Eğer Sultan Süleyman Han'ın elçisi olsaydım...

A -
A +
Ahmet Vefik Paşa, Türkçülük hareketinin öncülerinden olan Osmanlı devlet adamı ve diplomatıydı. Millî Eğitim Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ve iki kez de Başbakanlık yapmıştı.
Ahmet Vefik Paşa 1860 yılında Paris Büyükelçiliği yapmıştır.
Bu dönemde Fransız İmparatoru III. Napolyon'un eşi beyaz bir araba yaptırır.
Arabasıyla sokakta gezerken Parisliler imparatora olan saygılarından eşine de saygı gösterir.
“İmparator geliyor” diyerek ayağa kalkar.  Kralın eşine selam dururdu.
Napolyon, bu bakımdan eşinin arabasına benzeyen beyaz renkteki arabaların rengini değiştirme talimatı verdi. Bu talimattan Ahmet Vefik Paşa da nasibini alacaktı.
Çünkü Napolyon kendi Dışişleri bakanına, o da Ahmet Vefik Paşa'ya arabasını değiştirmesini bildirmişti.
Ama Paşa bu isteğe manidar bir cevapla karşılık verdi:
-Hele bir Fransız elçisine Boğaziçi'nde bindiği kayığı değiştirmesini emredin. Böylece Boğaziçi'nde "Padişah geliyor!" diye telaşlanan halk ve balıkçı sandalları nefes alsın. Arabaya da o zaman sıra gelir. Bunun üzerine Fransız elçisi, padişahın saltanat kayığına benzeyen sandalını ortadan kaldırır. Ahmet Vefik Paşa da Paris’te bindiği arabasının rengini yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için beyaz renge boyatır.
Ancak Paşa’nın bu taviz vermez tutumu III. Napolyon’un ağırına gider.  Bu baş eğmez tutumun hesabını diplomatik bir yolla da olsa sormak arzusundadır.
İşte bu fırsat doğmuştur.
Sarayda verilen bir baloda Ahmet Vefik Paşa'nın yanına yaklaşır. O tarihlerde Osmanlı şehri olan Beyrut ile ilgili sorunları gündeme getirerek Osmanlı’ya olan öfkesini dile getirir:
-Galiba Osmanlı İmparatorluğu çatırdıyor.
Ahmet Vefik Paşa bu maksatlı yorumun cevabını yine diplomatik yolla hemen verir:
-Beyrut, Paris'e çok uzaktır Majesteleri. O bakımdan zannederim bilgi kirliliğine maruz kalmışsınız. Oysa bendeniz elan Paris'teyim. Dolayısıyla çatırdamanın nereden geldiğini çok yakından görebilmekteyim. Arz edeyim ki çatırdama sesleri zat-ı devletlerinin imparatorluğundan gelmektedir.
III. Napolyon diplomatik hazır cevaba sinirlenmiştir. İşi küstahlığa vardıracak boyuta getirir:
-Bilmiyorsunuz, şu anda bir kısım Fransız birliklerinin Beyrut'u işgal etmek üzere olduğu haberi geldi.
Paşa hiç telaşlanmaz:
-Hiç tavsiye etmem Majesteleri. Çünkü bu gaflette bulunanların akıbeti Türk askerinin süngüsüyle denize dökülmek olacaktır.
İmparator alay etmek istercesine sorar:
-Ekselansları bu sonuca askerî bilgilerine dayanarak mı varıyorlar?
-Hayır, Majesteleri, tarih bilgime dayanarak...
-?!.
-Amcanız I. Napolyon, Akka Kalesi önünde böyle bir ders almıştı.
Bozulan ve gururu zedelenen III. Napolyon, söyleyecek bir sözü kalmayınca Paşa’yı müstehzi bakışlarla süzer. Sonra destek istercesine İngiliz sefirine seslenir:
-Vefik Paşa kendini Sultan Süleyman'ın elçisi sanıyor.
Vefik Paşa bu ithama da anında ve çok manidar bir cevap verir:
-Eğer Sultan Süleyman Han'ın elçisi olsaydım, o vakit Majesteleri şimdi burada bulunmazdı.
               Metin Uğur Kılıç-Ankara
 
 
 
ŞİİR
 
     Enver Ören Ağabey'ime
 
Akıyor gözümden sicim gibi yaşım,
Vuslat ahirete kaldı Efendim!
Sessizce bırakıp yok mu gidişin,
Beni yürekten yıktı Efendim!
 
Dillerde gönülde ve başlarda taç
Sen insanlara tabii ilaçtın,
Biz acizlerin gözünü açtın,
Yerine kimse konmaz Efendim!
 
Özünde merttin, mertliği övdün,
Hiç ayrım yapmayıp, herkesi sevdin,
Elinde ne var ne yoksa verdin,
Şefaatin cümlemize Efendim!
           Müberra Önder-Kahramanmaraş
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.