"İnsan ve Şehir Birbirinin Aynası..."

A -
A +
Şu sıralarda güreş müsabakalarına çıkacak pehlivanlar gibi, salonlarda ve meydanlarda arz-ı endam eden belediye başkanları ve adaylarının yüzde kaçı, "ŞEHİR" mefhumunun künhüne vakıftır acaba? ŞEHİR denilince, yalnızca bakımlı veya bakımsız yollarla, estetik mimariye veya çirkin ve insan ruhunu sıkan görüntüye sahip binaları mı anlamalıyız?.. 30 Mart'a kadar, şehirlere hizmet etmek iddiasıyla yarışa soyunmuş; partili-partisiz binlerce aday, kendince bize şehir ve şehircilikten ne anladığını anlatacak. Acaba kaç tanesi bizlere, asfalt, kaldırım ve otoparkların dışında, şehirlerin ruhundan bahsedecek?!
Pazar günü, Esenler Şehir Düşünce Merkezinde, şehir yazarları ve akademisyenleri toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan; şehrin esas mana ve mefhumundan bahsederek şunları söyledi: "Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin şehre yüklediği mana, bizim medeniyetimizin şehir tasavvurunun da manasını oluşturur." Erdoğan, Allahü tealanın iki cihan arasında; dünya ile ukbâ arasında, bir şehir yarattığını, o şehrin gönül olduğunu anlattı. Gönül ve şehrin her an yapılan, inşası her an devam eden, sürekli değişen, halden hale giren yapılar olduğunu kaydetti ve şöyle devam etti: "Bizim mana dünyamızda, şehir ve insan birbirini inşa eden, birbirinin aynası olan varlıklardır. İnsan şehri inşa eder, şehir de insanı... Şehir neyse insan da aynen odur. İnsan da, şehir de topraktan gelmişlerdir. İnsan topraktan yaratılmıştır, ama insana baktığınızda toprak değil, beden görürsünüz. Gönül gözüyle bakabilirseniz, ruhu görürsünüz, canı görürsünüz. İşte aynı şekilde, şehir de bir toprak yığını, taş yığını, beton ve asfalt yığını değil, âdeta canı olan, tıpkı insan gibi yaşayan bir varlıktır. İnsandan ruhu alındığında geriye nasıl et yığını, kemik yığını kalırsa, şehirden de ruhu aldığınızda, geriye sadece toprak yığını kalır."
"Şehri yansıtan o ince ruhu yeniden inşa etmenin peşindeyiz..." diyen Başbakan, Cihan Padişahı Fatih Sultan Mehmed Han'ın şu muazzam beytini hatırlattı: "Hüner bir şehir bünyad etmektir/Reaya kalbin abad etmektir." Böyle muhteşem gönül mimarlarına ve gönül fatihlerine sahip olduğumuza dikkat çektikten sonra Erdoğan, bir dönem insanlarımızın nasıl geçmişinden koparıldığına sözü getirdi. Mimarların Piri, Büyük Sinan'ın kabri üzerindeki kitabeyi bile okuyamaz hale getirilen nesillerden bahsetti... "Ama merak etmeyin, geçmişimizle barışık ve onu anlayan yeni nesiller gelecek" diye de müjdeledi. Mahalli seçimlere az bir zaman kala, Başbakan, belediye başkanlarının nasıl olması gerektiğini çok güzel tarif etti. Ben de canı gönülden katılıyorum...
"Betonun, asfaltın, çimentonun, kaldırım taşının, mevzuatın içinde kaybolmuş değil, bu aziz milletin tarihindeki şehir medeniyetini kavramış, o medeniyeti her bir taşa yansıtmaya çalışan belediye başkanlarına ihtiyaç var..." Evet, bu ruh yakalanırsa, hem trafik keşmekeşi, hem devasa çirkin binalarla şehirlerin beton yığınına çevrilmesi, hem de insanlara nefes alacak kadar yeşil alan bırakmayan, absürt şehircilik anlayışı kökünden halledilmiş olur!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.