"Sen ilmi, bana âlim desinler diye öğrendin ve öğrettin, o ilimden sana ne fayda var?"
Ebû İshâk Salebi hazretleri tefsîr ve fıkıh âlimlerinin büyüklerindendir. 427 (m. 1035) senesinde Horasan’da Nişâbûr’da vefât etti. Ebû Tâhir Muhammed bin Huzeyme’den ve daha birçok âlimden ilim alıp, hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. “Keşf ve Beyân” adında büyük bir tefsîr kitabının sahibidir. Bu eserinde şöyle buyuruyor:
İhlâssız amel, ibâdet kabûl edilmez. Nitekim Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte buyurdu ki:
“Kıyâmet günü, kendisine dünyâda mal verilmiş olan bir kimse getirilir. Kendisine, sana mal vermiştim, ne yaptın? denir. İnfâk ettim, sadaka verdim, ama niyetim, insanların beni cömert ve civanmerd sanmaları idi. Böylece gösterişte bulundum. İnsanlar benim için cömert ve ne iyi insan dediler, der. Bugün sana onların hiç birinin faydası var mı, buyurulur...
Bir başkasını getirirler. Yiğit, gözüpek, birisidir. Kendisine, seni yiğit, kahraman yapmadım mı? buyurulur. Evet der. Ne yaptın? buyurulur. Harb ettim, canımı tehlikeye attım. Kanım aktı. Bununla beraber bana yiğit denmesini istedim, der. Sonra kendisine, onların demesi seni azaptan menedemez sözlerinin sana faydası olmaz buyurulur...
Sonra bir başkasını getirirler. Allahü teâlâ ona ilim vermiştir. Sana verilen ilmi ne yaptın? denir, öğrendim ve başkalarına öğrettim der. Sen ilmi, bana âlim desinler diye öğrendin ve öğrettin, o ilimden sana ne fayda var? denir. Yani hepinizin maksadı riya, gösteriş, desinler ve bizden iyilikle konuşsunlar idi. Dünyâda maksadlarınıza kavuştunuz. Bugün ise size faydaları olmaz. Sonra Allahü teâlânın bunları Cehennem tarafına götürün emri gelir. Azap melekleri onları Cehennem tarafına çekerler.”
Kâ’be-i muazzamanın ilk defa bina edilmesi hakkında şöyle yazıyor:
“Âdem (aleyhisselâm), Cennetten dünyâya indirilince, Allahü teâlâ, Cennet yakutlarından eve benzer bir yakut gönderdi. Bu, bugün Kâ’be’nin bulunduğu yere indirildi. Allahü teâlâ: Ey Âdem, senin için bir hâne gönderdim. Arş'ın etrâfını tavaf ettiğin gibi, bunun etrâfını tavaf eyle. Arş'ın çevresinde namaz kıldığın gibi, bunun etrâfında namaz kıl!” buyurdu. Hacer-ül-esvedi de gönderdi. Bu taş beyaz idi. Câhiliye zamanında, hayızlı kadınların ve günah işleyenlerin dokunmasıyla siyah oldu ve ismi “Hacer-ül-esved=Siyah taş” oldu. Böylece Âdem (aleyhisselâm) Hindistan’dan Mekke’ye doğru yola çıktı. Bir melek, onu Kâ’be’ye götürmek için rehberlik etti. Âdem (aleyhisselâm) nereye bastıysa, orası ma’mûr oldu. Nihâyet Mekke’ye geldi ve bu hâneyi ziyâret eyledi."
Vehbi Tülek'in önceki yazıları...