Gezi'nin "kullanışlı aptalları"

A -
A +
Whois.com çok kullanışlı bir site. İnternetteki herhangi bir alan adının kim tarafından ne zaman alındığını size söylüyor. Eğer tabii alan adını alırken bu bilgileri gizlemediyseniz.
Siteye göre karsigazete.com adı 26 Aralık 2013 tarihinde satın alınmış. Bazen tek bir tarih bile ne çok şey söylüyor...
26 Aralık 2013. Yani 25 Aralık 2013'ten bir gün sonra. Şöyle söylesek daha doğru; 25 Aralık operasyonunun hükümet tarafından boşa çıkarılmasından bir gün sonra. Ya da savcıların ve polislerin ellerinde  tutuklama listeleri, tapeler, fotoğraflarla kalmasından bir gün sonra...
Bütün bunları yayınlamak üzere bir gazete kurmaya karar vermek için ne kadar da harika bir gün...
Tabii bir haber sitesi açmak için de Aralık 2013 öyle harika bir ay olmalı...
1 Kasım 2013 tarihinde kurulan HDBRNS şirketi bünyesinde açılan yenidonem.com sitesinin yayına başlama zamanlaması gibi. Sitenin alan adı 2008 yılında satın alınmış.  5 yıl sonra 3 Aralık 2013 günü bir şey olmuş ve alan adının süresi 2015'e kadar uzatılmış.
Sitenin yayına başladığı tarih 14 Aralık 2013. (haber sitelerine göre resmî açılış günü 16 Aralık 2013 olarak görünüyor.  Yani 17 Aralık'tan bir gün önce) Site, 20 günlük kısa yayın hayatını yayınladığı belgeler nedeniyle verilen erişim engelleme kararlarıyla geçirmiş ve sonra da kapanmış.
Hepsi açık kaynaklardan, internetten derlenmiş bu tarihler bize şunu anlatıyor:
17 Aralık'tan hemen önce bavuluyla meşhur gazeteci bilgiler, belgeler, dosyalar vaadiyle bir site açıyor. 17 Aralık operasyonu başlıyor. Site operasyonun belgelerini yayınlamaya başlanıyor. Durduruluyor. Sonra 25 Aralık operasyonu geliyor.  Hükümet operasyonu engelliyor. Ve bir gün sonra Karşı gazetesinin alan adı satın alınıyor.
Siteyle gazete arasındaki bu tarihsel devamlılık hakkında son bir detay. Yenidönem.com sitesini çıkaran HDBRNS şirketinin sigortalı bir çalışanı site kapanınca, Şubat ayında açılır açılmaz Karşı gazetesine geçmiş. Ne var demeyip, bunu biraz daha aklınızda tutun derim.
Şimdi biraz Karşı gazetesini hatırlayalım.
Karşı'nın ilk yayın yönetmeni Eren Erdem. Gazete çıkarken verdiği röportajlarda gazete çıkarma fikrinin Gezi'de ortaya çıktığını söylemiş.  Ama Karşı gazetesiyle ilgili gazetenin adının internette tescil edildiği 26 Aralık 2013 günü öncesi bir habere rastlanmıyor. Belki benim gözümden kaçmıştır.
Erdem o röportajında gazetenin sahibini merak edenlere şöyle anlatıyor:
"Turan Ababey isminde bir arkadaşımız. Kendisi tekstilcidir. Tabii birkaç kişiyle istişare yapıyorlar. Fakat imtiyaz sahibi tektir, o da Turan Ababey'dir."
"İstişare yaptığı birkaç kişi" kısmını geçelim. Gazetenin sahibi Turan Ababey'in Twitter'da yazdığına göre gazetenin tam kuruluş tarihi 1 Ocak 2014. Gazeteyle ilgili ilk haberlerin çıkış tarihi de 9 Ocak gibi görünüyor. Eren Erdem, köşe yazdığı Aydınlık gazetesine de 14 Ocak'ta veda etmiş. Tüm bunlar Karşı gazetesinin 25 Aralık operasyonu sonrasında hızlıca kurulduğu iddiasını destekliyor.
