Yeni anayasa yapılırken dış politika unutulmamalı

A -
A +

GÖZDEN GEÇİRİLMELİ Yeni Anayasa yapılırken, 92. madde mutlaka gözden geçirilmeli, hiçbir istisna olmaksızın, yurt dışına asker gönderme ve yabancı ülke askerlerinin Türkiye'ye gelmesi konusunda karar verme yetkisi TBMM'ye bırakılmalıdır DAHA ETKİN YÜRÜTME Yasama organı bünyesinde kurulan 11 adet uluslararası komisyonun, Türk dış politikasının yürütülmesinde daha yararlı biçimde görev alabilmeleri, yeni Anayasa'nın buna imkân verecek şekilde hazırlanmasına bağlıdır Yeni Yasama Yılı'nın başlamasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) en yoğun çalışma dönemlerinden birine girdi. Başta tamamen siviller tarafından yazılacak yeni Anayasa'nın hazırlanması, Meclis İç Tüzüğü'nün güncellenmesi ve Avrupa Birliği (AB) müktesebatının iç hukuka aktarılması için çıkartılması gereken uyum yasaları olmak üzere uzun mesai saatleri gerektiren bir program milletvekillerini bekliyor. Türk dış politikasının son yıllarda iyice yoğunlaşan gündemi göz önüne alındığında, TBMM'nin dış politika alanında da eskiye nazaran daha aktif bir tutum içine girmesi beklenebilir. Fakat yasama organının, dış politikanın oluşturulmasında ve yürütülmesinde etkinliğinin artırılması, yeni Anayasa'nın bu konuda da TBMM'nin rolünü yeniden tanımlamasına bağlıdır. 90. MADDE NE DİYOR? Anayasamıza göre dış politikanın oluşturulup, yürütülmesi görevi esasen yürütme erkinin görev ve sorumluluk alanına girmektedir. Bununla birlikte Anayasa bazı konularda yasama organının da dış politika alanında etkili olabilmesine imkân sağlamaktadır. Bunların başında, Anayasa'nın 90. maddesinde düzenlenmiş bulunan "uluslararası andlaşmaların uygun bulunması" gelmektedir. Buna göre, "Türkiye Cumhuriyeti adına Yabancı Devletlerle ve Milletlerarası Kuruluşlarla yapılan andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır." YABANCILARLA ANTLAŞMALAR Söz konusu 90. maddeyle, Yasama'nın, dış politikanın yürütülmesinde çok önemli bir yer işgal eden uluslararası andlaşmalar konusunda yetkilendirilmiş olduğu görülse de, 90. maddede yer alan, "ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalar, devlet maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir" ifadesi, TBMM'nin bu alandaki yetkisini kısıtlamaktadır. Ayrıca, 1963 tarihli ve 244 sayılı kanun da, andlaşmaların onaylanmasında Bakanlar Kurulu'nu yetkilendirmektedir. Şöyle ki, hükümetler daha önce yapılmış olan bir andlaşmaya dayandığı ya da teknik olduğu gerekçesiyle, yapılan yeni bir andlaşmayı yasama organın gündemine pekâlâ getirmeyebilir. Yabancı devletlerle imzalanan çok sayıda bu türden düzenlemenin TBMM'nin uygun bulmasına ihtiyaç duyulmadan, "244 sayılı kanunun 3. ve 5. maddelerine göre" uygulamaya sokulduğu ortadadır. Dahası, hangi türden andlaşmaların yasama organının gündemine getirileceği, hangilerinin ise Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe sokulabileceği, Anayasa maddesine rağmen çoğu defa Yürütme'nin tercihine kalmaktadır. Yasama organının bu sürece doğrudan müdahalede bulunması mümkün değildir. YASAMA MEŞGUL EDİLMEMELİ Yasama organının, çok sayıda uluslararası andlaşmanın onayı ile "meşgul" edilmesinin, asıl görevi olan yasama görevini layıkıyla yerine getirmesine engel olacağı, dolayısıyla mevcut uygulamanın daha sağlıklı olduğu ileri sürülebilir. Ama unutmamak gerekir ki, birçok Batılı devlette Yasama organları uluslararası andlaşmaların onay süreçlerinde, TBMM'ye nazaran çok daha etkili olabilmektedir. Mesela ABD anayasasına göre, Senato tarafından 2/3 çoğunlukla onaylanmayan andlaşmaların yürürlüğe girmesi söz konusu olamaz. Kaldı ki, pek çok devlette Yasama organının dış ilişkilerle ilgili komisyonları, andlaşmaların onay sürecinde, TBMM Dış İlişkiler Komisyonu'nun sahip olduğundan daha fazla etkiye sahiptir. Bu durum, halk