Okumak… İlle de okumak.

A -
A +
“İnsan niçin okur? Öğrenmek için. Düşünmek için. Zevk almak için.
En sıkıntılı olan birincisidir. Öğrenme merakının henüz yeterince gelişmediği okul yaşlarında; çocukların ders çalışmaya, yani okuyarak öğrenmeye zorlanmaları, büyük ölçüde kitaplardan soğutur onları... Lise diplomamızı aldığımız gün kaç arkadaşım, ders kitaplarını cayır cayır yakarak, o baş belası ciltlerden öç çıkarmanın sarasına tutulmuştu. İçinden gelmediği hâlde zorunlu olarak öğrenmek için okumak... Ve doğal bir tepkiyle kitaplardan nefret etmek...”
 
Çetin Altan, 2014 yılında okuyucusuna böyle sesleniyordu. “İnsan niçin okur?” diye soruyor ve sebeplerini de makul bir biçimde açıklıyordu.
 
Bir çocukta öğrenme merakı ve zevkini dürtülemeden, baskı yaparak ders çalışmaya itmek, eğitimin en kötü yanlarından biridir. Dikiş dikmek veya börek açıp pişirme keyfinden mahrum olan bir kişiye, zorla bu işleri yaptırmak ne kadar anlamsız ise, öğrenme/okuma faaliyeti için de bu böyledir.
 
Önce kendimize bakmamız lazım. Ebeveynler mesela… Veya aile, eş, dost, akraba… Bir çocukta öğrenme, okuma, araştırma merakı uyandırmak meşakkatli bir mesele…
 
Misal; ev ortamında böyle bir merak ve uğraş var mı? Yoksa bizden ‘akıllı’ olan telefonlara mı daha düşkünüz? Bu soruları kendim için de soruyorum. Haftada ya da ayda kaç kitap okuyabiliyorsunuz? Hiç olmazsa çocuğunuza kitap okuma ve araştırma merakını uyandırmak için “mış” gibi yapabiliyor musunuz? Fazla değil, yarım saat elinizde kitapla bir koltukta oturup kitap okuma numarası yapsanız, sırf meraktan ötürü o çocuğu kitaba çekebilir ve kitaplarla haşır neşir olmasını sağlayabilirsiniz. Hatta çocuğunuzun okuma yazma bilmesine bile gerek yok!.. Kitaplığa gidip raftan kitapları yere indirecek ve anlamsızca karıştıracaktır. Belki de yırtacaktır. Bırakın yırtsın, su döksün üstüne, karalasın çizsin…
 
Dostlar… Okumaya ihtiyacımız var. Sırf elimizde kâğıttan bir belge olmasından öte, hayattan hakiki bir mezuniyete ihtiyacımız var…
 
Millî ve manevi değerlerimizden başlayarak; sonrasında ilgi alanımıza göre kitaplar ve makaleler okumaya gayret göstermeliyiz. En azından günde bir köşe yazısı veya kitaptan üç beş sayfa okumaya başlayarak bir adım atabiliriz.
 
Henüz yarınlar için geç değil… Bizim için de öyle. Dün öldü, bugün can veriyor, yarın henüz doğmadı... Yarın gün doğduğunda geç olmaması için, şimdiden uyanmaya ne dersiniz?
 
Unutmayanız ki:
Okumayan bir toplum, düşünemez.
Düşünemeyen bir toplum, anlaşamaz.
Anlaşamayan bir toplum, konuşamaz…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.