Radikalizm...

A -
A +
Arap Baharı, 17 Aralık 2010'da bir kadın polisin, Tunuslu seyyar satıcıya attığı tokatla başlamıştı.
Kadın polis Fadiye Hamdi, 10 yıl sonra o tokattan duyduğu pişmanlığı gözyaşlarıyla anlatmış.
O "Keşke"nin bedeli çok ağır çünkü...
İşte Libya, Yemen, Mısır ve Suriye'nin durumu!
Tunus için de gerçek devrim, Batı'dan yakasını kurtarmak olurdu...
Bu anlamda bir özgürlüğe kavuştu mu?
*
Kimsenin gerçek rakamını bilmediği, fakat en az bir milyondan fazla Müslümanın katledildiği bir sürece şahit olduk...
Ve daha milyonlarcasının evlerinden, yurtlarından edildiği...
Tarihin gördüğü göreceği en büyük toplu katliamlardan birini yaşıyoruz yıllardır.
Ölümden kaçanların deniz ortasında Batılı devletler eliyle sulara gömüldüğü, kıyıya yanaştırılmayanların açlıktan geminin halatlarını yiyerek hayatta kalmaya çalıştığı bir vahşetin ortasına düştük çünkü.
İran destekli Esad'ın yaptıklarına kim, ne diyebildi?
Bir bakın, çaresiz milyonlar, Afganistan'da, Irak'ta ve birçok Afrika ülkesinde kimlerin eline teslim edildi?
Bazı diktatörlükler yıkıldı da, yerine ne geldi?
Müslüman katliamı için taşeron olarak kullanılan radikal Vehhabi, Şia, Selefi akımlar coğrafyamızı ne hâle getirdi?
*
Ya Türkiye olmasaydı, daha kaç milyon Müslüman ölürdü bölgemizde?
Bunu en başta mazlumlara sahip çıkmayı insanlık onuru için vazife bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a borçluyuz...
Ve elbette Anadolu'yu ilimle, irfanla, ehli sünnetle yoğuran, İslamiyetin özüne ters, yukarıda saydığımız radikal akımlara asla kapı aralamayan geçmişimize...
Bu sebepledir ki, Türkiye'de ehli sünnet içeriden ve dışarıdan yoğun saldırı altında.
İstiyorlar ki, gençlik ya bu radikal akımlara kapılıp özünden kopsun veyahut dinden uzaklaşsın, yine onların yönetebileceği bir zemine otursun.
Kimliksiz, kişiliksiz bireyler de onların avucuna düşecektir nasılsa!
*
Burada bir tehlike daha var dostlar...
"Doğru"ları geniş kitlelere nasıl anlattığınız yahut anlatacağınız.
Ehli sünnet âlimleri, asırlardır bunun yolunu ve yöntemini de bizzat tatbik ederek göstermiş.
En başta geleni de fitneye-münakaşaya bulaşmadan, güzel ahlak ve tatlı dil ile...
Öğrendiğimiz şu ki, nefsini ayaklar altına almadan hiçbir yere varılmaz.
Hele ki bu yolda...
Etrafımız bunca sarılmışken, düşman içeride ve dışarıda fırsat kollarken, her zamankinden daha dikkatli olmak elzem.
İşte Arap Baharı ülkeleri...
Ve onların durumuna düşen niceleri...
Tunus'ta seyyar satıcıya tokat atan kadın polisin pişmanlık gözyaşları hepimize ders olmalı.
Üstelik, fitnenin ve başsız kalmanın neticesi onca örnekle karşımızda duruyorken.
Diyeceğim bu kadar...
Vesselam.
 
*
 
Ehl-i Sünnet Kasidesi’nden bir bölüm...
 
Amân yâ Rabbî el'amân; ne müşkilmiş âhır zemân,
Din bilgisi unutuldu; pek azaldı nemâz kılan.
Mason olanlar, sinsice; dîni yıkmakda her yandan,
Komünistlerde işkence; müslimâna ölüm, zındân.
 
Bugünkü şaşkın hâlleri, eylemişdi, Resûl beyân.
Demişdi: (Birgün gelecek; garîb olur, bana uyan.
Her evde, çalgı çalınır; işitilmez olur ezân,
Âlim bulunmaz bir yerde, câhillere kalır meydân!
 
Mü'minler, olur zevallı; kâfirler, sanki Süleymân,
Kadına uyar her erkek; olur evde hâkim, zenân,
Yüksek binâlar yapılır; kelb dişi gibi apartman.
Yolculuk sür'atli olur; uzaklık kalkar aradan.
 
Zekâ, çok şey bulursa da; gaflet, gitmez insanlardan.)
Birgivî kitâbda yazdı, eyledi çok hadîs beyân:
Kıyâmet alâmetleri, çıkar, birbiri ardından,
Alâmetlerin meşhûru, serhoş olur; pek çok kesân.
 
Herkes kendin âlim sanır, Müslimâna denir nâdân.
Doğru konuşan azalır, yalancı söyler durmadan.
Çok medh edilen kimsede, bir zerre bulunmaz îmân,
Erkekler de kadın gibi, ipek giyer, sıkılmadan.
 
Gınâ, zinâ san'at olup, kız yerine geçer oğlan.
Kadınlar dar libâs giyer, hep açılır baldır, gerdan.
Fitne kaplar her tarafı, adam öldürülür yokdan.
Bid'at yayılır her yere, kalmaz sünnetlere uyan.
 
Deccâl gibi vicdansızlar, uydururlar binbir yalan,
Bir kimse doğru söylerse, saldırırlar her tarafdan.
Erkekler dînini bilmez, taşkınlık eder çok nisvân,
Emr-i ma'rûf unutulur, fısk emr eder şaklaban.
 
İslâmiyyet kötülenir, harâm işlenir her yandan,
Müslimânlık lâfda kalır, ses için dinlenir Kur'ân.
Mü'mine gerici denir, kayrılır mürted olan,
Bunların hepsi muhakkak olur, kıyâmet kopmadan.
 
Müslimânlar üzülmesin; Kur'ânı hıfz eder Deyyân!
Târîhde hep böyle oldu; küfrde geldi, Peygamberân,
Dünyâyı zulmet basınca; doğar idi şems-i tâbân,
Şimdi de hidâyet şemsi; doğacak, Anadoludan!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.