Ekonomi unutuldu

A -
A +
Türkiye'de ekonomi geri plana itildi. Bir müddet daha böyle giderse telafisi imkânsız yaralar açılabilir!

Türkiye'nin bazı problemleri var ki, kronikleşmeden çözüm bulunması gerekiyor.
Nelerdir bunlar?
1-Enflasyon
2-İhracattaki düşüş yüzde 20'ye yakın
3-Yüzde 10'u bulan işsizlik
4-Döviz kurunun spekülasyona açık olması
5-Faizdeki artış
6-Yolsuzluk
7-Kayıt dışı ekonomi
8-Hukukun olmaması ya da yavaş işlemesi
9-Sanayinin katma değeri yüksek ürün üretememesi
10-ABD Merkez Bankası FED'in faiz arttırma ihtimalinin "Demokles'in Kılıcı" gibi ekonominin üzerinde sallanması
Türkiye'de hukuk düzgün işlemiyor; yolsuzluk, rüşvet ve kayıt dışı önlenemiyor! Ülkemiz, Dünya Bankası'nın iş yapma sıralamasında 189 ülke arasında 55'inci sıraya geriledi. Aslında Türkiye en fazla 10'uncu sırada olması lazım: Ki, yabancı sermaye korkmadan gelsin. Türkiye'nin yabancı sermaye ve yatırımcıya şiddetle ihtiyacı var ama şartları uygun olmadığı için yabancı gelmiyor!
Bunlar yetmiyormuş gibi iç ve dış barışın bozulması var bir de.
Bütün bu meseleleri çözecek olan Hükümet ama o da yok ortada! Seçimden iki ay geçmiş olmasına rağmen, hükümetin "H"si dahi yok! Ne var peki? "O onu dedi", "Bu bunu dedi" geyiği!
Herkes sütten çıkmış ak kaşık!

Abdullah Gül faktörü

Türkiye'de siyaset kaygan zemin üzerinde oynanıyor. Aylara, haftalara, günlere göre ayar yapılır ve genelde tutar da o ayarlar.
Siyasi partiler ön görüşmeyi tamamlayıp müzakere sürecine geçemedi! Hesaplarını erken seçime göre yapıyorlar. Koalisyon hükümeti kurup ülkenin problemlerini çözmek yerine "Koalisyon görüşmelerini bozan ben değilim" görüntüsü verme gayretindeler.  
İş dünyası istikrar istiyor. Çeşitli alternatifler için kulisler yapılmaya başlandı bile. Bir iş adamının anlattıkları şöyleydi: "Abdullah Gül ve Ali Babacan... Her ikisi de Türkiye'nin olduğu gibi dünyanın da itibar ettiği siyasetçi. Bu iki politikacının bu saatten sonra AK Parti çatısı altında siyaset yapması imkânsız ama şayet onlar bir parti kurarsa, AK Parti'den oraya tahminlerin üzerinde geçiş olur."
Abdullah Gül ve Ali Babacan'a baskı varmış, "Parti kurun" diye.
O iş adamına kısa sürede örgütlenmenin imkânsız olduğunu söyledim. "Hiç de öyle değil" dedi. "TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nu da yanlarına alır, çözerler bu işi." Hisarcıklıoğlu sevilen bir başkan. Oda ve Borsa başkanları arasında Hisarcıklıoğlu'nun bir işaretini bekleyen çok kişi varmış.
O iş adamı "Abdullah Gül'ün partisi merkez sağı toparlar ve en az 10 sene istikrarlı bir iktidar olur" diye bitirdi sözlerini.
Olurunu olmazını bilemem ama bildiğim bir şey varsa; o da şudur: Olmaz olmaz deme olmaz olmaz.
Bu çalışmalar gösteriyor ki, hiçbir şey alternatifsiz değil. Mevcut partiler seçimi çantada keklik görmesin ve ayağını denk alsın!


Barış mutlaka olur

Adına ister "Çözüm Süreci" deyin, ister başka bir şey. Türkiye Kürt meselesini mutlaka çözecektir. Bunun başka yolu yok! Türk ana da, Kürt ana da "Çocuğum ölmesin" diyor. Hâl böyle iken bu mesele siyasetçilerin tercih ve keyfine terk edilemez.


Okul öncesi eğitim

Özge Duraz isimli okuyucum mail atmış. Kendisi okul öncesi öğretmen adayı: Beş sene önce girdiği üniversite imtihanından çok yüksek puan almış. O günün Milli Eğitim Bakanı okul öncesi eğitimden söz ediyor ve bu eğitimin mecburi olacağını söylüyordu. Öğretmenlik Bölümü de açıldı. Özge Duraz o bölümden mezun olmuş; gel gelelim Bakanlık, okul öncesi eğitimi zorunlu yapmaktan vazgeçti. O günden bugüne 40 bin öğretmen adayı mezunu verdi bu bölüm! Özge Duraz "Eğitimde planlama kurbanı olduk" diyor ve seslerini duyan olmadığından yakınıyor. Madem atama yapamıyorsunuz, bari bölümü kapatın. O da yok!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.