Suriye'de düzen nasıl kurulur?

A -
A +

Suriye'de yeni bir süreç başlamak üzere. ABD-Rusya ekseninde yoğunlaşan ve Türkiye ve Suudi Arabistan'ın aktif diplomatik katılımıyla sürdürülen görüşmelerde taraflar iki öncelikli soruya cevap arıyorlar: 1) Çatışmalar nasıl sonlandırılır? 2) Suriye'ye yeni düzenin kurulmasına kadarki geçiş döneminde ülkeyi kim, nasıl yönetecek?

Elbette cevap bulunması gereken sorular bu ikisinden ibaret değil ama Suriye'de silahlar susmadan ve geçiş döneminin şartlarına karar vermeden diğer konular hakkında herhangi bir hüküm vermek mümkün değil.

Çatışmaların nasıl sonlandırılacağı sorusu kendi içinde başka sorular içeriyor:

-Suriye'de çatışan taraflar kimler?

-Çatışan taraflardan devleti temsil eden bir güç var mı?

-Kimler Özgür Suriye güçleri? Kimler terörist?

ABD, Rusya, Türkiye ve Suudi Arabistan kadar doğrudan diplomatik görüşme trafiğinin içinde yer almayan ama Suriye krizinin başından bu yana ülkedeki en etkin bölgesel aktörlerden olan İran'ın da, yukarıdaki sorulara bambaşka cevapları var.

ABD, Türkiye ve Suudi Arabistan'a göre, Suriye'de meşruiyetini yitirmiş Baas rejimi ile Özgür Suriye ordusuna bağlı güçler mücadele ediyor. Suriye'de ayrıca giderek büyük bir tehdit hâline gelen IŞİD terör örgütü var. Rusya ve İran ise IŞİD konusunda diğerleriyle mutabık olmakla birlikte, Baas iktidarının Suriye'nin meşru hükümeti olduğunu, Beşar Esad'ın da ülkenin devlet başkanlığını sürdürdüğü iddiasındalar. Dahası, Rusya 1 Ekim'den itibaren bombalamaya başladığı Suriye'de IŞİD'den çok rejim muhaliflerini hedef almakla itham ediliyor.

Kimin terörist olduğu konusunda da, tarafların birbirlerinden çok farklı görüşleri var. Tarafların tümü IŞİD'in terör örgütü olduğu konusunda mutabık. Fakat, bölücü terör örgütünün Suriye'nin kuzeyindeki uzantısı olan PYD hakkında ABD ve Türkiye arasında derin görüş ayrılıkları mevcut.

ABD, PYD'yi terör örgütü olarak saymadığı gibi, IŞİD'le mücadelesinde önemli bir müttefik olarak addediyor. Washington yönetimi, geçtiğimiz günlerde güya Özgür Suriye Ordusu için havadan attığı 50 tonluk silah ve mühimmatın büyük bölümünün PYD'nin eline geçmiş olmasından rahatsızlık duymuyor. Rusya da PYD ile samimi bir temas içinde. Ankara'nın sert tepkisine rağmen, PYD'nin Moskova'da bir temsilcilik açmasına her an izin verilebileceği konuşuluyor. Öte yandan Rusya'ya göre, IŞİD'in dışında da Suriye'de faaliyet gösteren terör örgütleri var. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, ABD, Türkiye ve Suudi Arabistan'a yakın Özgür Suriye Ordusu şemsiyesi altındaki bazı unsurları da terörist kategorisinde değerlendirdiklerini açıkça ifade ediyor. Rus uçaklarının onları hedef almasını da, terörle mücadele kapsamında yapılan operasyonlar olarak değerlendiriyor.

Ülkenin 'geçiş döneminde' nasıl yönetileceği konusunda da tarafların farklı yaklaşımları var.

Ankara, tamamen sembolik olmak şartıyla Esad'ın altı ay daha işbaşında kalabileceğine yeşil ışık yaktı. Fakat, Rusya ve İran Esad'ın altı ay sonra tüm makamlardan tamamen çekilmesi veya ülkeyi terk etmesi konularında net bir tutum sergilemiyorlar. Bundan başka, Esad altı ay sonra gitse bile, ülkenin kan gölüne dönmesinin asıl müsebbibi olan Baas kadrolarının bulundukları mevkileri terk edip etmeyecekleri, nasıl etkisizleştirilecekleri, bugüne kadar işledikleri 'insanlığa karşı suçlar'dan dolayı uluslararası yargı önüne çıkartılıp çıkartılmayacakları gibi sorulara henüz hiçbir cevap verilebilmiş değil.

Tüm bu belirsizliklere rağmen silahların bir an önce susmasının, daha fazla masum insanın acı çekmesinin önlenmesi ve mülteci akınının sona erdirilebilmesi için elzem olduğunun herkes farkında.

Bu noktada akıllara hemen 'Bosna Formülü' geliyor. Suriye krizinin başında da tartışılan neden sonra rafa kaldırılan, tarafların silahlarının uluslararası bir güç tarafından toplanması, geçiş döneminde güvenliği yine aynı uluslararası güç tarafından temin edilmesi gibi konular yeniden gündeme gelmiş durumda. 'Bosna Formülü' aynı zamanda 'Yeni Suriye'nin federatif ya da konfederatif bir yapıda inşa edilmesini, ülkenin iki ya da üç federal birime ayrılmasını da ihtiva ediyor. Nitekim Rusya'nın askerî operasyonlarının gelecekte Nusayrilerin denetiminde kalacak, Lazkiye merkezli bir federe devletin sınırlarını güvence altına almak için yapıldığı şeklinde hiç de yabana atılmaması gereken bir görüş de var. İkinci federatif birimin Sünni Arapların yönetiminde olması düşünülüyor. PYD'nin kontrolündeki alanın nasıl biçimlendirileceği konusunda tarafların her birinin görüşü farklı. Söz konusu geçiş döneminde IŞİD'in nasıl etkisizleştirileceğini ise kimse bilmiyor.

Suriye krizi hakkında diplomatik çabalar yeniden ivme kazanmışken bilinenlerin, bilinmezlerden az oluşu ümit kırıcı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.