CNN Türk’ü Boykot, manipülasyon ve gündemi içe çekme girişimlerinin amacı

A -
A +
 
Muhalefet sıkıştı. Karşıtlıkla ilgili yeni söylem üretemiyor. Özellikle dış politikada muhalefet yapabildiği alan gittikçe daralıyor.
İç politikada top, uzun süredir muhalefetin sahasında. CHP içinde alttan alta tartışma giderek yükseliyor. Son iki aylık dönemde, “Saraya giden CHP’li tartışması”, "CHP’li Urla Belediye Başkanının FETÖ’den tutuklanması”, “Mansur Yavaş ve Sinan Aygün arasında patlak veren imar ve rüşvet isteme iddiaları”, “Enver Altaylı iddianamesinde Kılıçdaroğlu’nun danışmanı ile ilgili ortaya çıkan konuşmalar” ve “İmamoğlu’nun kayak tatiline gitmesi” gibi birçok başlıkta CHP tartışıldı.
Ayrıca, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin bugünlerde yapılan il kongrelerine tek adayla gitme ısrarı, parti içinde farklı grupların itirazını yükseltmesine neden oluyor. Parti içi demokrasinin, “tek aday” dayatmasıyla yok edildiğini söyleyenler var. İşte, İstanbul mevcut İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun karşısına rakip olmaya hazırlanan eski İl Başkanı Cemal Canpolat’ın bu kararından genel başkanın talimatı ile geri çekilmesinin tansiyonu yükselttiği söyleniyor.
Dış politika konularında ise, kriz bölgeleri ile ilgili alternatifi olmayan tek seçeneğe indirgenen söylem, sahadaki gelişmelerle bir anda zora giriveriyor.
İki örnek, Suriye ve Libya… 2011 Suriye iç savaşından bu yana “Esad’la görüşün her şey bir anda güzel olacak” sözünden başka bir politika önermeyen CHP, rejimin son saldırısından sonra, bu söylemini bile sürdüremiyor. Kemal Kılıçdaroğlu, askerlerimizin rejim tarafından şehit edilmesinden sonra, gelecek tepkilerden de çekindiği için Esad ve Şam’la diyalog çağrısını geri çekmek zorunda kaldı.
Libya’da ise “diplomasiyi işletin. Asker gönderme kararı almayın. Hafter’le görüşün. Seküler Hafter’i muhatap alırsanız barış sağlanır” söylemi çoktan çöktü. Türkiye’nin görüştüğü Serrac hükûmeti, hem Rusya’da hem de Berlin’de ateşkese imza atarken, Hafter savaşı tercih etti. Anlaşmaya yanaşmadı.
Dolayısıyla muhalefet, dış politika konusunda taban eğilimleri açısından istenilen performansı üretemiyor. İktidar ve Erdoğan ise dış politika konularında giderek desteğini yükseltiyor.
Erdoğan, sürekli dış gezilere gidiyor. Ülkenin gündemini yukarı çekiyor. İçeriye yönelik, muhalefetin ihtiyaç duyduğu tartışma malzemelerini vermiyor. Uluslararası toplantılarda belirleyici bir etki ortaya çıkarıyor. Türkiye’nin çıkarlarından taviz vermemesi ve atacağı adımları kararlılıkla sürdürmesi tabanda Erdoğan’a yönelik sahiplenmeyi yükseltiyor. Eleştirileri ise azaltıyor.
Bunun yanında muhalefetin uluslararası çevrelerle Erdoğan karşıtlığında sürdürdükleri ittifak eski ivmesini kaybetti. Son 10 yıllık dönemde uluslararası çevrelerde sürdürülen, Erdoğan’a yönelik saldırılar, itibarsızlaştırma girişimleri, “diktatör” ya da “tek adam” söylemleri gibi kampanyalar limitini doldurdu. Muhalefetin Erdoğan’a yönelik söylemleri Batı'da eskisi kadar alıcı bulmuyor.
Seçim dönemi öncesi ve sonrasında AK Parti çevrelerinde içe yönelik tartışmalar da tavsadı. İşte en son deprem sonrası kriz yönetimindeki iktidarın gösterdiği başarı, ekonomide yaşanan toparlanma, bakanların kendi görev alanlarında olumlu algılarının yükselmesi iktidara yönelik eleştirileri azaltıyor.
Ayrıca yerel yönetimlerde muhalefet belediye başkanlarının gösterdiği performans ve tartışmalı konular da topluma muhalefet ve iktidarı karşılaştırma imkânı sunuyor. Hizmet ve icraat siyasetinde, kimin performansının daha iyi olduğunu görebiliyor...
İşte tüm bunları gören CHP ve muhalefet cephesi, var gücü ile tartışmayı içeriye çekmeye çalışıyor. Yeni tartışma alanları oluşturmak için taktik geliştirmeye yükleniyor. Böylece, muhalefet ittifakı tabanını konsolide etmenin ve iktidar tabanından kopuşları mümkün hâle getirmenin yollarını arıyor. Yani tartışmaları iktidar alanına yıkmak istiyor.
“CNN Türk’ü Boykot” kararı almanın, sosyal medyada manipülasyon kampanyaları düzenleyerek yalan yanlış haberleri ana akım medyaya taşımanın (Habertürk televizyonunda yaşanan özür dileme olayında olduğu gibi) amacı budur.
31 Mart seçimleri öncesi muhalefetin konforu yerindeydi. “Türkiye’de basın özgürlüğü yok”“muhalefete baskı var”, “seçimlerle bu iktidar değişmez” gibi söylemler, Batılılar tarafından havada kapılıyordu. Yerel seçim sonrası eski rahatlıkları yok.
Uzun süredir, muhalefetin aktörleri ve liderleri sonuç alıcı adımlar atamadıklarının farkındalar. Attıkları adımların beklenen sonucu üretmediğini görüyorlar. Dolayısıyla da, “CNNTürk’ü Boykot” gibi komikliklere başvurmaya kadar seviyeyi düşürüyorlar. Son günlerde muhalefet çevrelerinde olan bitenin en azından bir izahı budur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.