Korona, şakaya gelir gibi değil -3-

A -
A +
 
 
Koronavirüs… Dünyanın başının belası… Dünyanın pandemi (salgın) saydığı virüse çözüm için bakın ne öneriyorlar…  Ellerinizi sık sık su ve sabun ile 20 saniye boyunca ovarak yıkayın… Bulunduğunuz ortamları sık sık havalandırın…
Öksürme ve hapşırma sırasında ağzınızı burnunuzu tek kullanımlık mendille kapatın. Mendil yoksa dirseğinizin iç kısmını kullanın.
Kapı kolları, armatürler, lavabolar gibi sık kullandığınız yüzeyleri her gün temizleyin.
Bütün bunlar zaten bizim kültürümüzde var olan ve tavsiye edilen kişisel bakım ve temizlik yöntemleri değil mi?
Bizim inancımızda “temizlik imandandır” denilmiyor mu?
Biz de “temiz su, temiz hava, temiz gıda” üçlüsünü hep dile getirmiyor muyuz?
Bugün, insan kaynayan metropollerden bir virüs sebebiyle nereye kaçacağını ve korunacağını bilemeyen şehir insanının bu vesileyle hatırına şu soru geliyor mu?
“Yahu demek ki köyden de bu kadar kopmamak gerekiyormuş. Sahi biz bunca insan bu kalabalıklarda ne arıyoruz?..”
Bir virüs ile hayatımız allak bullak oluyorsa… Sokağa çıkamayan Çinli bir vatandaşın uçak yaparak parasını sokağa uçurduğu görüntülerde olduğu gibi paralar birer kâğıt parçası hâline geliyorsa… Bir yerlerde yanlış mı yapıyoruz?..
Doğal hayatın da şehir hayatı kadar atbaşı korunması ve yaşatılması gerektiğini Dr. İsmail Maraş hocamız hep söylerken meğer büyük bir vizyon da ortaya koyuyormuş…
Koruyucu tedavi temiz çevre, temiz gıda, temiz hava ile doğrudan ilgilidir.  Koruyucu ilaç aslında yediğimiz doğal gıdalar içinde saklıdır. İncir, üzüm, pekmez, yoğurt, süt, dereotu, maydanoz, soğan, sarımsak gibi besinlerin tanıtılması ve önerilmesi çok önemlidir.
Denilebilir ki şimdiki gıdalara bakınca pek de doğal değiller... Olsun, Batı’nın ekolojik denilen gıdalarından bizim hormonlu gıdalarımız daha sağlıklıdır. Çünkü bizim arazilerimiz henüz bozulmamıştır. Batı, fennî gübreyi zamanında 5-10 kat fazla kullanmıştır. Yani bizim dağlarımız, ovalarımız hâlâ mümbittir. Sağlıklıdır… Köylerimiz ve köylülerimiz bizim en kıymetli hazinemizdir. Ne petrol ne doğalgaz ne silah ne başka bir şey… Köylerimizin korunması köylülerimizin yaşatılması ve geleneksel tarım ve hayvancılığımızın el sanatlarımızın vb. yaşaması en büyük zenginliğimizdir...
             Hakan Özdemir
 
 
 
ŞİİR
 
              DAĞLARIM
 
Dağlarım, dağlarım güzel dağlarım,
Sen bana baktıkça ben hep ağlarım,
Seni dostum bilir sana sorarım,
Senden heybetlisi var mı dağlarım,
 
Dağlarım duman olsa yüreğim yaman olur,
Dağlarım yüzünü assa içim harap olur,
Dağlarım vay güzel dağlarım,
Sana bakarak hep yüreğimi dağlarım,
 
Dağlarım benim her zaman sırdaşım,
Dağlarım hep en iyi gardaşım,
Neredesin yüzünü saklama dağlarım,
Ben de senin arkadaşın olayım dağlarım,
 
Dağlarımın sonu yoktur,
Arkadaşı dostu çoktur,
Sırrımı taşıyan, yegâne dosttur,
Canım arkadaşım, canım dağlarım.
 
                  Mücahit Demirci
 
 
 
 
SAĞLIK OLSUN
 
DİŞ ETİ HASTALIKLARI: Diş eti hastalığının en önemli sebebi, dişler üzerinde biriken yapışkan ve renksiz film tabakasıdır. Günlük fırçalama ve diş ipliği kullanımı ile bu tabakanın dişten uzaklaştırılması, sağlıklı bir ağız için temel bakımdır. Eğer bu tabaka dişlerden uzaklaştırılmazsa, diş taşı veya tartar olarak bilinen düzensiz yüzeyli ve geçirgen bir yapıya döner. Hastalık ilerledikçe bakteriler daha derine; kemiğe kadar ilerler ve dişi destekleyen alveol kemiğinde de yıkım başlar. Hastalık tedavi edilmeden bırakılırsa, sonunda dişler sallanır ve çekilmeleri bile gerekebilir. Diş eti hastalıklarının önlenmesi veya tedavisi; dişlerin korunması, daha rahat çiğnemenin ve daha iyi bir sindirimin sağlanması gibi, diğer faydaları da beraberinde getirir. Tedavi edilmezse hastalık ilerleyerek diş eti ve dişleri destekleyen alveol kemiğinde, geriye dönüşsüz hasar meydana gelebilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.