Kitap okumak ve sohbet...

A -
A +
"Biz, o büyüklerin kendilerine kavuştuğumuz gibi kitaplarına da kavuştuk. Bir saat kitap okumak yarım saat sohbet etmek gibidir..."

Büyük İslâm âlimi Hüseyin Hilmi Işık (kuddîse sirrûh) bir gün sohbet hakkında buyurdu ki:
Birkaç Müslümânın Allah rızâsı için oturup da sohbet ettikleri yere, gökteki melekler imrenirler... "Sohbet"i, Türkçede yanlış anlıyoruz. Konuşmak zannediyoruz. Halbuki sohbet, "beraber olmak" demektir. Şâh-ı Nakşibend hazretleri buyuruyor ki: "Bizim sükûtumuzdan istifâde edemeyen kimse, konuşmamızdan hiç istifâde edemez."
Sohbet iki şekilde olur. Biri hakîkî. Bu, Mürşid-i kâmille olur. Diğeri de mecâzî. Yâni oturup, karşısında Onu görüyormuş gibi düşünür. Buna "râbıta" denir. Bunu yapan da aynı şekilde istifâde eder.
Elhamdülillah biz, o büyüklerin kendilerine kavuştuğumuz gibi kitaplarına da kavuştuk. "El mükâtebe, nısf-ı mükâleme..." Yani bir saat kitap okumak yarım saat sohbet etmek gibidir...
Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri, "Duâların kabul olduğu ânı yakalarsam Sohbet-i sâlihîn isterim" demiş. "Sâlihîn" ne demek? Allahü teâlânın sevdiği insanlar demek. Yani "Allahü teâlânın sevdiği kulu ile beraber bulunmayı isterim" buyurmuş. Çünkü bütün kemâlât, o sohbette mündemiçtir. O sohbette, her kemâlât, her şeye kavuşmak vardır. Her şeye kavuşturur o büyüklerin sohbeti. Hem dünyada, hem de âhirette. Çünkü evliyâların kerâmeti ve Peygamberlerin nübüvveti, vefatlarından sonra da devam eder, zâyi olmaz. Dünyada ne kerâmetleri varsa vefatlarından sonra da aynı kerâmet devam eder. Vâsıl olurlar, feyz verirler. Kalbi temizlerler, maddî yardıma da koşarlar...
***
Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretlerinin talebelerinden birisi, tasavvuf yolundaki dereceleri geçerken, kendini hocası gibi görmeye başladı. Neye baksa Şeyhini görüyordu. Bu sebeple, Hocasının sohbetlerine gelmez oldu... Bir gün, İmâm-ı Şâzilî hazretleri yolda giderken karşılaştı ve ona buyurdu ki:
-Sen nerede kaldın canım? Sohbetlere niçin gelmiyorsun!
Talebe şöyle cevap verdi:
-Efendim, sizinle  sözden müstağnî oldum. Her an karşımdasınız ve kendimi sizin sûretinizde görüyorum. Sohbetinize gelmeye ihtiyaç duymuyorum...
Bu cevap üzerine Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretleri buyurdu ki:
-Çok garip! Eğer iş senin söylediğin gibi olsaydı, hazret-i Ebû Bekir'in Resûlullah efendimizin sohbetlerine gitmemesi gerekirdi. Eğer  sohbetten müstağnî olsaydı, hazret-i Ebû Bekir müstağnî olurdu!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.