Emperyalizme ve faşizme karşı belediyecilik olur mu?

A -
A +
Belki kulaklarınıza inanamayacaksınız ama Ankara'yı Melih Gökçek'ten başka belediye başkanları da yönetti.
Onlardan biri âdeta efsaneydi. Evet, 1973 seçimleriyle işbaşına gelen Vedat Dalokay. Ünlü bir mimar olan Başkan, o yıllarda sola daha çok benzeyen CHP içinde de marjinal kalıyordu. Dalokay'ın, Faşist Franco rejiminin beş genci idam etmesi üzerine, Ankara'daki İspanyol Büyükelçiliğinin sularını ve elektriğini kestirmesini ve çöplerini toplatmamasını hatırlatırsak sanırım ne dediğimiz daha iyi anlaşılır.
Elbette bu hikâye durup dururken aklıma gelmedi. Dün Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (DİSKİ) ile kente elektrik sağlayan Dicle Elektrik AŞ (DEDAŞ) arasındaki kavganın son raundunu izleyince bunları düşündüm.
Mevzu şu. DEDAŞ, atık su arıtma tesisinin borcu nedeniyle DİSKİ'nin elektriğini kesiyor. BDP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi de hukuken hakkını aramaya karar veriyor. Neticede mahkeme elektrik kesintilerine karşı yürütmeyi durdurma kararı veriyor.
Ancak DİSKİ maçı sokakta da kazanmaya karar vermiş olmalı ki, DEDAŞ'ın kent merkezinde bulunan 4 binasındaki su sayaçlarını kontrol amacı ile söküp bu binaları susuz bırakıyor. Ardından da Cizre'deki olaylar nedeniyle bir "demokratik hak arama metodu" olarak literatüre giren hendek taktiğine başvuruyor. DEDAŞ ana hizmet binasının girişine kanalizasyon kazısı ile hendek kazıyor. Belediyenin kepçe ve iş makinalarını da DEDAŞ'ın girişine yığıyor.
Hukuki süreç nedir, kim haklı kim haksız bilmiyorum, açıkçası çok ilgimi de çekmiyor. Ancak belediyelerin asli görevleri olan vatandaşa temiz ve yaşanılır bir kent sunma ödevlerini, ideolojik pozisyonlarından ötürü talileştirmeleri büyük bir sorun.
Ama biz bir türlü "büyük resme bakalım" denilen klişenin esrikliğinden yakamızı sıyırıp, gündelik yaşantımızı birebir etkileyen gerçek sorunlarımıza gelemiyoruz.
Örneğin yıllardır aynı parti tarafından yönetilen koskoca bir büyük şehrin belediyesi niçin elektrik idaresine borcunu ödeyemez hâle geliyor? Ve daha da önemlisi, kurumlar arası hukuki anlaşmazlıklar ne zamandır "serhildan" araçlarıyla çözülüyor?


Tembelliğin, beceriksizliğin kılıfı ideolojik meşruiyet


Bir aralar Mehmet Altan bu konulara AB standartlarından verdiği örneklerle çok sık girerdi. Örneğin o dönem Mardin Kızıltepe'nin BDP'li (o zaman DTP'ydi) Belediyesi'ne karşı, Kürt çocuklarının kenarında oynayıp hastalık kaptığı, lağıma dönüşen Zergan Deresi'nin ıslahı konusunda verdiği mücadele dillere destandır.
Altan'ın BDP'nin yerel yönetimlerle ilgili bir çıkışı üzerine Star gazetesindeki köşesinde yazdığı şu satırları zaman zaman ben de muhataplarına hatırlatırım:
"BDP, 12 Eylül Anayasası'nın ucundan da olsa değişimine karşı çıktığı için şimdi bu hamlesiyle çözümü demokratikleşmede mi yoksa ayrılıkta mı gördüğü tam anlaşılamıyor. Hâlbuki bu çağda 'kimin yönettiği değil, nasıl yönettiği' önemli... Ben yerel yönetimlerin Avrupa standardında 'özerk' olmasından yanayım ama bu 'özerkliğin', yeteneğinden dolayı değil de 'ırkından' dolayı işbaşına gelmesi gerektiğini düşünen insanların elinde bir 'aldırmazlığa' dönüşmesine karşıyım. Benim için Zergan Deresi'nin ıslahı ve o bölgede yaşayan insanların yaşam standardının yükselmesi, onu ıslah edecek adamın ırkından daha önemlidir çünkü..."
Farkındayım, Mehmet Altan şimdi bu mevzulara girmiyor.
Ama inanın Türkiye'nin de, siyasilere müthiş bir konfor sağlayan "büyük resim" martavalından kurtulup tıpkı bir Avrupa ülkesi gibi yaşamsal sorunlarına odaklanacağı günler yakındır. İşte o gün geldiğinde tembelliklerine, basiretsizliklerine, bireysel çıkarlarına ideolojik kılıflar giydirenlerin yatacak yeri olmayacak.
Siyasetin, medyanın, sanatın, akademinin bu denli politikleşmesinin altında yatan neden de bu korkunun daha da hissedilir olmasından başka bir şey değil zaten.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.