Karanlıkta parıldayan yıldız

A -
A +
Fotoğraf 10 Şubat 1937 yılında çekilmiş. Yer Münih. Hitler, Goebbels'le  (öldüğünü biliyorum) birlikte Nazilerin iki resmî heykeltıraşından biri olan Josef Thorak'ın atölyesini ziyaret ediyor. Ve evet, arkada görünen büst de Atatürk'ün. Nazi'lerin görkemli heykellerini yapmış Thorak'ın adını Güven Park'taki heykelden ve imza attığı pek çok başka Atatürk büstünden hatırlayanlar çıkabilir.

Peki o Atatürk büstlerinden birini de Hitler için yaptığını hatırlayan? Hitler'in yakın dostu ve resmî fotoğrafçısı Heinrich Hoffmann hatıralarında şöyle diyor: "Çok sevmesine rağmen bir Balkanlı eşkıyaya benzediği şortlu fotoğrafını görünce bütün saygısını kaybettiği Mussoloni'ye rağmen, Atatürk'e hayrandı ve Thorak'ın yaptığı Atatürk büstü, bağrına bastığı birkaç eşyasından biriydi."
 

İkinci fotoğraf karesinin tarihi 30 Ekim 1933. Bu kez Berlin'deyiz. Tiergarten Caddesi'nde. Nazilerin paramiliter gençlik örgütleri SA'lar ve savaş muharipleri iki sıra hâlinde cadde boyu büyük bir tören için dizilmişler. Ama bir Nazi resmî töreni için değil. Karşısında dizildikleri bina Türkiye Büyükelçiliği. Gündüz 11'den gece yarısına kadar sürecek onur nöbetinin sebebi de Türkiye Cumhuriyeti'nin 10. Yıl kutlamaları. Tören kıtasını denetleyen SA'ların kurucusu, ideoloğu General Ernst Röhm.. Birazdan Büyükelçiliğe girecek, svastikalı çiçeğini Büyükelçi'nin eşine sunacak, ardından üçü birlikte elçiliğin balkonuna çıkıp SA bandosunun sadece parti törenlerinde çaldığı Nasyonel Sosyalistlerin marşı "Horst Wessel Song"u dinleyecekler. (Hitler'in sadık, ama ondan bile şahin bir Nasyonel Sosyalist takipçisi olan Röhm, yaz aylarında da pek yapmadığı bir şeyi yapıp yurt dışına çıkmıştı. Bu bir "hac" ziyaretiydi. Bu ideolojik "hac" ziyaretinin ilk durağı Roma oldu. Orda Mussolini'yle görüştü. İkinci ve son durak ise Ankara'ydı, hayran olduğu Atatürk'le buluştu. Bütün bunlar da Uzun Bıçaklar Gecesi'nde Hitler'in onu da iktidar yolunda harcamasından kısa bir süre önce oldu.)
 

Birkaç ay sonrası. Takvimler 19 Nisan 1934'ü gösteriyor. Berlin'de bütün bayraklar yarıda. Kapatılan caddeden askerlerin arasında top arabasında geçen cenazeyi halk Nazi selamıyla uğurluyor. Cenazenin arkasında Hitler'in kabinesi, generalleri, yakın adamları tam kadro yürüyor. Tek tuhaflık tabutun üzerindeki Türk bayrağı. Büyükelçilik'ten tren garına taşınan cenaze Türkiye Büyükelçisi Kemalettin Sami Paşa'ya ait. Paşa, Atatürk'ün "yarın cumhuriyeti kuruyoruz" dediği birkaç kişiden, İstiklal Harbi komutanlarından biriydi. O yüzden 1925'te Şeyh Said ayaklanmasını bastırma görevini de ona vermişti. Tabii, "ayaklanma acımasızca bastırılacak, Kürtler silahsızlandırıp, çoğunluk oluşturmayacak şekilde ülkeye dağıtılacak"tan oluşan üç maddelik planını da kabul ederek. Hitler'le randevusuz görüşebilen tek büyükelçi olan paşa bir trafik kazasında hayatını kaybedince böyle görkemli bir resmî törenle Türkiye'ye uğurlandı.
 

Ve son kare. 1936. Kemalettin Sami Paşa'nın yerine Berlin'e Büyükelçi olarak atanan Hamdi Arpag Nürnberg'de Wagner'in bir operasının temsilini balkondan izliyor. Hemen Führer'in yanındaki locadan. Yanında Japon Büyükelçisi de var. Bir denk gelme değil. Bu Nazi Almanyası'nda Türk büyükelçisinin protokoldeki yeri. Reichstag'ın açılışlarında ilk sıra Avusturya ve İtalya büyükelçileriyle birlikte Türkiye Büyükelçisi'ne ait çünkü. Nürnberg'deki parti yürüyüşlerinde, yeni yıl partilerinde protokolün diplomatlar için en ön sıraları da...
Bütün bunların izini Harvard Üniversitesi yayınlarından yeni çıkan kitabında Stefen Ihrig sürmüş. İz sürdüğü şeyi en iyi kitabın adı anlatıyor: Atatürk in Nazi Imagination.
1908'den 1945'e kadar başta Nazi yayınları, gazeteleri, dergileri olmak üzere Alman basınını, hatıratları, Hitler'in konuşmalarını, fotoğraf arşivlerini, resmî arşivleri titizlikle tarayıp karanlık bir hikâyeyi aydınlatmış Ihrig.
Versailles Antlaşması'nın rövanşını almak isteyen Nazilerin, Sevr'in intikamını almış Mustafa Kemal'e olan hayranlıklarından, "Ankara Formülü'nün nasıl Hitler'in ilk darbe teşebbüsü olan Birahane Darbesi'ne model olduğuna, İstiklal Savaşı madalyalı Nazi subaylarından, Çanakkale Madalyalı Auscwitch Komutanları'na kadar bugüne kadar ciddiyetle ele alınmamış bir tarihin sayfalarını aralayan, yeni bir siyasi tarih okuması için malzemeyi önümüze seren kitap, bir yazıdan fazlasını hak ediyor...
Üzerinde uzun uzun konuşulmayı da...
Küçük bir ipucu; başlıktaki "Karanlıkta parıldayan yıldız"... Hitler'in Atatürk için sık sık kullandığı kalıplaşmış övgü cümlesi...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.