Erdoğan'ın değil asıl muhalefetin anayasa değişikliğine ihtiyacı var

A -
A +
Aylar öncesinden başlayan tartışma, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmesiyle daha da alevlendi.
Muhalefet cephesi ayakta.
Ne var ki "olmaz efe'm" dışında, karşı çıkış gerekçesini elle tutulur hukuki ve siyasi tek bir argümanla açıklayana henüz rastlamadık.
Gelin biz derelerden dolaşmadan madde madde gidelim.
Anayasal bir engel mi var?
Hayır. Anayasanın 104. Maddesinde, Bakanları atamakla sorumlu olan Cumhurbaşkanının yetkisi açıkça şöyle tanımlanıyor:
"Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna Başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulunu Başkanlığı altında toplantıya çağırmak."
İddia edildiği gibi, Erdoğan'ın Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmesinin tarihte eşi benzeri yok mu?
Var. Üstelik de defalarca.
Turgut Özal 7 defa, Kenan Evren 4, Cemal Gürsel, 6'ncı Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ve 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 2'şer kez Bakanlar Kurulu'nu toplantıya çağırdı. 
Peki, bu uygulama, 10 Ağustos 2014'te seçilmiş ilk cumhurbaşkanı sıfatını kazanan Erdoğan'ın seçmenlere bir sürprizi mi?
Hayır, "Terleyen bir cumhurbaşkanı olacağım ve Anayasamızın verdiği yetkileri sonuna kadar kullanacağım" demedi mi?    
Peki, o halde sorun ne?

Dünyanın en hisli muhalefeti

Tüm bu saydıklarımıza verecek cevabı olmayanlar niyet okuyorlar. Tıpkı MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin konuyla ilgili açıklamasında olduğu gibi:
"Sayın Erdoğan'ın anayasal hakkını kullanmasına söyleyeceğimiz yok. Çünkü Anayasamıza göre cumhurbaşkanları arzuladıkları takdirde Bakanlar Kurulu toplantısına katılabilir. Ancak bunu bir sistem değişikliği amacına yönelik kullanıyorsa..."
Allah Allah... Aynı şekilde düşünürsek, Bahçeli'nin seçimleri kazanıp da başbakan olması hâlinde, HDP lideri Selahattin Demirtaş çıkıp şunları söyleyebilir mi?
"Bahçeli seçimleri kazandığına göre hükümeti kurmak anayasal hakkıdır. Ama bu hakkını faşizmi kurmak için kullanacağını hissediyoruz. Bu TBMM'ye hakarettir, kabul etmiyoruz!"
Bu işin kanunu, kuralı, meşruiyeti yok mu? Demokratik hukuk devletlerinde, bir cumhurbaşkanının anayasal hakkını kullanması ne zamandır, muhalefet liderlerinin fal becerililerine ya da o günkü psikolojilerine bağlı?

Seçilmiş Cumhurbaşkanını hesaba katmamıştınız işte

Ama hesap başka. Serzenişlerin altındaki neden de. Darbe rejimi, Cumhurbaşkanlığına tanınan yetkileri hep "makul ve makbul reisi cumhurlara" göre düzenledi. Nasıl olsa şimdiki gibi seçim yoktu. O makama halkın çoğunluğunu oluşturan "zencilerin" iradesi yansıyamazdı. Kaldı ki Cumhurbaşkanını atayan Meclis de, aracı vesayet kurumları vasıtasıyla zapturapt altındaydı. "Çıkıntı" bir karar alırsa, Anayasa Mahkemesi devreye girerdi olmazsa da muhtıralar ne güne duruyordu ki?
Kara Kuvvetleri Komutanı Genelkurmay Başkanı olur oradan da Köşk'e yürürdü. Olmadığı zamanlarda ise, güdükleştirilmiş parlamento "dışarıdan" bir Necdet Sezer'i nasıl olsa bulurdu değil mi?
Müesses nizamın teamülü bu kez tutmadı işte. 12 yıl sivil siyaset yapmış bir adam çıktı ve o makama aday oldu. Üstelik de halkın onayını isteyerek! Olanca meşruiyetiyle.

1923'ten beri parlamenter sistem yok mu?

Modern Cumhuriyet, kuruluşundan itibaren parlamenter sistemle yönetiliyor. Peki, Birinci Cumhurbaşkanı Atatürk'ün "atadığı" başbakanına "General-vali atamaları, iç-dış politika, eğitim ve maliye dışındakileri sen yöneteceksin" demesi değil de, niçin halkın yüzde 52'sinin oylarını almış 12. Cumhurbaşkanının anayasal hakkını kullanması sistem tartışmasına neden oluyor?
Atatürk, ilk dönemlerinde Menderes'i "yöneten" Bayar, "Ekonomiyi artık biz yöneteceğiz" diyen kabine üyelerine "içerleyen" Özal, başbakanın kafasına Anayasa fırlatan Sezer yarı başkanlık olan Fransa'da mı cumhurbaşkanlığı yaptılar?
Bugün karşı karşıya olduğumuz da bir sistem tartışması değil. Bu, tarihte olduğu gibi, siyasi pratikler içinde meşruiyete sahip, Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık makamı arasındaki güç dengesinin doğal sonucudur.
Görüldüğü gibi, ortada hukuken, siyaseten, teamülen ve meşruiyet açısından sorun yok. Erdoğan'ın Bakanlar Kuruluna başkanlık etmesinin tek şartı isteyip istememesi.
Muhalefet "Yok biz buna tahammül edemeyiz" diyorsa da, asıl o dört elle sarıldıkları anayasayı değiştirmek zorunda olan kendileridir. Anayasal hakkını kullanan cumhurbaşkanı değil.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.