleri ve araçlarıyla özel önem kazanıyor. Sınırları zorluyor, kitleleri biçimlendiriyor, yeni egemenlik arzularına aracılık yapıyor ve iletişim her zamankinden çok daha fazla stratejik nitelik kazanıyor. Geleceği kendi arzuları doğrultusunda tasarlamak isteyenlerin özel ilgi alanına dönüşüyor. Güvenlik algılarında özel bir yer ediniyor. Stratejik iletişim, yeni dönemin devletler arası güç mücadelesinde halklar üzerinde yeni stratejik hesapların yöntemine dönüşüyor.

Stratejik iletişimde algılar ve onların tasarımı özel bir yer ediniyor. Algılar gerçeğin önüne geçsin isteniyor ve bunun için; "neyin doğru olduğu değil halkın neye inandırıldığı önemlidir" fikri esas alınıyor. Devletler arası güç mücadelesinde haklı olanın değil, güçlü olanın haklılığına itibar yükleniyor. Algılar buna göre tasarlanıyor. Güçlünün işine gelenin doğru olduğu kabul ettirilmeye çalışılıyor. "Eğer insanları ikna edemiyorsan kafalarını karıştır" diyen zihniyet, çağın en ileri iletişim tekniklerini sahaya sürüyor. Halklar üzerinde hesap yapanlar, ya kör iyimserliği yaygınlaştırarak gerçeklerle mesafeyi açıyor, ya da özgüveni kaybına yol açarak, geleceği karartıyor.

Sözde demokrasi ve insan hakları, eli namlulu insanların barutlarıyla ihraç ediliyor. Yeni Irak'lar yeni Afganistan'lar aranıyor. Kadim, köklü medeniyetler özünden koparılmaya, ayrışmanın, çekişmenin boyunduruğunda küresel baronların av sahasına dönüştürülmeye çalışılıyor. Milli olan, yerli olan her şey hedef alınıyor, kendi değerlerine, inanç ve kültür zenginliğine yabancılaştırma çabası; modernleşmenin kılıfıyla yozlaşmanın zeminini hazırlıyor.

Tarih şuuru yok sayılıyor, yeni nesiller tarihin özgüven potansiyelinden kopartılıyor, geleceklerine algılarla yön verilmeye çalışılıyor. "Ayartma ve cezbetme" potansiyelleri sahaya sürülüyor ve böylece küresel efendilere "gönüllü itaatkârlığın" temelleri atılıyor. Ülkelerin halklarını hedef alan bu yöntemler bilhassa genç nesillere uygulanıyor. Üretmeden tüketmenin asli unsurları yapılmaya çalışılıyor, mutluluğu tüketimde aratarak, mutluluk da tükendiğinde bunalımlar kaçınılmaz hale getiriliyor. Genç nesilleri benlik krizlerine, değersizlik bunalımlarına ve özgüven kaybına uğratarak, geleceğin puslanmasına zemin hazırlanıyor.

Algılara yön vererek, ithal tehdit algılarıyla gelecekte yol belirlemeye çalışanlar, tehditleri ihraç edenlerin hükümranlık alanlarına girmekten kendilerini kurtaramıyor. İslam coğrafyasın da bu tablo giderek boyut kazanıyor. Soğuk Savaş sonrasının yeni dünya düzeninde İslam Medeniyeti hedef alınarak, şiddet sarmalına kilitleyip, İslam dışındaki toplumların özellikle de Batı dünyasının "İslamofobi"sinin büyütülmesi arzulanıyor. El Kaide, Taliban, Boko Haram, El Nusra, IŞİD gibi silahlı örgütlerin terörüyle İslam özdeşleştirilmeye çalışılıyor. Böylece İslam coğrafyasında şiddetin, vahşetin görüntüleriyle, bilhassa Batı halklarının algılarına nefreti yerleştirmenin stratejik hesapları yapılıyor. Bu oyunu oynayanların bildik yöntemi hiç eskimeden yine kullanıma açılıyor, sömürgeciliğin, yayılmacılığın, ekonomik ve kültürel istilaların kendilerince meşru zeminleri yeniden yapılandırılmış oluyor ve böylece yine algılar gerçeklerin önüne geçmiş oluyor.

