Mülteci sorununda Türkiye’nin AB’den beklentileri

A -
A +
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mülteciler üzerinden Avrupa’ya yaptığı uyarılar bazı AB ülkelerinde ciddi bir endişe uyandırmış.
Türkiye ile 2016 yılında yapılan mülteci anlaşmasını hayatta tutma kaygısı içine düşmüşler. Bunu Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri medyasında konuyla ilgili yapılan yayınlardan görüyoruz.
2015 yılında yaşanan mülteci dalgasının Avrupa siyasi dengelerinde nasıl kırılmalara yol açtığını yakından biliyoruz. Hâlen de bu kırılma süreci devam ediyor.
Mülteci krizi sonucu yabancı düşmanlığının artması bir yandan Avrupa ülkelerindeki yerleşik merkezî partileri zayıflatırken, diğer yandan onların yerini almaya başlayan aşırı sağcı partilerin aynı zamanda Avrupa Birliği karşıtı politikalarını güçlendirdi.
Bu yüzden AB ülkelerinde yeni bir mülteci dalgası bir kâbus senaryosu olarak görülüyor.
Ama böyle bir dalgayı engellemek için çok yanlış bir strateji izledikleri görülüyor.
Mülteci sorununun kaynağını ortadan kaldırmaya odaklanmak yerine kendi duvarlarını sağlamlaştırmaya çalışıyorlar.
Sanki denize duvar örebileceklermiş gibi.
Çaresiz insanların açık denizde boğulma tehlikesini göze alarak Avrupa’ya ulaşmaya çalışmalarının arkasında yatan nedeni anlamak istemiyorlar.
Türkiye’nin mülteci meselesinin çözümü için attığı adımların değerini de anlamıyorlar.
Suriye kaynaklı mülteci sorununun en önemli yükünü çeken Türkiye yalnız bırakılıyor.
Türkiye’ye sığınmış Suriyeli mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanması için söz verdikleri 6 milyar avronun yarısını bile vermedikleri gibi Ankara’nın yeni mülteci gelmesini önlemeye yönelik çabalarına da destek vermiyorlar.
Rusya destekli Şam yönetimi, İdlib’de sıkışmış 4 milyona yakın insanın üzerine bomba yağdırarak bu bölgeyi Halep’teki gibi muhaliflerden temizleme planı yaparken Avrupalı müttefiklerimiz ne yapıyorlar?
Baas yönetimi ve Moskova bu planı uygulamaya koyduğunda onları durduran Türkiye’nin çabaları oldu. Zira böyle bir kapsamlı saldırının Türkiye için yeni yüz binlerce, belki milyonlarca mülteci anlamına geldiği açık.
Peki, Türkiye’nin Suriyeli mültecileri Avrupa’ya geçmekten alıkoyması için Ankara’ya yalvaran Avrupa ülkeleri, İdlib kaynaklı yeni bir mülteci dalgasını engellemek için neden harekete geçmiyorlar?
Rusya karşısında güçlerinin yetersiz olduğunu mu düşünüyorlar?
Türkiye, tek başına Esad yönetiminin Rusya ve İran desteğiyle İdlib’i yerle bir etmeyi hedefleyen politikasına karşı koyarken, Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkeler neden Moskova’yı rahatsız etmekten imtina ediyorlar?
2015 yazında olduğu gibi Ege Denizi ve Balkan Rotası üzerinden kitlesel bir göç dalgasına maruz kalacaklarının farkında değiller mi?
Böyle bir dalganın ülkelerindeki aşırı sağcıları iktidara taşımakla kalmayıp Avrupa Birliği’nin de sonunu getirecek bir süreci başlatabileceği riskini görmüyorlar mı?
Avrupalı “müttefiklerimiz”, ‘İdlib sorunu Türkiye ile Moskova ve Şam arasında bir meseledir’ diye düşünüyorlar ve bu meselenin dışında kalmaya çalışıyorlarsa çok büyük bir yanılgı içerisindeler. Zira zaten büyük bir mülteci yükü altında ezilen Türkiye’nin yeni bir mülteci dalgasını kaldırması mümkün değil.
Bu saatten sonra Türkiye’ye adım atacak her mülteci ya da göçmen, AB sınırlarına adım atmış demektir.
Dünyada en fazla sayıda mülteciyi ülkesinde barındıran Türkiye’nin bu sayının artmasına artık tahammülü yok.
Avrupa ülkelerinin bu meselede artık ciddi ve güvenilir bir politika izlemesi gerekiyor.
Mülteciler için Türkiye’ye daha fazla finansal destek vermeleri gerekiyor. Zira Türkiye Avrupa’ya ulaşmak hedefiyle yola çıkmış mültecileri tutuyor.
İdlib sorunu nedeniyle daha fazla mülteciyle karşılaşmamak için Türkiye ile birlikte Rusya-İran-Şam blokuna karşı etkili bir baskı oluşturmaları gerekiyor.
Ayrıca mültecilerin Suriye topraklarına geri dönebilmeleri için Türkiye’nin istediği güvenli bölgelere destek vermeleri gerekiyor.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.