Ahmed Yemenî hazretleri bir gün saralı bir hastanın yanına geldi. Ona Yûnus sûresini okudu...
Ahmed el-Yemenî hazretleri Evliyânın büyüklerindendir. 690 (m. 1291) senesinde Yemen’de Beyt-i fakîh’te vefât etti. Kerâmetleri pek çoktur. Şöyle anlatılır:
“Ahmed Yemenî hazretleri bir gün saralı bir hastanın yanına geldi. Ona Yûnus sûresi ellidokuzuncu âyet-i kerîmesini okudu. O hastaya musallat olan cin büyük bir çığlık koparıp ondan ayrıldı. Ahmed el-Yemenî hayatta olduğu müddetçe o cin bir daha geri gelmedi. Ne zaman ki Ahmed el-Yemenî vefât etti, o cin tekrar ona musallat oldu. Ahmed el-Yemenî’nin talebeleri o hastanın yanına gidip, aynı şekilde hocalarının okuduğu âyet-i kerîmeyi okudular. O zaman cin güldü ve; 'Âyet bu âyettir. Lâkin okuyan, önce okuyan kişi değil' deyip, ondan ayrılmadı.”
İmâm-ı Yâfiî anlatır: “Yemenli birisinin elinde bir ur çıkmıştı. Birçok beldeleri ve birçok kimseleri dolaştı. Şifâ bulması için dolaştığı yerlerde gerekli ilaçları kullandıktan sonra, o yerin büyüklerinden duâ istedi. Fakat rahatsızlığı geçmedi. En sonunda Ahmed el-Yemenî hazretlerine gelerek, elindeki bu rahatsızlığın geçmesi için duâ istedi. O da; (La havle velâ kuvvete illâ billâh... Getir bakalım elini) dedi ve eliyle meshedip bir bezle sardı. Sargıyı memleketine dönünceye kadar açmamasını tembîh etti. Yemenli oradan ayrıldı ve arkadaşlarıyla birlikte yola koyuldular. Yol üzerinde bir köye uğrayıp alışveriş yaptılar. Elinde ur olan Yemenli sarılı olan sağ elinin sargısını unutarak açtı ve yemek yedi. Bir de baktı ki, elindeki yaradan hiçbir eser kalmamıştı ve diğeri gibi sapasağlamdı.”
Ahmed el-Yemenî, yine bir kâfile ile hacca gitti ve âdeti üzere Mekke-i mükerremeden, Medine’ye yaklaştıklarında bir eşkıya grubu ile karşılaştılar. Kâfilede herkes korktu ve telâşa düştü. Ahmed el-Yemenî sessiz olarak bir yerde edeble durdu. Daha sonra da kâfilenin ilerlemeyip konaklamasını istedi. Eşkıyalar onların bu beklemelerini fırsat bilip, yağma etmek için kâfileye daha da yaklaştılar, ikinci gün güneş doğunca, Medine tarafından askerî bir kuvvet hızla geldi ve eşkıyayı kıskıvrak yakaladılar. Kâfiledekiler, bu yardıma çok sevindiler ve "bizim bu durumumuzdan nasıl haberdar oldunuz?" diye sordular. Onlar da; “Dün Medine’de, öğle vakti bir ses duyduk. Şöyle diyordu: 'Eşkıya, Ahmed el-Yemenî’nin bulunduğu kâfileye hücum edecek, hazırlanın, hazırlanın!' Medine vâlisinin emri ile hareket ettik” dediler. Kâfilede bulunanlar, bu vaktin, Ahmed el-Yemenî’nin “Edeb lâzım” dediği vakit olduğunu anladılar.
Vehbi Tülek'in önceki yazıları...