Merkel'e Kıbrıs dersi

A -
A +

Türkiye, 2004 yılından bu yana Kıbrıs sorununun çözülmesi için çaba harcıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye'nin kararlılığını, "Hep bir adım önde olacağız" diye ilan etti. Ama AB, Annan Planı'nı reddeden Rumları, üyeliğe kabul ederken, Türklere verdiği "izolasyonları kaldırma" sözünü tutmadı. Üstelik AB içindeki Rumlar, üyelik imkânlarını kullanarak, "çözüm" yerine, KKTC'nin "teslimi" için Türk tarafını zorluyor. Onların "uzlaşmaz" tutumu BM diplomatlarının, "Bu yıl da çözüm bulunamazsa Ada bölünebilir" uyarısına yol açtı. Ada'daki iki devletin lideri bugün Kıbrıs'ta, 26 Ocak'ta da BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un gözetiminde Cenevre'de buluşmaya hazırlanırken, Almanya Başbakanı Merkel'in Rumları destekleyen ve Türk tarafını suçlayan açıklamaları tepki çekti. Başbakan Erdoğan da haklı olarak Merkel'e, sorunun geçmişini bilmediğini hatırlatarak, öğrenmesi için önceki Şansölye Schröder ile çay içmesi tavsiyesinde bulundu. Sorunun temelinde, 1960 yılında Londra ve Zürih Anlaşmaları ile teminat altına alınan Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'nın dönemin Cumhurbaşkanı Makarios tarafından 30 Kasım 1963'te değiştirilmesi teşebbüsü yatıyor. Sonrasında Yunanistan'ın himaye ettiği Rum-Yunan çetecilerin Kıbrıslı Türklere yönelik saldırı ve katliamları yaşandı. Nikos Sampson'un 15 Temmuz 1974'te "Türkleri tamamen yok etmek ve Ada'yı Yunanistan'a bağlamak" parolasıyla yaptığı darbe bardağı taşırdı. Türkiye garantörlük haklarını kullanarak 20 Temmuz 1974'te Ada'ya barış için müdahale etti. O günden beri Ada'da kan dökülmüyor. Buna rağmen barışı en fazla Türk tarafı istiyor. Göstergesi ise çözüm için Annan planına ezici bir çoğunlukla "evet" demeleri oldu. Sayın Merkel, Schröder ile çay içer mi bilinmez. Ama Kıbrıs üzerinden, Türkiye'ye AB kapısını kapatmaya çalışmak, beklenmedik gelişmelere yol açabilir! Bakalım bu şartlar altında Cenevre'de ilerleme sağlanabilecek mi? Bir taksi durağı hikâyesi Başbakan Erdoğan, yoğun çalışma temposu arasında fırsat buldukça vatandaşlarla sohbet etmeyi seviyor. Bu kapsamda uğradığı bir taksi durağında hâl hatır faslından sonra şoförlerden biri, "Sayın Başbakanım daha önce oğluma iş bulma sözü vermiştiniz ama hâlâ bir gelişme olmadı" diyor. Erdoğan, "Talimat vermiştim" deyip, telefonu çeviriyor. Taksicinin oğluna, "asgari ücret ile bin lira arasında değişen 3 ayrı iş teklifi yapıldığını ancak, bunların hiçbirini beğenmediğini" öğreniyor. Taksiciye dönerek, "Sizi aramışlar ama iş beğenmemişsiniz" diyor. Taksici, beklenmedik şekilde, "Doğru, beğenmedik efendim" karşılığını veriyor. Başbakan, şaşırarak "Nasıl yani?" deyince, "Başbakanım çocuğuma şöyle bin 500 lira maaşlı bir memurluk olsun" deyiveriyor. İlginç olan yüzde 11 civarında işsizliğin yaşandığı ülkemizde taksicinin oğlu gibi, pek çok vatandaş iş beğenmiyor. Ve bu işsizlerin büyük bölümü sosyal yardımla geçinmeyi tercih ediyor. Ancak bu duruma son vermek üzere bir formül geliştirildi. Buna göre İş Kur, işsizlere 3 kez iş önerecek. Eğer bunları kabul etmezlerse, kendilerine sağlanan sosyal yardımlar kesilecek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.