Şimdi daha heyecanlı bir yere geliyoruz. Karşı gazetesinin cemaat tarafından 17/25 Aralık operasyonları için çıkarıldığı daha ilk günden itibaren zaten iddia edildi. Bu iddialara rağmen gazete Gezicilikleri, AKP ve cemaat karşıtlıklarına kimsenin bir şey diyemeyeceği şu kadroyu toparladı:  
Serdar Akinan, Ahu Özyurt, ODA TV davasından hapis yatmış Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu,
Gezi'nin yıldızları İhsan Eliaçık, Şebnem Sönmez, sonra Abdüllatif Şener, Levent Üzümcü,  Sevim Gözay, Kaan Sezyum, Ramize Erer, Kutlu Esendemir...
9 Şubat 2014 günün ilk sayısını çıkaran gazetenin ömrü sadece 66 gün oldu. 
Gazete ilk günden itibaren kapanana kadar beklendiği gibi manşetten 17/25 Aralık operasyonun tape ve belgelerini yayınladı. Bu haberlerin neredeyse hepsinin altında da Zaman gazetesi kökenli (oradan geçtiği Sabah'ta işten çıkarılınca Karşı'ya geçmiş) aynı Emniyet muhabirinin imzası vardı. 
Birkaçının altında da şimdi OnYediYirmiBes.com diye bir site yapacak kadar bu operasyona ve polis amcalara gönül vermiş Emre Erciş'in. (Herhangi bir yaftalama yapmadan, gazetenin esas malzemesini sağlayan bu iki muhabirin 30 Mart, cemaat, Selam-Tevhid, tutuklanan polislerle ilgili tweet arşivlerini hızlıca okumak bile bir fikriniz olması için gayet yeterli.)
Gazetenin çöküş sürecinin başladığı tarih de ilginç. 30 Mart yerel seçimlerinden  AK Parti'nin zaferle çıkmasından hemen sonrası.  Bilgi, belge paylaşmak için artık büyük paralarla gazete çıkarmanın şart olmadığı, Fuat Avni diye ücretsiz bir hesap açarak da bunun gayet başarıyla yapılabileceğinin anlaşılmasından hemen sonra da denebilir... (Fuat Avni'nin ilk tweeti 17 Şubat)
30 Mart'tan hemen sonra önce 8 Nisan'da Eren Erdem yayın yönetmenliğini bıraktı, sonra Kutlu Esendemir bu göreve geldi, direnişler falan derken 14 Mayıs günü gazete son sayısıyla veda etti.
Sonra site olarak gazetenin devam edeceği duyuruldu. Temmuz 2014'te Turan Ababey'e ait olan Karşı gazeteyi (karsigazete.com) Kütahya'da çıkan Akis Medya'nın sahibi Alaaddin Akkaşoğlu satın aldı. Peki sanal gazetenin genel yayın yönetmenliğine kim getirildi dersiniz?
Az önce hafızamızda tuttuğumuz bilgiyi kullanmanın sırası geldi: yenidönem.com kapanınca Karşı'ya geçen  gazeteci... Yani her şey aslına rücu etti...
Halbuki, şu tespiti yapmak için ne bu bilgilere ne de Gezi'nin orantısız zekâsına ihtiyaç yoktu:
25 Aralık'ın hemen sonrasında  hızlıca yayına başlayan Karşı gazetesi 30 Mart'a kadar Zaman gazetesi kökenli Emniyet muhabiri üzerinden polisin elinde kalmış tapeleri yayınladı. 30 Mart'ta bu kampanya başarısız olunca da kapandı.
Yıllarca Ergenekon operasyonlarını eleştirenler, hatta Oda TV davasından hapis yatanlar, Geziciler günün sonunda gittiler ve o operasyonları yapan polis şeflerinin yaptığı son operasyonun gazetesinde yazdılar...
