İSRAİL YENİ SİYASÎ KRİZLERE GEBE

A -
A +
Seçimler ya vakti geldiğinde ya da siyasî krizden kurtulmak için yapılır. Ancak İsrail'de tam tersi oldu. Seçimin üzerinden bir hafta geçtikten sonra görüyoruz ki, İsrail orta vadede yeni siyasal krizlere ve yeni seçimlere gebe.İSRAİL YENİ SİYASÎ KRİZLERE GEBE Demokratik ülkelerde serbest seçimler ya vakti geldiği için ya da içine düşülen siyasî krizden kurtulmak için yapılır. 10 Şubat'ta İsrail'deki Knesset (İsrail Parlamentosu) seçimleri, yaklaşık iki yıldır yaşanan siyasî bunalımın bir sonucu olarak yapıldı. Amaçlanan ülkeyi içinde bulunduğu bu çalkantıdan kurtarabilecek güçlü bir liderliğin ortaya çıkmasıydı. Tam tersi oldu. Seçimin üzerinden bir hafta geçtikten sonra görüyoruz ki, İsrail orta vadede yeni siyasal krizlere ve yeni seçimlere gebe. Bu seçimin galibi yok. Eski Mossad ajanı, mevcut Dışişleri Bakanı Tzipi Livni liderliğindeki Kadima partisi, 120 sandalyeli Knesset'te 28 sandalye kazanarak birinci parti oldu ama koalisyondaki ortağı, Gazze operasyonunun mimarı Savunma Bakanı Ehud Barak'ın lideri olduğu İşçi Partisi'nin 13 sandalyede kalması, bu iki parti arasında güvenoyu alabilecek bir koalisyon kurulabilmesi ihtimalini peşinen ortadan kaldırıyor. Tarihinin en ağır hezimetini yaşayan İşçi Partisi'nin seçimlerde ancak dördüncü sıraya yerleşebilmesi, İsrail merkez solunun da erime eğilimi içinde olduğunun en bariz göstergesi. IRKÇI 'EVİMİZ İSRAİL' Diğer yandan, eski başbakanlardan Binyamin Netanyahu'nun lideri olduğu Likud Cephesi 27 sandalye ile ikinci parti oldu ama 15 sandalye kazanan ırkçı Evimiz İsrail ve 11 sandalye kazanan radikal dinci Shas partilerinin desteğiyle yeni hükümetin Likud önderliğinde kurulması daha muhtemel. Bununla birlikte, bu seçimin Netanyahu için de zafer olduğunu söylememize imkân yok. Zira hem beklediğinden az oy aldı, hem de hükümeti kurabilmek için ırkçı Evimiz İsrail partisinin desteğine muhtaç kaldı. Likud, Filistinlilere karşı Kadima ve İşçi partilerinden çok daha sert politikalar izlenmesinden yana olmakta birlikte, bırakınız Filistinlileri, İsrail vatandaşı Arapları bile ülkeden zorla sürmekten -sınırdışı etmekten - söz eden Evimiz İsrail'le aynı koalisyonda yer almanın bu partiye uzun vadede ne kazandırabileceği sorusu partinin ileri gelenlerini kara kara düşündürüyor. Kuşkusuz bu noktada bir de, Obama yönetiminin bu tür söylemlere sahip isimlerin İsrail hükümetinde yer almasını soğuk karşılayacağı yönündeki analizler de devreye giriyor. Livni ne kadar çaba gösterirse göstersin Likud'u içermeyen bir koalisyon kurması mümkün değil. Netanyahu'nun ise İsrail'i içeride ve dışarıda bugünkünden daha zor durumda bırakmayacak bir koalisyon kurması ihtimali zayıf. Seçim Yasası'na göre 42 günde bir hükümet kurulamadığı takdirde, yeniden seçime gidilmesi gerekiyor. Ama bu kadar kısa sürede yapılacak yeni bir seçimden de farklı bir netice alınması söz konusu olmayabilir. LİKUD'SUZ HÜKÜMET ZOR Bu durumda, İsrail'deki siyasî krizi aşabilmenin geriye sadece bir yolu kalıyor. Kadima ve Likud'u içeren bir milli mutabakat hükümeti. Buna İşçi partisinin koalisyona girerek, ya da dışarıdan destek olmasıyla Knesset'te çoğunluk elde edilebilir. Elbette bu iyimser senaryo. Kadima'nın kurucusu ve son başbakan Ehud Olmert, Livni'ye şimdiden "Sakın Netanyahu ile hükümet kurma. Muhalefette kal" tavsiyesinde bulundu bile. Felaket senaryosuna gelince: Netanya-hu'nun başbakanlığında Evimiz İsrail ve Shas partilerinin desteklediği, 5 sandalyesi olan Birleşik Torah Yahudiliği gibi aşırı dinci partileri de içeren aşırı sağ bir koalisyonun kurulması. CAHİL Mİ, DÜŞMAN MI? İsrail'de siyasî kriz derinleşirken, tüm tarafların yeni hükümetin nasıl kurulabileceği sorusuna kilitlendiği bir anda İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Avi Mizrahi'nin genelde Türkiye'yi, özelde Başbakan Erdoğan'ı hedef alan sözleri Türkiye ile İsrail arasında bir süredir yaşanmakta olan gerginliği bir üst noktaya taşıdı. Mizrahi öylesine densiz ve dengesiz sözler etti ki, Türkiye'de sadece hükümetin değil, İsrail'le bir süredir yaşanan sorunlara rağmen, ikili askerî ilişkilerin geleceği konusunda temkinli bir tavır sergileyen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de sert tepkisini çekti. Türkiye'nin terörle mücadelesini "katliam", KKTC'deki Türk askeri varlığını "işgal" olarak nitelendiren Mizrahi ya cehaletini izhar etti ya da içindeki Türkiye düşmanlığını hesapsız biçimde dışa vurdu. Hangi sebeple dillendirilmiş olursa olsun, söyleyenin işgal ettiği makam dolayısıyla tahripkâr nitelik taşıyan bu ifadelerin kuşkusuz geri alınması gerekiyor. Ya söyleyen, "yanlış anlaşıldım" gibi yeni saçmalıkların arkasına sığınmadan "askerce" özür dileyecek, ya da bir üst makam onun adına özür içeren bir açıklama yapacak. Aksi takdirde, Türkiye ile İsrail arasında yaşanmakta olan sorunların -eğer çözülmek isteniyorsa- uzunca bir süre çözülmesi ertelenecek. BİLMEDİKLERİMİZ İsrail seçim sistemi İsrail seçim sistemi milli nispi temsil şekline dayanmaktadır. 120 sandalyeli Knesset'te (İsrail Ulusal Meclisi) her parti aldığı oy ile orantılı olarak temsil edilir. Tek kısıtlama ülke seviyesinde var olan % 2 seçim barajıdır. Bu sisteme göre seçmenler kişilere değil, parti listesine oy vermektedirler. İsrail'de Meclis seçimleri her dört yılda bir gerçekleşmektedir. Ancak Başbakan erken seçim kararı alma yetkisine sahiptir. Başbakanın bu yetkisi Meclis tarafından bloke edilebilir. Bazı olağanüstü durumlarda Meclis dört yıldan fazla bir süre de görevde kalabilir, örneğin 1973 Yom Kippur Savaşı nedeniyle seçimler ertelenmişti. Evvelce, Knesset seçimlerine paralel olarak bir de başbakanın kim olacağına ilişkin seçim yapılmaktayken, son yıllarda bu uygulamadan vazgeçilmiştir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.