Bâzen felâketin de olurmuş hayırlısı

A -
A +
7 Ağustos’ta Yenikapı’da düzenlenen mitingde meydanları dolduran 5 milyona yakın vatandaşımız, Türk milletinin gür sesini dünyâya en iyi şekilde duyurdu.
7 Ağustos, millî birlik ve beraberliğin tablosu oldu.
Tıpkı 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunan askerleri tarafından işgal edilmesinin ardından düzenlenen Sultan Ahmed mitingi gibi…
 
 Bâzen felâketin de olurmuş hayırlısı
 Sultan Ahmed mitingi
 
Farklı düşünceleri savunup yıllar boyu birbirleriyle ‘siyaseten’ çekişenler, bir asır önce vatanın kurtarılması için Sultan Ahmed meydanında birleşmişti.
Yenikapı’da buluşanlar da milletin kendisi tarafından bertaraf edilen 15 Temmuz’daki kalkışmayı protesto ederken, ‘ötekini’ yeniden tanıma fırsatı buldu.
Tevfik Fikret’in ‘Bâzen felâketin de olurmuş hayırlısı’ diye tercüme ettiği Fransız atasözü, bizim şerrin altında hayır aramamız gibi bir şey olsa gerek ve bugünlerde yaşadıklarımızı en iyi şekilde ifâde ediyor.
İtiraf etmeliyiz ki zor şartlar altında ya da ‘yoklukta’ birleşmeyi çok rahat başarıyoruz. Oysa ‘varlıkta’ birleşmenin keyfi bambaşka…
15 Temmuz’da yaşananlar bu ülkede yaşamanın hiç de kolay olmadığını göstermiş oldu. ‘Böl, parçala, yönet’ politikasına karşı çıkmak için öncelikle birbirimizi anlamamız ve ‘birleşmemiz’ gerekiyor.
Mehmed Âkif Ersoy’un uyarısına kulak vermeli değil mi:
‘Girmeden tefrika bir millete düşman giremez
Toplu çarptıkça yürekler onu top sindiremez’
Gerginliği ve düşmanlığı ortadan kaldırıcı, bilimsel düşünceye dayalı eleştiri kültürü bizim geleceğe emin adımlarla ilerlememizin en kestirme yoludur.
Lamartine’den öğüt
Yaklaşık 80 yıl ömür süren Fransız yazar ve politikacı Alphonse de Lamartine, inişli çıkışlı hayâtında Doğu’yu görmek ve tanımak ister. O dönemde Osmanlı Devleti sınırları içinde yer alan Lübnan, Filistin ve Suriye’yi ziyâret ettikten sonra İstanbul’a da uğrar.
1850 yılında yeniden İstanbul’a gelen Lamartine sekiz ciltten oluşan bir de Osmanlı Târihi yazar.
 
 Bâzen felâketin de olurmuş hayırlısı
 Alphonse de Lamartine Osmanlı Târihi kitabından
 
Osmanlı Devleti’nin mukadderatında 1683 yılında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın düzenlediği Viyâna seferi önemli bir yer tutmaktadır.
Doğrusu Osmanlı ordusu Viyâna’yı ele geçirseydi târih bambaşka yazılacaktı. Fakat bu seferi anlatan Lamartine, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın kendisini yetiştiren Köprülü âilesinin siyasî dehâsına erişemediğini söyler.
Osmanlı Devleti’nin türlü türlü karışıklık içinde çalkalandığı bir dönemde sadrâzam olan Köprülü Mehmed Paşa ve hemen onun ardından aynı göreve gelen oğlu Köprülü Fâzıl Ahmed Paşa, âdeta uçurumun kenarına kadar gelen devleti toparlar.
Köprülü ailesinin siyaseti, Osmanlı Devleti’nin düşmanlarını birleştirmemek üzerine kurulmuştur ve son derece stratejik bir düşüncenin ürünüdür.
Köprülülerin ardından sadrâzam olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ise bu âilenin yürüttüğü siyaseti terk ederek Viyâna seferine çıkmadan önce Osmanlı Devleti’nin tüm düşmanlarına esip gürler ve onları Osmanlı Devleti’ne karşı düşmanlıkta birleştirir.
Sonuçta Viyâna kapısına kadar giden Türk ordusu dağılmış olarak geriye döner ve târihin seyri değişir.
Osmanlı târihine âit sayfaları en tatlı şekilde anlatan yerli ve millî düşüncenin temsilcisi Sâmiha Ayverdi Hanımefendi de Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın ölçüsüz hareket ederek düşman çoğalttığını söyleyerek Lamartine ile aynı düşüncede buluşur.
Yenikapı mesajı
Yenikapı’da konuşan Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın mesajları arasında yer alan “uluslararası arenada dostlukları artırmak, düşmanlıkları azaltmak” çabası dikkat çekici.
Bunun yanı sıra 15 Temmuz’da yaşananların bir daha yaşanmaması için yurt içinde de her türlü gerginlikten uzak, siyasal uzlaşı kültürünün hâkim kılınması gerçekten çok önem taşıyor.
Unutmamalı ki “Kurt puslu havayı sever!” 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.