YAHUDİLİK, SİYONİZM ve İSLAM

A -
A +
Hazret-i İbrahim’in, İsmail ve İshak isminde iki oğlu oldu. Sonra bunlara, peygamberlik verildi. Hazret-i İsmâil, Hicaz'daki Arapların; Hazret-i İshak da, İbranîlerin Filistin ve çevresinde yaşayan ve Sâmi kavimlerinden biri olan Yahudilerin ceddi oldu...
Annesi Sâre olan Hazret-i İshak’ın Eys ve Ya’kûb adında iki oğlu dünyaya geldi. Ya’kub’un diğer bir adı veya lâkabı İsrâil idi.
Peygamber olan Hazret-i Ya’kub’un 12 evlâdı ve torunlarına Benî İsrâil (İsrâiloğulları) denir. Benî İsrâil peygamberlerinden bazıları; Yûsuf, Mûsa, (kardeşi) Hârun, Yûşa, Dâvud, (oğlu) Süleyman, İlyas, Elyesa’, Yûnus, Zülkifl, Danyal, Zekeriyya, (oğlu) Yahya ve İsa aleyhimü’s-selâm’dır.
Süleyman peygamberden sonra Yahudiler, iki kola ayrılmışlar; biri Yahuda devletini, diğeri de İsrâil devletini kurmuştur.
Yahudi dini, yalnız bir peygamberin değil, birçok peygamberin bildirdiği bir dindir. Bununla beraber, Hazret-i Musa’ya gönderilen Mûsevîlik, âdeta Yahudilikle eş anlamlı kabul edilmiştir.
 
İnanış
 
Yahudilikte bir Tek Allah inancı vardır. Kendiliğinden vardır. Doğmamıştır ve doğurmaz. Her şeyi görür ve bilir. Affetmek veya cezalandırmak, ancak onun irade ve kudretindedir.
 
İbadet ve Kutsallık
 
Yahudi dinine göre Yahudi olmayan milletler, putperest (puta tapan) sayılır. Bunlardan uzak durmalıdır. Yabancılarla mümkün olduğu kadar, ilişkiyi kesmelidir. Kanlı veya kansız kurban kesilmelidir. Zamanla tuzsuz ekmekten yapılan çöreklerle hamursuz adı verilen pideler de kurban yerine geçti. Bunları dağıtmak, kansız kurban kesmek sayıldı.
Kısasa karşı kısas yapılır. Bir kötülük yapana, aynı şekilde mukabele edilir. Erkek çocuklar, haham (Yahudi din adamı) tarafından sünnet edilir.
Eti yenilecek hayvanlar, kesilerek yenilir; başka şekilde öldürülen hayvan eti yenmez. Domuz eti yemek haramdır. İbadetleri birçok usüle bağlıdır.
Kutsal gün Cumartesidir. Bu günde iş görülmez ve ateş yakılmaz.
Dinî esasları özetlenecek olursa, şöyle denilebilir:
. Namaz. Günde üç defa: Sabah, öğleden sonra ve akşam.
. Oruç. Akşamdan ertesi akşama kadar sürer.
Bazı günlerin kutsal kabul edilip bayram olarak kutlanması.
. Cumartesi’yi takdis.
İbadetten önce yıkanıp temizlenirler. Kıbleleri Kudüs’tür. Dua ve Tevrat okurlar. İbadetlerini cemaat hâlinde yaparlar. Allah’ın huzurunda öne doğru eğilerek rukû ederler. İbadet yerlerine sinagog ve havra denir.
 
Ahlâk/On emir
 
Ahlâk esasları, on kutsal emirdir. İnsanların bu on kutsal emre, harfi harfine uyması gerekir. İnsanın bedeni ayrı, ruhu ayrıdır. Ruh ölmez. İkinci âlemdeki hayata inanmak gerekir.
On emir, şunlardır:
. İsrail oğullarının Allah’ı birdir. Başka ilâhları olmayacaktır.
. Göklerde, yerde ve yer altında hiçbir şeyin putunu yapmayacak ve ona tapmayacaklardır.
. Allah’ın ismini beyhude, yani uygun olmayan yerlerde anmayacaklardır.
. Haftanın altı gününde çalışıp, cumartesi gününde istirahat edeceklerdir.
Ana babaya hürmet ve itaat edeceklerdir.
İnsan öldürmeyeceklerdir.
Zina etmeyeceklerdir.
Hırsızlık yapmayacaklardır.
Komşusunun aleyhine yalan şehadette bulunmayacaklardır.
Komşusunun; karısına, evine, tarlasına, kölesine, cariyesine, öküzüne ve hiçbir şeyine tamah etmeyeceklerdir.
 
