Bu dava bir kırılma noktasıdır...

A -
A +
Kısaca "Ergenekon Davası" diye bilinen, ama birbiriyle ilişkili 23 ayrı iddianamenin, aynı dosyada birleştirilmesinden oluşan ve sadece duruşma tutanaklarının 40 bin sayfa tuttuğu, Cumhuriyet tarihinin herhalde en kapsamlı davasının ilk safhası dün sona erdi. Eski genelkurmay başkanlarından İlker Başbuğ, emekli orgenerallerden Hurşit Tolon, Şener Eruygur, Hasan Iğsız ve Nusret Taşdeler, sendikacı Mustafa Özbek müebbet hapis cezası aldı. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Gazeteci Tuncay Özkan, Avukat Kemal Kerinçsiz ağırlaştırılmış müebbet, emekli tuğgeneral Veli Küçük, Danıştay saldırısının faili Alparslan Aslan ve emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin de, iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı... Okuyucularımızın zihnine takılacak bazı sorulara kestirmeden cevap verelim. Bu davanın sadece ilk safhası sona erdi. Dava temyize gidecek. Yani yargı süreci devam ediyor. Yargıtay'ın verilen kararı bozması veya bozmaması durumuna göre süreç şekillenecek. Yani bu hamur daha çok su kaldırır!..
İkinci teknik husus, müebbet hapis ile ağırlaştırılmış müebbet hapis arasındaki fark... 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı hakkında kanunun 107. Maddesinde bu farklar düzenlenmiş. Ağırlaştırılmış müebbet hapis sıkı infaz hükümlerine tabidir. Mahkûm cezasını tek kişilik hücrede çeker. Mahkûmun iyi hali durumunda şartlı tahliye, ancak 36 yıl sonra mümkün olabilir. Terör örgütü suçlarında birden fazla ağırlaştırılmış mahkûmiyet varsa, bu süre kırk yıldır. Müebbet hapis cezasında ise bu süre otuz yıldır...
Yeniden bahse konu davaya dönecek olursak, başlıkta da zikrettiğimiz üzere bu dava, yargı tarihimizde her yönüyle bir kırılma noktasıdır. Bugüne kadar yazılıp çizilen pek çok şeyi de kökünden bertaraf etmiştir. Artık bu safhadan sonra birilerinin kalkıp "Ergenekon diye bir örgüt yoktur, suçlamalar hayalidir..." vs. konuşmalar yapması asla ciddiye alınamaz. Milyonlarca sayfalık bilgi ve belgelerin oluşturduğu yüzlerce klasör, halen mahkeme raflarını doldurmaktadır. Bu kadar geniş çaplı davalarda usul hatası veya tahkikat eksikliği olmaması da mümkün değildir. Bu sebeple kararın Yargıtay tarafından bozulma ihtimali de yüksektir. Kararın bozulması yargılanan sanıkların beraatı anlamına tabii ki gelmemektedir.
Bu davada yargılanması gereken herkes yargılanmış mıdır? Bu soruya evet demek imkânsız. 2007 yılından beri seslendirilen ve soruşturulması beklenen bazı isimlere şimdiye dek ilişilmedi, bazılarına göre ilişilemedi. Bu açıdan Ergenekon davasının eksik kaldığı iddiası yüksek sesle dile getirilmektedir. Ben de şahsen bu kanaatteyim. Bu davada Kemal Alemdaroğlu, Fatih Hilmioğlu, Ferit Bernay gibi eski rektörler ve eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz de yargılanıp ağır hapis cezaları aldılar. Ancak Ergenekon Örgütü'nün sadece bazı askerler, akademisyenler, yazar ve gazetecilerden ibaret olmadığı, olamayacağı gerçeği de dikkatlerden kaçmamalıdır. Buna rağmen, Türkiye'de bu davanın görülmüş olması, hukuk devleti olma yönünden, çok çok önemli bir merhaledir. Özellikle CHP'nin yaptığı siyasi eleştirilerin, bu noktada havada kaldığını belirtmek gerekiyor... MHP'nin tavrı da doğrusu şaşırtıcı!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.