Çok sadaka verirdi...

A -
A +
Ahmed Mekkî Efendi'nin maddî durumu iyi değildi.
Bir maaşla geçinirdi.
Bununla berâber çok da sadaka verirdi.
Bu, dikkatimi çekerdi benim.
Kadıköy iskelesinden müftülüğe kadar, yol üstünde aralıklarla oturmuş dilenciler vardı o zamanlar.
Mekkî Efendi merhametliydi.
Bunlara mutlaka bir şey verip sevindirirdi.
Ben içimden;
"Bu dilencilere vermese olmaz mı sanki?" diye düşünürdüm.
Bir gün yine böyle düşünüyordum.
Mübârek, bana dönüp;
"Essadakatü tedfe'ül belâ ve tezîdül ömür" dedi.
Anlamadım tabii.
İlk defâ duyuyordum.
O zaman yirmi şaşındaydım.
Üstelik Arapça bir ibâreydi bu.
Hemen sordum:
"Bu okuduğunuz nedir efendim?"
"Hadîs-i şerîf."
"Ne mânâya geliyor acaba?"
"Sadaka, gelecek belâları önler ve ömrü uzatır, Efendimiz öyle buyuruyor."
Öyle düşündüğüme pişmân olmuştum.
Tövbe ettim hemen.
? ? ?
Bir gün bu zata:
"Dünya sevgisinden kurtulmak nasıl olur efendim?" diye sordular.
Cevabında;                            
"Bunun için âhirette işe yarayan işlere yapışmak, yani İslâmiyet'in iyi olarak bildirdiği işleri yapmak lâzımdır" buyurdu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.