Tevrat
 
Tevrat, Hazret-i Musa’ya indirilen ilâhi bir kitaptır. Bütün Müslümanlar, Hazret-i Musa’nın yüce Allah tarafından gönderilen Peygamber olduğuna ve ona indirilen Tevrat’ın hak olduğuna inanırlar. Ancak Kur’ân-ı kerim geldikten sonra Tevrat’ın da İncil’in de hükümleri yürürlükten kalkmıştır. Bu durumda bugünkü Yahudiler, “biz, Peygamberimiz Musa’nın getirdiği dine göre inanıyor ve ibadet ediyoruz” deseler, bu iman ve ibadetler onlardan asla kabul olunmaz. Çünkü inandıkları o Allah, iman ve ibadet esaslarını değiştirdiğini ilan etmiştir. Âyet-i kerimede buyruluyor:
Kim İslâm’dan başka bir din arar (ve ona uyar)sa, o din, asla kendisinden kabul olunmaz (Al-i İmran, 85).
Hazret-i Musa’dan sonra Benî İsrâil, Filistin’de ara sıra istilâlara maruz kalmıştır. Bunların içinde en felâketlisi, 70 sene süren Bâbil esaretidir. İstilâlar zamanında Tevrat nüshaları yakılmış, yok edilmiştir. Bu esaretten sonra, ezberlerde kalan Tevrat, rivayet yoluyla toplanmıştır. Böylece Tevrat’ın hükümleri, yeniden tespit edilmiş; ancak bu esnada tahrife uğramış, değiştirilmiştir. 
 
Mezhepler
 
Yahudi mezhepleri arasında Şomronîm veya Şamerîm bulunmaktadır. Ancak bu, bir mezhep olmaktan ziyade, müstakil bir din hüviyetindedir. İtizalî bir harekettir.
Genelde Yahudi mezhepleri, MuhafazakârOrtodoks ve Reformist olmak üzere üç grupta toplanabilir.
 
Siyonizm
 
Siyon, Kitab-ı Mukaddes’in Ahd-i Atîk kısmında Hazret-i Dâvûd tarafından fethedilip devletin merkezi yapılan Kudüs şehrine verilen bir isimdir. Zamanla kapsamı genişletilerek bütün İsrail topraklarını (Arz-ı Mev’ûd’u) içine alacak şekilde kullanılmaya başlamıştır.
Arz-ı Mev’ûd, Musevilikte ilâh Yehova tarafından İsrailoğulları'na va’dedilmiş topraklardır.
Siyon kelimesine dayanan Siyonizm, Yahudi halkının dinden kaynaklanan “tarihî yurtlarına dönüşü”nü anlatan Filistin’de Yahudi Devleti kurmayı hedefleyen uluslararası siyasî ve ırkî bir hareketi ifade eder. 1897’de İsviçre’nin Basel şehrinde Theodore Herzl’in topladığı Dünya Siyonist Kongresi ile tarih sahnesine çıktı.
Siyonist kongreler 1901’e kadar her yıl ve daha sonra iki yılda bir toplandı. Osmanlı hükûmeti (Sultan 2. Abdülhamid Han) Herzl’in Filistin’e özerklik verilmesi talebini reddetti, fakat Büyük Britanya bu projeyi üstlendi. Daha sonra İngilizler, ABD ile birlikte Siyonistlere tam destek verdi. 14 Mayıs 1948’de Arapların muhalefetine rağmen İsrail Devleti kuruldu.
Ancak, bu durum bölgede sürekli bir gerginlik ve uzlaşmazlık havası doğurdu, dört kez Arap-İsrail savaşlarına yol açtı (1948, 1956, 1967 ve 1973).
Bugün İsrail devlet yönetiminin, Filistin halkına yaptığı zulüm ve insanlık dışı muamele, bütün dünyaca bilinmekte ve nefretle karşılanmaktadır. Hatta bundan dolayı Türkiye, İsrail’i “soykırım yaptığını ve Siyonist davrandığını ileri sürerek” terör devleti ilan etmiştir (2018). Zaten 1975te Birleşmiş Milletler, bir karar çıkartarak Siyonizm’i ırkçılık saymıştır.
Elbette bu tutum, Antisemitizm kavramının doğmasına sebep oldu. Antisemitizm, Yahudilere karşı ön yargılı olma, onlara karşı düşmanlık besleme anlamına gelir.
Bütün dünya Yahudileri arasında yayılan Siyonizm’in siyasî, sosyal, kültürel, revizyonist ve dinî-mesîhî olmak üzere çeşitli açılımları ortaya çıkmış, aynı zamanda karşıtları arasında günümüze kadar uzanan süreçte anti-siyonista-siyonist ve post-siyonist diye isimlendirilen gruplaşmalar doğmuştur. 
Siyonizm, kısaca ırkî bağı esas alan Yahudi milliyetçiliğidir. Yahudi tarihinde bugünkü anlamda bir Siyonizm olmadığı gibi, her Yahudi de Siyonist değildir. Hatta İsrail devletini reddeden Ortodoks Yahudiler de vardır. Bunlar, yaklaşık iki bin yıl önce Kutsal Topraklar’dan sürgün edilmelerinin ilahi bir yazgının bir parçası olduğuna ve normal kişilerin değil, ancak Mesih’in Yahudi devletini yeniden kurabileceğine inanmaktadırlar.
 
