Garp Kurnazlığı

A -
A +
Almanya Başbakanı Angela Merkel resmî temaslarda bulunmak üzere bugün Türkiye'de. Merkel'in bu ziyareti daha önceki Türkiye-Almanya ikili görüşmelerinin gündem maddelerinden çok farklı bir konu içeriyor. Belki de ziyaretin asıl amacı bu. AB tarihindeki en büyük mülteci akınıyla karşı karşıya. Zaten üyelerinden bazılarının yaşadığı ekonomik krizler sebebiyle zor günlerden geçmekte olan AB, son birkaç aydır derinleşmeye başlayan bu büyük sorun karşısında çaresiz kalıyor. Ardı ardına yapılan toplantılara geçtiğimiz perşembe günü bir de devlet ve hükümet başkanları zirvesi eklendi.

Sözü hiç uzatmadan ifade etmek gerekirse, aslında AB ülkeleri kendilerine mülteci gelmesini istemiyorlar. Başta Almanya olmak üzere bazı üye devletlerin, belki bazı şartlarda mülteci kabul edeceklerine dair açıklamalar yapmış olmaları hiçbirimizi yanıltmasın. Ne AB'nin ortak organlarında ne de üye devletlerin yönetimlerinde yeni mültecileri kabul etmeye dönük bir istek ve irade mevcut. Tüm arzu ve niyetleri bir yandan yeni mültecilerin gelişini önlemek, diğer yandan da şu veya bu şekilde bugüne kadar AB sınırları içine girmeyi başarabilmiş mültecileri de mümkün olduğunca kısa bir süre içinde geri gönderebilmek.

Merkel işte bu yüzden geliyor. Almanya şansölyesi Türkiye'ye sunacağı bazı tekliflerin karşılığında, hem yeni Suriyeli mültecilerin AB'ye geçişinin daha etkin biçimde kontrol edilmesini hem de henüz uygulamaya geçmeyen 'geri kabul anlaşmasının' gereğinin yapılmasını isteyecek. Yani, 'bize gelen mültecileri Türkiye'ye geri alın' diyecek.

Suriye krizinin başladığı günden bu yana Türkiye iki milyondan fazla Suriyeliyi kabul etti.

Resmî rakamlara göre, bugüne kadar Suriyeli mülteciler için 7 milyar dolar harcandı. Türkiye'de hiç kimse, hükümetten, muhalefetten, sivil toplum kesimlerinden hiç kimse, Suriyelilerin kabul edilmemesiyle ilgili bir tepki ortaya koymadı. Aksine, 'misafir' olarak Türk milletinin bağrına bastığı bu biçare insanların daha iyi şartlarda yaşayabilmeleri için gerekli tedbirler alınmaya çalışıldı.

Türkiye bu fedakârlığı yaparken hiçbir uluslararası kuruluştan veya devletten dişe dokunur bir maddi katkı gelmediği gibi, Ankara'nın tüm uyarılarına rağmen mülteci akınının asıl sebebi olan Suriye'de akan kanın durdurulmasına dönük tek bir etkili adım atılmadı.

Bugün kriz kapılarına dayanınca AB ülkeleri soruna kalıcı çözüm getirmesi mümkün olmayan, sadece kendi üzerlerindeki baskıyı hafifletmeye dönük tekliflerle geliyorlar. Türkiye'ye güya 'jest' olarak önerdiklerinin ise mülteci krizinin çözümüyle yakından uzaktan ilgisi yok. Tek tek bakalım:

AB, Türkiye'nin geri kabul anlaşmasını yürürlüğe koyarak sınırlarını AB'den geri yollanacak Suriyelilere açması karşılığında 'vize muafiyeti' sürecinin hızlandırılacağını söylüyor.
Söz konusu düzenlemelerin imza altına alındığı Aralık 2013'te de yazmıştım. Türk vatandaşları AB'ye vizesiz giriş hakkını çoktan elde etmişlerdir. Yeni aday olmuş ülkelerin vatandaşlarına bile vizeleri kaldıran AB ülkelerinin Türk vatandaşlarına reva gördüğü muamele, bugüne kadar Türkiye'ye yaptıkları haksızlıkların en büyüğüdür. Ankara anlaşmalardan ve mahkeme kararlarından kaynaklanan haklarını 'geri kabul anlaşması'na endekslemeden aramaya devam etmelidir. Geri kabul vize rejiminin sona erdirilmesine bir ön şart olamaz. Belki tam tersi doğrudur. Yani geri kabulün uygulanabilmesi için AB'nin evvela vize haksızlığına bir son vermesi gerekir.

Henüz açılmayan altı müzakere fasılı açılacakmış.
Brüksel herhâlde Türkiye'de hiç AB uzmanı olmadığını sanıyor. Kapatmayacak olduktan sonra bu fasılları açsanız ne olur? Bugüne kadar açtığınız 14 fasıldan 13'ü niye hâlâ kapanmadı? AB evvela 2006 tarihli Konsey kararını değiştirip, açılmış olan fasılların kapatılmasını Türkiye'nin limanlarını GKRY uçak ve gemilerine açması şartına bağlamaktan vazgeçmelidir. Kaldı ki, 10 yıllık müzakere sürecinde Türkiye asıl açılması gereken fasılların sürekli olarak ötelendiğini fark etti. Mesela, Gümrük Birliği, Tarım, Ulaştırma, Kişilerin Serbest Dolaşımı vs. fasıllarının üzerindeki blokaj kalkacak mı? AB tarafı bunları ağzına dahi almıyor.

Türkiye'ye 3 milyar Avroluk bir yardım yapılabileceği söyleniyor.
Sanırım bu yardım bugüne kadar Türkiye'nin mülteciler için harcadığının ancak bir bölümünü karşılar. AB'nin geri göndermeyi düşündükleri içinse son derece yetersizdir.

Bugün Türkiye'ye misafir olacak Bayan Merkel'in şahsında tüm AB liderlerinin samimi olmaya ihtiyacı var. Ellerini taşın altına tam olarak sokmalı, Suriye krizinin çözülmesi için somut adımlar atmalı ve Türkiye'yi kabulü mümkün olmayan tekliflere muhatap etmekten vazgeçmeliler. Bu 'Garp Kurnazlığı' artık son bulsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.