21. Yüzyılda Öğretmenlik -1-

A -
A +
15 yıl okula gittim. Çok nitelikli öğretmenlerim de oldu, az nitelikli de… Mesela ilkokul öğretmenim Fazlı Erhan, ortaokul öğretmenlerim Zeki Işık ve Macit Tanrıkulu, lise öğretmenlerim Basri Uçar, Tomris Ulaş, Mustafa Namdar, Hamdi Ayyürek, Nevzat Soner, Mehmet Sarıhüseyinoğlu, Şenay Ünalan, Özcan Soner ve Muhittin Erküçük, üniversite öğretmenim Fahri Ünal’ı unutmak, saygıyla anmamak mümkün değildir…
Öğretmenlik, aklına gelen herkesin icra edebileceği bir meslek değildir. Diğer meslekleri asla küçümsemiyorum. Ancak gemi kaptanıyla geminin zeminlerini temizleyen kişi aynı değerde olmasa gerek… Bilimsel, sosyal, ruhsal, fiziksel yönden yeterli olmayan bireyler faydalı öğretmen olamazlar…
On yıllardır yazılıp söylenmiştir lakin ben yine bir kez daha tekrar edeyim. Bir toplumun öğretmenlerinin kalitesi neyse toplum da aynı seviyede olur. Yani armut dibine düşer, süt neyse kaymak da odur, üzüm üzüme baka baka kararır vaziyeti söz konusudur…
Eğitimde dünya ortalamasının üzerinde olan Finlandiya, Güney Kore, Singapur, Avustralya vb. gibi ülkelerde en başarılı, en zeki, en becerikli, en yüksek puanlı, en çok bilimsel eseri olan kişiler öğretmen olabiliyor. Bizde ise son 50-60 yıldır çoğunlukla hiçbir bölümü kazanamayanlar “bari öğretmen olayım” diyerek üniversiteye gitmektedir.
Önde gelen eğitim sendikalarının yaptığı araştırmalara göre öğretmenlerin sadece yüzde 14-22’si kendini yenilemek, geliştirmek için seminerlere, kurslara, çalıştaylara, kütüphanelere, projelere, kongrelere isteyerek iştirak etmektedir. Bu veri çok can yakıcıdır.
21. yüzyılda bütün hizmet ve üretim süreçleri dijital teknolojilerin eline geçecektir. Yani yazılım, kod, uygulama (app), bilişim cihazları üreten ülkeler yüksek gelir sahibi olurken çöp kovası, tabure, gömlek, patates, süt, çimento, şeker vb. üretmeye devam eden milletler ikinci sınıf hayat sürdürecektir.
 
 
ŞİİR/USTA’DAN
 
    KÖY ÖĞRETMENLERİ
 
Yurdumuz uçsuz bucaksız,
Gökte yıldız kadar köylerimiz var.
Ama uzak, ama harap, ama garipsi..
Alın benim gönlümden de o kadar.
 
Uzak köylerimizde kuşlar gibi
Her sabah çocuklar size uçar.
Ama küçük, ama büyüyen, ama güleç..
Alın benim gönlümden de o kadar.
 
Siz kara göklerin yıldızları,
Işıtın yurdumuzu sabaha kadar!
Ama düşe kalka, ama yiğit, ama umutlu.
Alın benim gönlümden de o kadar.
                                Cahit Külebi
 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 
ÖGRETMEN OKULLARI: Ortaokul öğretmeni ve ilköğretim müfettişi yetiştirmek üzere 1926 senesinde Konya’da açılan Orta Muallim Mektebi 1927’de Ankara’ya taşınarak Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü adını aldı. Daha sonra da Gazi Eğitim Enstitüsü ismi verildi. Bu eğitim enstitüsü sistemi taşraya da yayıldı. 1934’te Kız Teknik Öğretmen Okulu, 1937’de Erkek Teknik Öğretmen Okulu açıldı. 1950’den sonra gelişen meslek dallarına göre yeni öğretmen yetiştiren kuruluşlara yer verildi. Ticaret liselerine öğretmen yetiştirmek üzere 1956 senesinde Ticaret ve Turizm Yüksek Öğretmen Okulu, İmam-Hatip Okullarına öğretmen yetiştirmek üzere 1959’da Yüksek İslâm Enstitüleri açıldı. 1959’da Ankara’da daha sonra da İzmir’de birer Yüksek Öğretmen Okulu kuruldu. 1973 senesinde çıkarılan Millî Eğitim Temel Kânunu bütün öğretmenlerin yükseköğretim görmesi şartını getirdi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.