Dürr-i Şehvâr Sultan, Londra'da 92 yaşında öldü. Bütün Osmanoğulları'na tâziyetlerimi sunuyorum. Sultan, Osman Gazi'den bu yana bütün Osmanoğulları içinde en yaşlısı idi (hayatta kalma rekoru 91 yaş ile İkinci Abdülhamid'in kızı Şâdiye Sultan'da idi.) Dürr-i Şehvâr Sultan, hayatta kalan son hâkan ve halîfe çocuğu idi. Osman Gazi'nin 21. kuşak torunu idi. Şimdi Osman Gazi'nin 26. kuşak torunları bile doğmaya başlamıştır (Beşinci Murad dalından 2004'te doğan Şehzâde Cem Efendi). Dürr-i Şehvâr Sultan, son halîfe İkinci Abdülmecîd'in tek kızı idi. Tek kardeşi Şehzâde Ömer Faruk Efendi idi (1898-1969). 10 yaşında babası ile birlikte Türkiye'den çıkarıldı. 1931'de Paris'te, dünyanın en zengin hükümdarı olan Haydarâbâd Nizâmı Osman Hân'ın oğlu ile evlendi. 2 oğlu oldu ki büyüğü 1933 doğumlu Bereket Ali Han, bugün Nizâm unvanını taşıyor. Dürr-i Şehvâr Sultan'ın bu evlenmesi, Osmanoğulları'nı çok kritik durumdan kurtaran en önemli gelişmedir. Zira Nizâm, Halîfe'ye büyük bir maaş bağlamıştı. Hanedan, gerçi Romanov (Rusya) hanedanı gibi bir felâketle karşılaşmadı. Atatürk, yalnız şehzâdelerin sürülmesi fikrinde iken, başbakan İsmet Paşa, tahta geçmeleri kesinlikle mümkün bulunmayan sultan ve hanım-sultan ve hanım efendi denen prensesleri sultan-zâde ve dâmâd denen kişileri de sürgün listesine katınca, Avrupa sâkıt hanedanlarının maruz kalmadığı bir duruma duçar oldu. Türkiye'den hiçbir şey alamadıkları gibi, eski Osmanlı ülkelerinden almamalarına da özen gösterildi. Herkesin bir şeyleri varken, üzerinde yaşadığımız toprakları bize kazandıran ailenin hiçbir şeyi olmaması mantık dışıdır. Dürr-i Şehvâr Sultan, gelmiş geçmiş bütün Osmanlı imparatorluk prenseslerinin (ki sultan denir) en entellektüeli idi. 8 dil konuşması ile ünlü idi. Daha İstanbul'da iken Ömer Rıza Doğrul'dan Arapça öğrenmişti. Hattat, ressam, amatör tiyatro yazarı idi, San'at istidadını babasından ve onun babası Sultan Abdülaziz'den ve onun babası Sultan Mahmud'dan aldığı âşikârdır. Babası Halîfe Abdülmecîd Efendi'nin 12 defter tutan elyazısı ile hatıralarının Dürr-i Şehvâr Sultan'da bulunduğu biliniyor. Bu eserin yayınlanması, tarih ilmi bakımından önemli görünüyor.