Yağma Yok, Yağma Yok!..

A -
A +
Türkiye'ye çelme takmak için pusuda bekleyen, ne kadar çok kanı bozuk varmış meğer!.. Keşke imkân olsa da her vatandaş, son iki hafta boyunca yaşanan malum gelişmeleri, bütün yönleriyle inceleyebilse/irdeleyebilse ve olayların perde arkasına da vakıf olsa... Yeşili koruma adına, ne dümenler çevrildiğini, kimlerin kimlerle ihanet işbirliğinde ve kimlerin kirli tezgâhlarının başında, nasıl şer oyunları dokuduğunu gözleriyle görebilse ve yakinen idrak etse... Hakikaten ne güzel olurdu!
Tabii bu sadece bir dilek, daha doğrusu bir hayal... Şayet böyle bir şey mümkün olabilse, o zaman durum çok farklı olurdu. Mesela televizyonlara çıkıp pişkince yalan söyleyen, olup bitenleri sürekli biçimde saptıran, tarafsızlık ve objektiflik ayaklarına yatıp en kallavi tarafgirliği yapanları daha iyi tanırdı. Kendisi gibi düşünmeyenleri her fırsatta tarafgirlikle suçlayan, bunu yaparken de hiç rahatsız olmayan, sıkılmayan gazeteci; yorumcu, uzman, her neyse tüm "DEVİRİMCİ" ve "DEVİNİMCİ" tiplerin gerçek kimliğini daha iyi anlardı. Daha da önemlisi, kavram kargaşasının farkına varır, mugalata yapanları tespit ederdi.
Gezi parkını işgal edenler, bir hak aramıyor. İşin püf noktası burası... Onlar bir talepte, bir veya birkaç istekte bulunuyor. Talepte bulunmakla hak aramak, temelde çok farklı şeylerdir. Gezi Parkında yapılacak değişikliklere karşı çıkmak, bir siyasi veya sosyal tavırdır. Bu tavrı ortaya koyarken, kurallara uyup uymama durumu çok önemlidir. Kurallara uymuyorsanız, kabahat veya suç işleme ihtimaliniz yüksektir. Hatta kaçınılmazdır. Şayet ortaya koyduğunuz taleple ilgili olarak, bir dayatma şeklinde, ısrarla şartları zorluyorsanız işin rengi büsbütün değişir. Gezi parkına kışla yapılmasını istemeyenler, kimleri temsil ediyor? Daha doğrusu temsil gücü ne? İstanbul'da 15 milyon kişi ikamet ediyor. Her birinin tek tek o eylemciler kadar, Gezi parkı için söz söyleme hakkı var değil mi? Peki, sessiz çoğunluk ne diyor acaba? Eylemciler diyor ki, bu konuda referandum yapılmasın. Neden acaba?
Gezi parkı üzerinde işlem yapma hakkı yasal olarak hangi kurum ve kuruluşların yetkisinde? Bazı ukalalar diyor ki, madem eylemciler öyle istiyor, kışla yapımından vazgeçilsin, olsun bitsin... Yok ya! O zaman her aklına gelen sokağa fırlasın, bir yerleri işgal etsin ve her istediği de yerine getirilsin. Bu sivri akıllılar, bu şekilde sokaktan yönetilen bir ülke gösterebilir mi? Bu saçma sapan yaklaşımlar, Proudhon, Bakunin gibi anarşist felsefecilerin görüşlerinde görülür ancak. Hangi devirde yaşıyoruz hemşerim? Bütün uyarılara rağmen, kanunsuz eylem yapmaktan vazgeçmeyen, bir kısmı kesin anarşist olan birkaç yüz kişi istiyor diye, halkın yüzde ellisinin oyuyla iktidara gelen başbakan geri adım atsın diyor, aynı ukala güruh... Yok, öyle yağma. Öyle yağma yok!
Düşünce açıklama hürriyeti, gösteri hakkı diyorlar. "Sivil itaatsizlik" diyorlar. Doğru, bunlar demokrasinin icabıdır. Peki, sivil itaatsizlikte şiddete başvurmak var mıdır? Demokrasi çoğulculuk rejimidir. Ama unutmayın, demokrasilerde kararlar çoğunlukla alınır. Tamam, demokrasi çoğunluğun azınlığa tahakkümü değildir. Lakin azınlığın da çoğunluğa tahakkümü, hiç değildir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.