İNSANİ ZİRVE’DEN ÜMİDİM YOK

A -
A +
Birleşmiş Milletler Dünya İnsani Zirvesi 23-24 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da yapılacak. 125 ülkeden, 50’si devlet ve hükümet başkanı olmak üzere yaklaşık 6000 kişi milyarlarca insanın karşı karşıya kaldığı problemlere çare bulmaya çalışacak.
Böyle bir toplantı tarihte ilk kez gerçekleştiriliyor. Katılımcı sayısı yüksek. Seçilen mekân, dünyada en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ve nüfusuna oranla en yüksek miktarda insani yardım gerçekleştiren Türkiye. Başta mültecilerin durumu olmak üzere acilen çözülmesi gereken çok önemli sorunlar masada. Fakat bu Zirve’den bir çözümün ya da en azından bir çözüm iradesinin çıkabileceğine dair hiçbir gösterge yok.
İnsani dramlar yaşayanların sayısı her geçen yıl artsa da, bazı devletler insani sorunların giderilmesi için daha fazla para harcasalar ve küresel düzeyde faaliyet gösteren on binlerce sivil toplum örgütüne milyonlarca gönüllü destek verse de Birleşmiş Milletler bugünkü yapısıyla kaldığı müddetçe, ne bu Zirve’den ne de gelecekte yapılacak benzeri toplantılardan bir sonuç çıkar. Çünkü, insanlığın bugün yüz yüze kaldığı problemlerin %85’i çatışma kaynaklıdır. Söz konusu çatışmaların kalıcı bir şekilde sona erdirilmesi için somut ve etkili adımların atılmaması durumunda, bu tür toplantılarda sadece geçici rahatlamalar sağlayacak arızi düzenlemeler yapılabilir. Birleşmiş Milletler kendisini yeni baştan yapılandırmadıkça, belki mültecilerin hayat şartları iyileştirilebilir ama mültecilik bitmez. Belki çatışan taraflar arasında geçici ateşkesler sağlanabilir ama uzun süreli barışlar tesis edilemez. Acilen ameliyat gerektiren bir hastalık, ağrı kesicilerle nasıl tedavi edilemezse, insani sorunlar da, yardım miktarının artırılması ve uluslararası sivil toplum örgütlerinin çalışma şartlarının iyileştirilmesiyle çözülemez.
Bu tür zirve organizasyonlarının ayrılmaz unsuru tanıtım (PR) çalışmalarıdır. Birleşmiş Milletler de, profesyonel ilişki içinde olduğu tanıtım firmaları vasıtasıyla İnsani Zirve konusunda haberler yaptırıp uluslararası medyaya servis ediyor. Zirve konusunda farkındalık oluşturmaya matuf bu ısmarlama haberlerden biri epey dikkat çekici. Genel Sekreter Ban Ki Moon da bir mülteciymiş. Kore Savaşı sebebiyle ailesiyle birlikte bir süre mülteci kampında yaşamış. Dolayısıyla mülteciliğin ne demek olduğunu yaşayarak öğrenenlerdenmiş.
Ban Ki Moon 1 Ocak 2007’den bu yana BM Genel Sekreteri koltuğunda oturuyor. Güney Kore Dışişleri Bakanı olduğu dönemde ülke basını tarafından kendisine neden ‘bürokrat’ (Ban-Chusa) denildiğini defalarca ispat etme başarısını gösterdi! Kendisini o koltuğa getirenlerin sözünden hiç çıkmayan, Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin tepkisini çekebilecek konuları ağzına dahi almayan Ban, BM’nin bu hâliyle insani sorunları çözebilme yeterliliğine sahip olmadığını hepimizden daha iyi bilir. Bilir ama söylemez. Çünkü kendisinden önceki BM genel sekreterleri gibi o da, bulunduğu makama her bildiğini söylememesi için getirilmiştir.
İnsani krizlerin küresel seviyede artmasının esas sebebi uluslararası sistemin içinde bulunduğu durumdur. Bitişinin üzerinden 71 yıl geçen İkinci Dünya Savaşı’nın galipleri oldukları için hâlâ dünyanın istikametine yön verme ayrıcalığına sahip olan beş devletin doğrudan veya dolaylı olarak müdahil olmadıkları tek bir insani kriz var mı? Son 30 yılın en büyük insanlık dramlarının yaşandığı Ruanda, Bosna, Çeçenistan, Afganistan, Irak, Filistin, Doğu Türkistan, Sudan ve Suriye olaylarında, ABD, Çin, Fransa, İngiltere ve Rusya’nın sorumlulukları görmezden gelinebilir mi? Bu apaçık gerçek referans alınarak yola çıkılmadıkça, bir değil yüz İnsani Zirve düzenlense dünya bugünkünden daha yaşanılabilir bir yer hâline gelmez.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.