AKP'yi ve bizi cemaatle beraber yürümüş olmakla suçlayanlar, tarihe cemaatle en son beraber yürümüşler olarak geçtiler. 
Karşı'nın bu kuruluş hikayesi  aynı zamanda bir protip hikayeydi. Nokta Dergisi'nin, Taraf'ın kuruluş hikayesini, hatta şimdi yönetiminin ele geçirildiği söylenen bir gazetenin sırrını çözmek için de anahtardı.
İşte bu heyecanlı hikayeyi ortaya çıkarmak, aynı zamanda şahsi kullanışlı aptallık tarihimi de aydınlatmak merakıyla, Selam Tevhid soruşturması  üzerine yazdığım seri  yazılar sırasında Eren Erdem'in o soruşturmadaki tuhaf bir konuşmasına yer verdiğim bir yazıdan sonra Karşı'nın patronu Turan Ababey beni Twitter'dan takip edince ona özelden mesaj attım ve "Merhaba, nasılsınız" dedim. 
5 Ağustos 2014 günkü konuşmada Turan Ababey bana şunları yazdı: "İyi olmaya çalışıyorum. Bu Eren şe... hem beni kullandı hem de paramı. Cemaate peşkeş çekti... "Sizin hâlâ karşı gazetesiyle bir ilginiz var mı" sorum üzerine de şunları yazdı: "Siteyle alakam yok. Ajan olduğunun farkına vardım sonra da kovdum. Şimdi çok pişmanın. Ülkeyi kaosa soktuk..."
Bunun üzerine kendisine röportaj teklif ettim ve mail adresine Karşı gazetesi üzerine beş soru gönderdim.
Ababey, biraz sonra Twitter'a benimle röportaj yapacağını duyurdu. Ona yine özelden bunu silmesini, röportaj yapmadan böyle bir duyuru yapmamasını söyledim. Sildi ama ardından sorulara cevap vermedi.
Bir ay kadar sonra sorulara neden cevap vermediğini hatırlattığımda da bana Emre Erciş'ten kendisine gelen özel mesajı attı: "Bununla da kalmam Yıldıray Oğur'un nasıl para teklif ettiğini sonra nasıl o para karşılığında tetikçilik yaptığını da yazarım."
Bu şantaj kokan hareketler üzerine röportajdan vazgeçtim.  Üç ay sonra Ababey'dan şöyle bir mesaj aldım:  Bir buluşalım konuşalım. Bu cemaatle ilgili bildiklerim var. Senden cevap bekliyorum. 0507... Beni ara konuşalım."
Cevap vermedim. 5 gün sonra (24-12-2014) bir mesaj daha attı: "Neden cevap yazmıyorsun anlamadım."
İki hafta sonra 5 Ocak 2015'te Hürriyet gazetesinden Eyüp Serbest'e konuştu Ababey ve "cemaatle bir alakası olmadığını, Eren Erdem'le Gezi'de tanıştığını, battığını şimdi taksicilik yaptığını" söyledi. Bu röportajı neden verdiğinin ayrıca üzerinde durulmalı.
O gün kendisine bir mesaj yazdım:  "Hocam röportajını okudum. Bunları değil ama bir gün gerçekten olan biteni anlatmak istersen konuşabiliriz."
Cevap verdi: "Sana çok yazdım. Sen bir dönüş yapmadın. Senden bi şey olmaz belli, tel no verdim aramadın bile."
Sonra ben: Hocam, bu Eren'le Gezi'de tanıştık hikayesi için boşuna buluşmayalım. Gerçekten bu gazete nasıl kuruldu anlatmak istersen konuşalım" diye yazdım.  "Konuşalım ama sen gelmiyorsun" diye cevap verdi.  Ertesi gün Beşiktaş'ta buluşmak üzere sözleştik. Birkaç saat sonra bana bir mesaj daha atıp röportajı iptal etti: "Yıldıray yarınki görüşmeyi iptal edelim gereken yer bana ulaştı bilgin olsun."
