Etiyopya -1- Afrika'nın açık pazarı

A -
A +

Esas kız, kahve kavanozunun dibinde kendi yansımasını görünce sarsıldı! 

Yalın ayak başıkabak koşarak kahve almaya çıktı. Kuruyemişçi, her zamanki gibi kapıda dalgın ve umursamazca leblebi kavuruyordu, seslendi çırpındı ama o böyle önüne baka baka devamlı leblebileri karıştırıyordu. Sinirlendi bizimki; "Ben de kahveyi anavatanından alırım!" dedi, bastı Etiyopya'ya gitti.
Vizeyi aldıktan sonra atlıyorsunuz uçağa, İstanbul'dan direkt uçuşla beş saat sonra varıyorsunuz Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'ya. Dünya Sağlık Örgütü kurallarına göre ülkeye girmeden sarıhumma aşısı olmak şart! Gitmeden önce eş dost, hatta uçakta hostesler tedirgin etse de, başkentte sarıhumma yok. Ben yaptırmadım, bakınız yıkılmadım ayaktayım.

YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE...

 Eski adı ile Habeşistan günümüzdeki adıyla Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa, 1886 yılında kurulmuş. İmparator II. Menelik'in eşi imparatoriçe Taytu Betül tarafından yeni hanedanlığın yeni şehri olarak seçilmiş ve yerel Amhara dilinde 'yeni açan çiçek' anlamındaki Addis Ababa adını almış. Bu melodik isimli ve 2500 metrede Entanto dağları eteklerine kurulu şehir, Bolivya'nın başkenti La Paz'dan sonra dünyanın en yüksekteki ikinci başkenti. Okaliptüs ağaçlarıyla süslü bu güzel şehir, ülkenin politika, sosyal yaşam, ekonomi ve kültür merkezi olmakla birlikte, Afrika Birliği ve Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomi Komisyonu genel merkezlerine de ev sahipliği yapıyor.

TESETTÜRLÜ HIRİSTİYANLAR!

Başkent, beş vakit ezan sesinin duyulduğu ama Etiyopya'nın en az Müslüman nüfusuna sahip şehri denilebilir. 2007 verilerine göre yaklaşık 2 milyon 800 binlik nüfusun %74'ü Ortodoks Hıristiyan, %16'sı Müslüman, kalanı ise Protestan ve etnik dinlere inananlar. Neredeyse herkesin aşırı dindar olduğu farklı inançlardaki bu insanlar, birbirlerine son derece saygılı. Güne, daha güneş doğmadan ibadethanelerine giderek başlıyor Addisliler. Okuma yazma oranı %40, milli gelir kişi başı 100 dolar civarındayken suç oranının çok düşük olmasının sebebi bu olabilir diye düşünüyor insan. Ortodokslar haç işareti olan ve kendi besmeleleriyle kesilmiş etler satan kasaplardan, Müslümanlar ise hilal işareti olan kasaplardan alışveriş yapıyor. Sokaklarda sürekli bir uğultu hakim; sabahtan akşama dek kilise hoparlörlerinden ayin / ilahi yanını yapılması biraz rahatsız edici, fakat tesettürlü Hıristiyanları secde ederken görmek enteresan.

KEDİLER İNGİLİZCE MİYAVLIYOR

Ülkede çok sayıda etnik grup bulunmasına paralel olarak yaklaşık 81 yerel dil konuşuluyor, ama öncelik Aramice'nin. Latince'den çok farklı olan Amhar alfabesi kullanılıyor. 1936-1945 yılları arasında yaşadığı beş yıllık İtalyan istilası dışında sömürge olmamış kadim bir kültür olduğu halde; dilenciden esnafa, çocuktan yaşlıya halkın büyük çoğunluğunun İngilizce biliyor olması dikkat çekici. 
Adeta bir şantiyeyi andıran şehir, hızla gelişmekte... Çok katlı iş merkezleri, modern binalar, lüks oteller, ihtişamlı villaların yanı başında teneke barakalardan mahallelerin ve hatta sokakta yaşayan evsizlerin bir arada bulunduğu hem mimari hem de sosyal açıdan değişken bir şehir...
Planlı bir yapılaşma olmadığından belirgin bir merkezi yok. Şehrin meydanlık denebilecek iki noktası var. Bunlardan biri klasik her şehirde görebileceğimiz geniş bir alan, diğeri ise Marketo...

KAMYON LASTİĞİNE GEL ABLA!

Addis Marketo, şehrin ve hatta Afrika'nın en büyük pazarı. Ne ararsanız var. Gıdadan giyime, kamyon lastiğinden yerel tarım ürünlerine aklınıza gelebilecek her şey bu dev açık hava pazarında satılıyor. Ülke ve hatta kıta geneline toptan satışlar da buradan yapılıyor. Aracımızdan inmeden camdan bakmakla yetindik. Çünkü burada on yedi binden fazla iş yeri, yüzlerce insan ve türlü nevi çalma çırpma olayı var. 

Şehrin en önemli turistik yapıları St.Georg Katedrali (1896), II.Menelik Sarayı ile arkeolojik, etnolojik ve sanatsal birçok eseri içeren müzeleri. Ulusal Müze'deki en ilgi çekici obje, 1974'te Etiyopya'nın Afar bölgesinde yapılan arkeolojik kazılarda bulunmuş olan 3.2 milyon yaşındaki dünyanın en eski fosil iskeleti. 
##tgvideo##
Son model jiplerin antika sayılabilecek kadar eski araçlarla birlikte yol aldığı yoğun bir trafik var. İthal her şeyde olduğu gibi, otomobilde de yüksek vergi olması eski araçların hâlâ trafikte olmasına yol açmış. 'Nasıl yol alıyor bu külüstür?' diye hayretle incelenesi, az bi hız yapsa çizgi filmlerdeki gibi parçalarına ayrılacağı kesin her türden araç tıngır mıngır yollarda... Ve pek tabii ki belirli bir standarda sahip olmayan egzoz salınımı nedeniyle camlar açık seyahat ederseniz düşük seviyede zehirlenme riski yaşayabilirsiniz. Kimi açıkgöz girişimciler bu araçları yurt dışına çıkarıp antika klasik otomobil olarak satmayı denese de durum fark edilmiş ve kanunla engellenmiş. Buradan bize ekmek çıkmaz diyor, yola devam ediyoruz.

GÖNÜL NE KLİMA İSTER, NE SOBA

Sıcaklık yıl boyu aşağı yukarı aynı. Etiyopya, zihinlerdeki Afrika coğrafyasından farklı bir iklime sahip... Yazın klimaya, kışın ise sobaya ihtiyaç yok; ultra ekonomik... Sıcaklık 30 dereceyi geçmiyor, 5 derecenin altına da düşmüyor. Ancak tecrübe ettim ki; sıcakta aşırı ısınıyor, tek adım atıp gölgeye geçince üşüyorsunuz. 'İstanbul'un havasına da kızına da güven olmaz' lafı aklıma geliyor ama buranın havası mert; sıcağı sıcak, serini serin!.. 

ETİYOPYA HALİME GÜRBÜZ

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.