İslam coğrafyasında hak ve adalet arayışının peşinde olanlar, kendi değerlerine sahip çıkmak isteyenler, yerel kuklalar eliyle bastırılmaya çalışılıyor. 21. yüzyılda baskıcı rejimleri, darbelerle yerleşik kılmanın her yolu deneniyor. Millet iradesine darbeler indirerek, aldatıcı bir demokrasi maskesi yeniden yapılandırılmaya çalışılıyor. Küresel baronların sözde demokrasi ihracı, millet iradesine hükmetmenin maskeli balosuna dönüşüyor. Demokrasi anlam kaybına uğruyor, içi boşalıyor, halklardan uzak tutuluyor.

Oysa demokrasi ithal ürün değildir. Tarih boyu başkaları refaha ve mutluluğa erişsinler diye demokrasisini samimiyetle ihraç eden görülmemiştir. Demokrasi, millet iradesinin tecellisidir ve onu yaşatacak, koruyup kollayacak da yine o milletin iradesidir. Demokrasi herkesin kendi çıkarlarına göre tarife muhtaç bir kavram değildir. Demokrasi adalettir, adalet sağlıyorsa kıymetlidir ve  demokrasi çoğulculuğu koruyorsa demokrasidir. Demokrasi; azınlığı çoğunluğa karşı korumasız bırakmıyorsa demokrasidir.

Demokrasi; mazlumu muktedire ezdirmiyorsa demokrasidir. Demokrasi; hak ve adaleti halk dışı hiçbir güce teslim etmiyorsa demokrasidir. Demokrasi; sevgiyi, hoşgörüyü, kin ve nefrete kurban etmiyorsa demokrasidir. Demokrasi; millet iradesini her şeye rağmen koruyabiliyorsa demokrasidir. Ve Demokrasi; tüm bunlara kayıtsızsa ne demokrasidir ne adalettir. İkiyüzlülüktür, sahteliktir..

Ve unutmamalıdır ki; bir ülkede devlet, millet iradesi dışında iç veya dış hiçbir güç tarafından ele geçirilebilir olmaktan kurtulmadıkça o ülkede gerçek adalet ve gerçek demokrasi yerleşik kılınamaz. Kurumları çatışan, halkları ayrışan hiçbir devlet geleceğine sahip çıkamaz. Böyle ülkeler dışa açılma araçları elinden alındığı için "dışa açılan" değil kontrolsüzce "dışa açan" ülke konumuna dönüşür. "Dışa açılma" araçları elinden alındığı için "dışa açan" ülke konumuna dönüşen ülkeler aslında "içe kapanan" ülkeler haline gelir.

Geleceğin güçlü yeni Türkiye'si için tüm bu risk ve tehlikelerden uzak durmak esas olmalıdır. Geleceğin bağımsız, güçlü  yeni Türkiye'si; 2023, 2053 ve 2071 stratejik hedeflerine kitlenmek, geleceği başkalarının ve onların maşalarının oyuncağına dönüştürmemektir. Hiçbir gücün vesayetine, boyunduruğuna girmemektir. Başı dik ve onurlu yürüyüşünü sürdürmek tarihin kulvarlarında yaşayan özgüven duygusunu günümüze ve geleceğe taşımaktır. Devlet millet bütünleşmesini katıksız kılmaktır.

Geleceğin bağımsız, güçlü  yeni Türkiye'si; millet dışı hiçbir aracıya; derinine, paraleline, dışarının uzantısı hiçbir muhipler topluluğuna teslim olmamaktır. İradesini milletten alan ve ona hizmet için var olan bir devlet gücüyle var olmaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.