Eskici bağırır antikacı bağırmaz!

A -
A +
Kopan yaygarayı hayretle izliyorum ve üzülerek söylemeliyim ki benim hayretim kadar ibret yok ortada. Kim daha iyi tos vuracaksa o geçecek köprüden. Deli Dumrul ise kesmiş köprünün girişini ama ol hikayattaki gibi haraç almak bir yana, dayak yiyip duruyor...

Şu meslekte geçen onlarca yıl oldu ve ben hâlâ daha şaşırmaya ve hayretler içinde kalmaya devam ediyorum. Beni şaşırtan şeyler çok zaman geçmeden sıradan olabiliyor ve ben yine şaşıracak, ağzım bir karış açık kalacak şeyler bulabiliyorum şu yedi dönümlük arazinin üzerinde tepişen kıllı bacaklı gencecik adamlar ve onlar üzerine polemik oluşturmakta pek mahir davranan koca koca adamlar sayesinde.
Çok küçüktüm...
Evde bir lambalı radyo vardı ve çok kısa dalgayı saatlerce kurcaladığımı hatırlarım.
Sonra eve buzdolabı geldi...
Çarşıdan kalıp buz almıyorduk artık. O buzdolabının önünde geçen saatlerimi ve bir de tek askılı kısa pantolonumu hatırlıyorum.
Beni çok şaşırtmıştı o buzdolabı...
En çok da kapısını açtığımda ışığının yanması aklımın alamadığı bir teknoloji ile tanışmama neden olmuştu.
Çok azar işittim rahmetli anamdan; buzdolabının kapısını açık tutup da nasıl bir otomasyon yapıldığını anlamaya çalışırken.
Kapının ittiği bir küçük düğmeyi keşfetmem yarım günümü almıştı ve bunu yapan akıllı insanlara ilk hayranlığımı orada duydum.
O buzdolabı bana seneler sonra tanışacağım ilk uzay aracından farksız bir duyguyla; çok şeyler anlattı...

POLEMİK-LİG  
Bu yaşıma geldim ve şu anki durum itibariyle Türkiye Futbol Federasyonu'nun aslında çok başarılı olduğunu ve takdir beklediğini duydum ve kısa pantolonlu halimden daha büyük bir şaşkınlık içine düştüm.
Bu kadar yanlış, hatayı daha başka bir hatayla örtmek, geçmişindeki başarısız döneminden ikbal edinen bir başkanın gidebileceği hiçbir stat kalmamış iken, adalet ve eşitlik diye bir kavramı her hücresiyle reddeden, kulüplerin kucağında hoplatılan bir Federasyon'un takdir beklemesine, inanın o buzdolabından daha fazla şaşırıyorum...
Sonra da fark ediyorum ki; o küçümen halimle bir buzdolabı kapısının önünde ve ağzım bir karış açık durmamla, şu Federasyon yetkililerinin beklediği takdir için donup kalmam arasında hiç fark yokmuş...
Eskici bağırır ama hiçbir antikacının bağırdığını gördünüz mü?..
Zerzevatçı avaz avaz bağırır domates ve biberini beğendirmek için, ama siz hiçbir kuyumcunun, bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu gelene geçene...
Popçular ve rockçular bağırır durur...
Oysa Dede Efendi hiç bağırmadan söylenir...
Çok bağıranın malı çok kıymetli değildir de ondan bağırır durur...
Hayatımın iki dönemi ve iki hayretimdir size aktardığım...
Şaşakalışlarımın iki dik âlâsı...


Elindeki malzemeye, o malzemeden çıkan ekstra problemlere ve sakatlıklara bakarsak üçüncülük BAŞARIDIR...
Önündeki iki takımın 60 maçı geçmesi ve kendi takımının sadece 34 maç oynamasına bakarsak üçüncülük BAŞARISIZLIKTIR...


S-ÖZ: 'Bilen birine öğüt vermek gereksiz, bilmeyen birine öğüt vermek ise hep yetersizdir...' SENECA

Spor medyasının yayınladığı bildirinin bir milat olmasını dilerim. Yürekten katılırım. Desteklerim. Elimden geleni yaparım. Yeter ki bu yoldan dönmeyelim...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.