Eylem, nereye kadar?

A -
A +
Gezi Parkını bahane ederek yapılan eylemler iyice zıvanadan çıktı... Bu gidişle vatandaş da gerçekten zıvanadan çıkacak!
Tam ne olduğu henüz belli olmayan, bir "PALALI SABRİ" hadisesi var. Fakat esas tehlike, canı burnuna gelmiş esnaf vatandaşın, kanunsuz gösterilerde ısrar eden eylemcilere, anladığı dilden cevap vermeye kalkışması olur! İşler bu raddeye varmadan, gerekli tedbirler alınsa iyi olur. Zira birileri toplumu çatıştırmak için her türlü melaneti işlemekten çekinmiyor. Başbakanın evini, başbakanlık ofislerini dahi basma cür'etini gösterecek kadar gemi azıya alanlar, şayet yasalar çerçevesinde kontrol altına alınmazsa, işlerin kontrolden çıkma tehlikesi baş gösterebilir.
Başbakan'ın Bingöl Üniversitesi iftar programında söylediği sözleri, bu açıdan değerlendirmek gerekiyor. "Eğer şiddet varsa, şiddetin karşılığı şiddettir. Bunu herkes böyle görecek..." Yüksek Öğretim Kurumlarında eksik olmayan yasa dışı eylemlere ve son Gezi olaylarına atıf yapan Erdoğan, Üniversitelere Özel Güvenlik yerine, devletin güvenlik güçlerinin yerleştirileceğini belirtirken, yetki kullanımı bakımından çok kısıtları bulunan özel güvenlik sisteminin bu konudaki yetersizliğinden kaynaklanan sıkıntılara da işaret etmek istiyor. Asayiş olmadan, can ve mal güvenliği tehlikeden ari olmadan, hiçbir faaliyet; ne çalışma, ne eğitim ne o ne o...
Bakınız, Almanya'da Sosyal Demokrat Parti'nin camlarının kırılması, bir anda güvenlik alarmına yol açıyor! Gezi olayları sebebiyle AK Parti'nin tam on iki tane ilçe teşkilatı saldırıya uğradı ve yakıldı... Yukarıda Başbakanlık resmî ofislerinin basılma teşebbüsünü hatırlattık. Bütün bu vahim gelişmeler karşısında, polisin kanuni müdahalede bulunmasından rahatsız olanlar, benzer hadiseler karşısında mesela İngiliz Polisinin nasıl davrandığına bir baksınlar... İşi gücü polisi karalamak olan beşinci kol müfrezesine bir şey demiyorum. Onların misyonu belli. Fakat sırf baş örtüsünden dolayı, saldırıya uğrayan kadınların mağduriyetini görmezden gelen, hatta inkâr eden kalemşorlara seslenmek istiyorum:
"Vicdan, vicdan..." deyip duruyorsunuz. Peki, bu vicdanın bir tarafı kösele mi? Size göre bazı insanların suç işleme imtiyazı mı var? Nerede görülmüş, canı isteyenin gece gündüz demeden sokağı, meydanları işgal edip insanları rahatsız etmesi, canına ve malına zarar vermesi? Mesela; Taksim'de, taksi şoförünü linç etmeye kalkışan sözde eylemcilerden bahsediyorum. Bu arada, dükkânının camı-çerçevesi indirilmiş, bir buçuk aydan beri doğru dürüst iş yapamayan esnafın durumuna dikkat isterim. Vatandaşları böylesine mağdur etme hakkını, kim nereden alıyor? Ankara'da uykusu kaçmış bir grup kadın, gece yarısı sokağa inip trafiği engelliyor. Kameralar eşliğinde TOMA'lar önünde şov yapıyor. Neymiş; "Her yer Gezi, her yer Direniş..." Yok ya!
Diğer taraftan, "Toplum ayrışıyor, kutuplaşıyor..." diye endişe izhar edenler, bu ayrışmayı kimlerin körüklediğini de açıkça ifade etmelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.