tarafından seçilmiş milletvekillerinin, diğer her konuda olduğu gibi, dış politikada da, halk adına gerektiğinde denetim yapma işlevlerini güçlendirmektedir. Yeni Anayasa hazırlanırken, TBMM'nin uluslararası andlaşmaların onayıyla ilgili yetkisinin artırılması, milletin temsilcilerinin karar alma sürecine doğrudan katılımı için elzemdir. ASKER GÖNDERME İZNİ Mevcut Anayasa'nın 92. maddesi, "Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş ilanına" ve "Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması" konularında karar verme yetkisini de münhasıran TBMM'ye vermektedir. 1 Mart 2003'te ABD silahlı kuvvetlerinin Türkiye'de konuşlanmasına ilişkin Hükümet tezkeresinin TBMM'de ele alınması bu madde kapsamında olmuştur. Keza, TSK'nın uluslararası askerî operasyonlara katılması da, TBMM'nin karar vermesine bağlıdır. Bununla birlikte, tıpkı 90. maddede olduğu gibi, 92. maddede de, bir "istisna" ifadesi yer almaktadır. Anayasa, yurt dışına asker gönderilmesine ya da yabancı askerî kuvvetlerin Türkiye'ye gelmesine izin verme yetkisini, "Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında" TBMM'ye vermektedir. Burada zikredilen "taraf olunan milletlerarası andlaşma" esas olarak Kuzey Atlantik Antlaşması'dır (NATO). Türkiye NATO'dan başka herhangi bir İttifak teşkilatına üye değildir. Bu istisna ifadesi, ister istemez, "milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerden" olmasa da, Türkiye'nin taraf olduğu bir milletlerarası andlaşma gereğince, TBMM'nin "by-pass" edilmesi suretiyle, doğrudan hükümetin karar verebilmesi ihtimalini doğurmaktadır. TBMM'NİN ETKİNLİĞİ Hâlbuki NATO Antlaşması'nın kuvvet kullanmaya ilişkin 5. maddesi, "taraflara bir silahlı saldırı durumunda, BM Antlaşması'nın 51. Maddesine uygun şekilde, bireysel ve diğer devletlerle birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dâhil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olmayı" öngörmektedir. Yani, NATO'nun BM antlaşmasına aykırı bir eylemde bulunması, bizatihi kuruluş antlaşmasından dolayı, uluslararası meşruiyetten mahrumdur. Ayrıca, 5. madde, saldırıya uğrayan müttefike illa silahlı kuvvet göndererek yardım etmekten söz etmemekte, "silahlı kuvvet kullanımı da dâhil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunmak" ifadesini içermektedir. Dolayısıyla, İttifak çerçevesinde nasıl bir tutum belirleneceği konusunda, TBMM'nin devre dışı bırakılmasını gerektiren bir durum yoktur. DAHA FAZLA ROL ALMALIYIZ Anayasa'nın 92. maddesindeki istisnanın, söz konusu hükmü hazırlayanların ABD ve NATO'yla ilgili gereğinden fazla hassasiyetlerinden dolayı oraya koyulduğu anlaşılmaktadır. Yeni Anayasa yapılırken, 92. madde de mutlaka gözden geçirilmeli, hiçbir istisna olmaksızın, yurt dışına asker gönderme ve yabancı ülke askerlerinin Türkiye'ye gelmesi konusunda karar verme yetkisi TBMM'ye bırakılmalıdır. Son olarak, Yasama organı bünyesinde kurulmuş bulunan 11 adet uluslararası komisyonun ve geçen dönem sayısı 106'yı bulan ikili dostluk gruplarının, Türk dış politikasının oluşturulması ve yürütülmesinde bugün olduğundan daha yararlı biçimde görev alabilmeleri de, yeni Anayasa'nın ve yeni TBMM İç Tüzüğü'nün buna imkân verecek şekilde hazırlanmasına bağlıdır. Yeni Anayasa'nın, milletin temsilcilerinin dış politikada daha fazla rol alabilecekleri şekilde hazırlanmasını umuyor, TBMM'nin yeni yasama döneminin memleketimize hayırlı olmasını diliyorum. Yeni anayasa yapılırken dış politika unutulmamalı Başta tamamen siviller tarafından yazılacak yeni Anayasa'nın hazırlanması, Meclis İç Tüzüğü'nün güncellenmesi ve Avrupa Birliği müktesebatının iç hukuka aktarılması için çıkartılması gereken uyum kanunları olmak üzere uzun mesai saatleri gerektiren bir program milletvekillerini bekliyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.