Gezi Parkını her gün işgal etmek demokrasi midir?

A -
A +
31 Mayıs'ta patlayan Gezi olaylarıyla tekrar alevlendi... Ama aslına bakarsanız, 2002'de AK Parti'nin sandıktan tek başına iktidar olarak çıkmasıyla birlikte malum tartışmanın fitili tutuşturulmuştu: "Seçimi kazanmak her şey değildir" veya bugünkü kalıbıyla, "Sandık her şey değildir"... 2002'de %34 oy alan İktidar Partisini, "Ama beri tarafta sana oy vermeyen %66'lık kesim var..." diyerek sıkıştırmaya çalıştılar. Üstelik sandık başına gitmeyen seçmenleri de hesaplamaya katarak, AK Parti'yi toplumun daha da az bir kesimine dayandığını göstermeye çalıştılar. Bu çok anlamsız bir yaklaşımdı, nitekim sonuç da getirmedi. Sonraki her seçimde, AK Parti oylarını ciddi oranda arttırarak sandıktan çıkmaya devam etti...
Mısır'daki darbe dolayısıyla aynı kesim, bayatlamış olan bu tartışmaları yeniden tedavüle soktu. Neymiş efendim, Mısır'da seçimlere ve anayasa referandumuna katılma oranı düşükmüş vs. vs. Sanki Amerika'da, Avrupa'nın pek çok ülkesinde katılma oranı yüksekmiş gibi! Oralarda bu argümanla sandık sonuçlarına itiraz var mı? Var mı? Kullanılmayan (daha doğrusu kullanılmak istenmeyen) oyun hesabını yapma saçmalığı nerde görülmüş? Hep aynı terane: SANDIK HER ŞEY DEĞİLDİR. Demokrasi sadece çoğunluk rejimi değil, aynı zamanda çoğulculuktur...
Medyada epey yazılıp çiziliyor. Ama dişe dokunur nitelikte makale sayısı ne yazık ki fazla değil. Ahmet Nuri Yurdusev, Zaman Gazetesindeki makalesinde bilimsel bir analizle, mugalatacılara esaslı bir cevap verdi. Kısaca dedi ki: "Sandık demokrasinin her şeyidir ve bu 2x2=4 formülü kadar kesindir... Özetle demokrasi herkesin yönetimi demektir ve günümüzde bunun sandıktan başka mekanizması yoktur. Sandığa ilaveten temel hak ve hürriyetlerin mümkün olan en geniş ölçekte sağlanması, demokrasinin gelişme göstergesidir. Sandık olmazsa demokrasinin bırakın gelişmişi, başlangıcı bile olamaz. Onun içindir ki, sandık demokrasinin her şeyidir."
Atilla Yayla da aynı gazetede yayınlanan yazısında, "Darbeye darbe diyemeyen demokratlar" başlığı altında nefis bir irdeleme yaptı. Küçük bir alıntı yapalım: "28 Şubat süreci ve Gezi Kumpanyası gibi Mısır'daki darbe de bazı liberallerin rotasının şaşırmasına, yalpalamasına yol açtı... Demokrasi teorik olarak çoğunluğun yönetimidir. Ama pratikte her zaman en büyük azınlığın yönetimidir. Meşruluk çoğunluk olmaktan değil en büyük azınlık olmaktan kaynaklanır..." Prof. Yayla, ABD örneğini vererek Obama Yönetiminin fiilen halkın ancak beşte birinin tercihi olmasına rağmen, Beyaz Saray önünde milyonların birikmediğine işaret ederek, azınlık-çoğunluk konusunu ve sandıktan çıkarak iktidara gelen Mursi'nin de yönetim yetkilerini muhalefetle paylaşmak zorunda olmadığını bilimsel açıklamalarla ortaya koyuyor.
Yayla'nın "GEZİ KUMPANYASI" ifadesini kullanması çok yerinde... Şimdi ben de soruyorum: Her akşam bir eğlence kumpanyası yaparak Gezi Parkını işgal etmek demokrasi midir?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.