Cumhurbaşkanlığı sistemine spekülatif eleştiriler –II-

A -
A +
Bir önceki yazıda Cumhurbaşkanlığı sisteminin anayasal tasarımına yönelik yapılan eleştirilerin bir çoğunun, konu ile alakası olmayan değerlendirmeler üzerinden spekülatif amaçlı yapıldığını belirtmiştim. Bu eleştiriler dile getirilirken iki hususun göz ardı edildiğini vurgulamıştım. Bunlardan ilki, Türkiye siyasal kültürünü göz önünde bulundurmadan yapılan eleştirilerle ilgiliydi.
İkincisi ise, parlamenter sisteme yönelik bir bakış üzerinden, “başkanlı bir hükûmet modeli” olan cumhurbaşkanlığı sisteminin eleştirilmesiydi.
Bu yazıda ise, cumhurbaşkanlığı sistemi değerlendirilirken, göz ardı edilen başka önemli bir hususa değineceğim. O da dünyada uygulanan hükûmet krizlerini aşmaya yönelik sistem içi iyileştirmeleri ve çözüm önerilerini göz önünde bulundurmadan yapılan eleştirilerle ilgili.
Referanduma sunulan cumhurbaşkanlığı sisteminin anayasal dizaynı, Türkiye siyasal kültüründe yaşanan siyasi krizleri aşmaya yönelik olarak hazırlanmıştır. Ancak, sistem dizayn edilirken, başkanlı siyasal sistemlerde daha önce yaşanan krizleri aşmak için önerilen iyileştirmelerden de yararlanıldığı, getirilen bazı düzenlemelerden anlaşılmaktadır.
Hem parlamenter hem de başkanlı siyasal sistemlerin uygulanmasında yaşanan krizleri aşmak için zaman içerisinde birçok sistem içi iyileştirmeler yapılmıştır. Örneğin son on yıllık süreçte İtalya, koalisyonlardan kurtulmak için, İngiltere ise koalisyon ihtimalini bile bertaraf etmek için parlamenter sistemlerinde önemli değişiklikler yapmışlardır.
Zaman zaman da bir hükûmet modelindeki uygulamadan, farklı bir hükûmet modelindeki krizleri sonlandırmak için de yararlanılmıştır. Mesela, başkanlıklaşmış parlamenter sistemdeki bazı uygulamalar, karma bir hükûmet sistemi modelidir.
ABD başkanlık sisteminde ise, çok uzun dönemdir, sistemsel krizleri aşmak için başkanlık sisteminin rasyonelleştirilmesi tartışılmaktadır. Farklı çözüm önerileri sunulmaktadır. Hatta ABD sistemine yönelik çözüm önerileri, her ne kadar ABD’de gerçekleştirilemese de, farklı başkanlı siyasal sistemlerin iyileştirilmesinde kullanılmıştır.
ABD sisteminde kongre seçimlerinin sık yapılması ve seçim aralarının kısalığı uzun süredir tartışılmaktadır. Yasama ve yürütme arasındaki bütçe ve atamalar başta olmak üzere yaşanan krizleri aşmak için bölünmüş yönetim yapısını sonlandırmak için çare aranmaktadır. Burada, başkan ve kongrenin aynı siyasi çoğunluktan gelmesi için seçimlerin eş zamanlı yapılması savunulmaktadır. Bölünmüş yönetimden kaynaklanan, yasama ve yürütme arasındaki tıkanmaları çözmek için, seçimlerin yenilmesi ve fesih mekanizması önerilmektedir.
Bu açıdan Türkiye’deki seçimlerin eş zamanlı yapılmasının gerekçesinin farklı bağlamlara çekilmesi spekülasyondan öteye gitmez. Bu eleştirileri ise, siyasal sistemlerin rasyonelleştirilmesine yönelik önerilerin bilinmediğine işaret olarak yorumlamak gerekir.
Bu düzenlemenin sistem açısından mahzuru genellikle, yasama ve yürütmenin aynı çoğunluktan gelmesi durumunda, yürütmenin denetiminin eksik olacağı ile ilgilidir. Seçimlerin eş zamanlı yapılması, yasama ve yürütmenin aynı siyasi yapıdan gelmesini kolaylaştırsa da bunun garantisi yoktur.
Cumhurbaşkanlığı sisteminde yasama ve yürütme arasında, derin bir krizin yaşanması durumunda, bu krizden çıkmak için seçimlerin karşılıklı yenilenebileceğine yönelik bir çıkış yolu ortaya konulmuştur. Yani cumhurbaşkanı ya da Meclis’ten birisi diğerinin görevini sonlandırarak seçim kararı alırsa, kendisi de yeniden seçime gidecektir.
Ancak bu düzenlemeye karşı çıkanlar, sanki bu yetkinin sadece cumhurbaşkanına verildiği gibi bir argümanı savunmaktadırlar. Meclis’te geniş bir uzlaşmanın ortaya çıkması durumunda cumhurbaşkanının görevine son verilme imkânı daha kolaydır. Çünkü milletvekilleri yeniden seçilebilecek olmasına rağmen, seçimlerin her yenilenme kararı, cumhurbaşkanın görev süresinde bir dönemin kaybolması demektir. Ayrıca milletvekillerinin tekrar seçilme ihtimalleri çok daha kolayken, cumhurbaşkanlarının tekrar yüzde elli oyla seçilmeleri çok daha zordur.
 
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.