Berat, kurtuluş vesîkasıdır...

A -
A +

Berât veya Berâet, sözlük anlamı itibariyle, temize çıkarmak, bir şahsın, hakkında iddia edilen suçtan uzak olduğunun veyâ işlediği söylenilen suçun gerçekte suç olmadığının anlaşılması anlamındadır. Ayrıca Berât, kurtuluş vesîkası anlamına da gelmektedir. Allahü teâlâ dört kimseyi dört şeyle töhmetten, iftiradan berât ettirmiştir. Yusuf aleyhisselâmı şâhitle, Mûsâ aleyhisselâmı elbisesini taşıyan taşla, hazret-i Meryem'i çocuğunu konuşturmakla, hazret-i Âişe'yi Nur sûresinin 26. âyet-i kerîmesiyle berât ettirmiştir. Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Âhirette pek çok kimse, hesâba çekilmeden Cennet'e girerler. Onlar için mîzân, terâzi kurulmaz. Onlara verilen sayfalar üzerine; "Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah. Bu filânın oğlu filânın Cennet'e girmesinin ve Cehennem'den kurtulmasının berâetidir" yazılır.) Din kardeşlerini sevmek... Abdullah ibni Ömer hazretleri bir gün Resûlullah efendimizin huzûruna gelince; (Kıyâmet günü herkesin berâtı, yani kurtuluş vesîkası, her işi ölçüldükten sonra verilir. Abdullah'ın berâtı ise, dünyâda verilmiştir) buyururlar. Sebebi sorulduğunda; (Kendisi verâ ve takvâ sâhibi olduğu gibi, duâ ederken "Yâ Rabbî! Benim vücûdumu, kıyâmet günü o kadar büyük eyle ki, Cehennemi yalnız ben doldurayım. Cehennemi insanla dolduracağım diye verdiğin sözün böylece yerine gelmiş olsun da, Muhammed aleyhisselâmın ümmetinden hiç kimse Cehennemde yanmasın" diyerek din kardeşlerini kendi canından dahâ çok sevdiğini göstermiştir) buyurdu. Bir hac zamânında bir kimse, Ebû Amr ez-Zücâcî hazretlerinin yanına gelerek; -Haccımı yaptım. Berâtımı ver. Senin arkadaşların, berâtımı almam için beni sana gönderdiler deyince, Ebû Amr ez-Zücâcî hazretleri, o kimsenin gönlünün temiz ve saf olduğunu görür ve ona şaka yaptıklarını anlar. Daha sonra o kimseye, Kâbe'nin kapısı ile Hacer-ül-esved arasındaki Mültezim'e işâret ederek; -Git oraya ve yâ Rabbî! Bana berâtımı ver, de! buyurur. Bir süre sonra o kimse, elinde bir kâğıt ile geri döner. Kâğıdın üzerinde yeşil hat, yazı ile; "Bismillâhirrahmânirrahîm. Bu falan oğlu falanın Cehennem'den berât kâğıdıdır" yazılıdır. Her sene, Şa'bân ayının 15'inci Berât gecesinde o senede olacak şeyler, ameller, ömürler, ölüm sebepleri, yükselmeler, alçalmalar, yani her şey Levh-i mahfûzda yazılır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri vefât etmeden altı ay önce, Şâban ayının 15'inci gecesi olan Berât kandili gecesini, kendi husûsî odasında ihyâ eyler. O gece yarısı, kıymetli hanımının bulunduğu odaya gelir. Hanımı; -Efendim, bu gece ecellerin ve amellerin takdir edildiği gecedir. Kimbilir Allahü teâlâ kimin defterine ölecek ve kimin defterine yaşayacak! diye kaydetti deyince, İmâm-ı Rabbânî hazretleri; -Niçin tereddüt ve şüphe ile söylüyorsun? Ya isminin, dünyâda yaşayacaklar sahifesinden silindiğini görenin hâli nice olur? buyurur ve İmâm-ı Rabbânî hazretleri, o sene vefât eder. Muhammed Ma'sûm hazretleri de, vefât ettiği sene, Şa'bân ayının 15'inci gecesi, yâni duâların kabûl olduğu, ecellerin takdir edildiği Berât gecesinde, talebelerinden bâzı hâdiseleri sorup cevap alır. Sonra da; -Bir kutbun ismini yaşayanlar defterinden sildiler buyurarak, vefât edeceğine işâret ederler. Atâ bin Yesâr hazretleri buyuruyor ki: "Şâban ayının on beşinde, yâni Berât gecesinde o yıl içinde ölecek olanların listesi Azrâil aleyhisselâma verilir. Bu arada ev yapan, ağaç diken ve yeni evlenen nice kimseler vardır ve isimleri bu listededir. Fakat onlar bunu bilmezler." Yapılan duâların, şartlarına uygun yapıldığında kabul olacağı kitaplarda bildirilmekte ve duânın müstecâb olduğu zamanlar ise şöyle sıralanmaktadır: Çok duâ etmeli... "Receb ayının ilk Cumâ gecesi olan Regâib gecesi, Şâban ayının on beşinci yani Berât gecesi ve günü, mübârek geceler, Cumâ günü, hatîb minberde iki hutbe arasında oturduğu vakitten namaz kılıncaya kadar, her gecenin son üçte birinde yani seher vaktinde, ezân ve ikâmet okunurken, bilhassa 'hayyealelfelâh' dedikten sonra, Allah yolunda cihâd ederken, her namazdan sonra, Kur'ân-ı kerîmi okuduktan sonra, her secdeden sonra, cemâat arasında, yağmur yağarken, Kâbe-i muazzamayı görünce, zemzem suyu içince yapılan duâ müstecâbdır. Musîbete uğrayanın o andaki duâsı da müstecabdır." Netice olarak berât, temize çıkmak, kurtulmak anlamındadır. Berât gecesi gibi kıymetli gecelerde, duâ ederek, yalvararak, tövbe ederek, günahlardan kurtularak, berâtımızı almamızı nasib eylesin Rabbimiz... Muhammed Rebhâmî hazretlerinin buyurduğu gibi: "Berât gecesinde çok duâ etmeli, kötü sondan, îmânsız ölmekten Allahü teâlâya sığınmalı, Cehennem ateşinden kurtuluş berâtı, bereket, rahmet, mağfiret ve âfiyet dilemelidir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.