Kur’ân-ı Kerim’e Göre Yahudiler
 
Kur’ân-ı kerimde, Yahudilerden çok bahsedilir. Âyet-i kerimelerde kendilerinden, Benî İsrâil, Hûd, Yehûd, Yehudiyy şeklinde ayrı olarak zikredildiği gibi, Ehlü’l-kitâb (Yehudiler ve Hristiyanlar) terkibiyle de söz edilir.
Yahudilerin Kur’an-ı Kerim’de açıklanan sıfatlarından bazıları şunlardır:
Tevrat’ı değiştirmişlerdir:
Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Hâlbuki onlardan (Yehudilerden) bir zümre, Allah’ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi (Bakara, 75).
Âyetleri inkâr etmişlerdir:
...Bu musibetler (onların başına), Allah’ın âyetlerini inkâra devam etmeleri ... yüzünden geldi. Bunların hepsi, sadece isyanları ve taşkınlıkları sebebiyledir (Bakara, 61).
Haksız olarak peygamberleri öldürmüşlerdir:
Sözlerinden dönmeleri, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ... sebebiyle (onları lânetledik, onlara türlü belâlar verdik) (Bakara, 61).
Fesat çıkarmışlardır:
Yahudiler ... ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa (fitne çıkarmışlarsa), Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde fesat çıkarıp bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez (Maide, 64).
İnsanlar içinde, Müslümanlara “en çok düşman olanlar” içinde yer almışlardır:
İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak Yahudiler ile şirk koşanları bulacaksın (Maide, 82).
Hazret-i Üzeyr’e “Allah’ın oğlu” demişlerdir:
Yahudiler, “Uzeyr, Allah’ın oğludur” dediler... Bu, daha önce kâfirlerin sözlerine benzeterek ağızlarıyla geveledikleri sözdür. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar (Tevbe, 30)!
Allah’a “cimridir” isnadında bulunmuşlardır:
Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır (sıkıdır)” dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah’ın elleri (rızkı herkese) açıktır, dilediği gibi verir (Tevbe, 30).
Hazret-i Meryem’e iftira etmişlerdir:
Bir de inkâr etmelerinden ve Meryem’in üzerine büyük bir iftira atmalarından (dolayı Yahudileri lânetledik) (Nisa,156).
Hazret-i Mûsa’ya, “Allah’ı açıktan bize göster” demişlerdir:
(Rasûlüm) Ehl-i kitap senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Musa’dan, bunun daha büyüğünü istemişler de, “Bize Allah’ı apaçık göster” demişlerdi (Nisa,156).
Gazaba uğramışlardır:
... Allah’ın gazabına uğradılar (Bakara, 61).
Hazret-i İsa’yı öldürmeye teşebbüs etmişler; fakat o, öldürülmemiş ve çarmıha çekilmemiştir. Ancak benzeri haça gerilmiştir; İsa peygamber de, yüce Allah tarafından göğe kaldırılmıştır:
Ve “biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük” demeleri yüzünden (onları lânetledik). Hâlbuki (Yahudiler) onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler, bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler.
Bilâkis Allah, onu (İsa’yı) kendi katına (göğekaldırmıştır. Allah, izzet ve hikmet sahibidir (Nisa, 157-158).
Alay ve inkâr ederek haddi/sınırı aştıklarından dolayı lânete uğramışlardır:
(Yahudiler peygamberlerle alay ederek) “Kalplerimiz perdelidir” dediler. Hayır; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir. Onların pek azı inanır.
Allah katından onlara, kendilerinde olanı tasdik eden Kitap (Kur’ân) geldi. Onlar bundan önceleri kâfirlere karşı kendilerine yardım gelmesini beklerlerken, bildikleri gelince onu inkâr ettiler. İşte Allah’ın lâneti inkâr edenlerin üzerine olsun (Bakara, 88-89)!
... Pek azı müstesna artık iman etmezler (Bakara, 100).
 
Sonuç
 
Yahudilerin bütün bu olumsuz sıfatlarına rağmen, her zaman İslâm dinine girip Müslüman olmaları mümkündür. Çünkü İslâmiyet, ırk esasına dayanan bir din değildir. İslâmî iman, her türlü kötülüğü, küfür ve günahı ortadan kaldırmaktadır. Onun çağrısı, evrenseldir. Abullah bin Selâm ve Ka’bu’l-Ahbar gibi nice Yahudi âlimi, iman ederek İslâm dairesine girmişler, ilme ve insanlığa hizmet etmişlerdir.
 
YAHUDİLİK, SİYONİZM ve İSLAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.