Ben de cevabını önceki akşam bulduğum bir soruyla cevap verdim: "Gereken yer mesajı röportajla mı bu tweetlerle mi aldı merak ettim." 
Maalesef dün Twitter'da ekran görüntülerini de yayınlamak zorunda kaldığım bu görüşmelerden herhalde benim para teklif ederek Turan Ababey'i cemaat aleyhine konuşturmaya çalıştığımı çıkarmak bir cemaat gazetecisi için bile zor bir iş olacaktır.
Benim açımdan başarısızlıkla sonuçlanmış bir röportaj girişimiydi.
Sonra Turan Ababey'in Cuma akşamı A haberde Deşifre programına çıkacağını duydum. Aynı saatlerde ben de CINE5'te canlı yayındaydım. Bir şeyler olacağını cemaate yakın RotaHaber'in, daha önce maaşımı açıklama başarısını da göstermiş tetikçilerinden birinin daha A haberdeki program başlamadan attığı "Yıldıray Oğur da hazır mı" tweetiyle fark ettim.
Ababey programda benim ona parayla röportaj teklif ettiğim iddialarını reddetti. Sonra Eren Erdem, Turan Ababey'le yazışmalarını  "Yıldıray Oğur'un bana para teklif ettiğini ispat et dedi ispat ediyorum" diyerek paylaştı.
O mesajdan anlaşılan Ababey, benimle olan görüşmesinden sonra Eren Erdem'e benim röportaj talebimi iletmiş, "maddi destek veririm diyor" diye de bunu şantaj malzemesi olarak kullanmış.
Erdem, doğrudan benim adımın dahi geçmediği, para kelimesinin ise hiç geçmediği bu yazışmaları işte belgesi diye yayınlamayı sürdürdü.  Hem de güya yalanlamaya çalıştığı bir adamın sözleri üzerinden...
Ardından Emre Erciş (eski patronunun kaydettiği adımın bile geçmediği, ima dahi edilmediği ses kaydı)
Ve Rotahaber'in tetikçisi birlikte aynı yalanı sürdürdüler. Ben bunlar olurken hâlâ CINE5'te canlı yayında Paris üzerinde konuşuyordum. O yüzden A haberde meşhur "o zaman bağlansın Yıldıray Oğur" nidalarını da duymadım.
Ne tesadüf ki aynı anda topa Radikal'in Hatay'da durdurulan  MİT tırları haberini İstanbul Emniyeti'nden duyup haber yapan 'solcu' muhabiri, ardından bavuluyla meşhur arkadaş da girmiş.
Örgüt resmini tamamlayansa Zaman gazetesinin ertesi gün Twitter'da yayınladığım, iftiracıların bir kısmını susturan açıklamalarıma tek satır yer vermeden yaptığı haber oldu.
Sonra linçin sıradan halleri. Gün boyu o haber döndükçe, aynı iftira dönmeye, yalan söylenilmekten artık zevk aldıklarını düşündüğüm şakirtler gün boyu RT'lere devam ettiler Şu saat itibarıyla hâlâ ne kadar ödediğimi soranlar oluyor. Muhtemelen bugün de  gazetelerinde haberlerle aynı yalanı sürdürecekler. İnsan bir kere yalana alışmasın...
O yüzden kayda geçsin diye bu yazıyı yazdım. Kişisel gündemimle sizi meşgul ettiğim için özür dilerim.
Zaten günün sonunda  "Gezici" Karşı gazetesinin cemaatçi muhafızları başka söze de gerek bırakmadı. Bu gazetenin gerçek patronu olduğuna artık herhalde kimsenin inanmadığı Turan Ababey'in A haberdeki açıklamaları da böylece gümbürtüye getirilmiş oldu.
Ama buna rağmen bu yazıya şu başlığı atacak kadar çok şey biliyoruz artık. "Gezi'nin kullanışlı aptalları.."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.