Çanlar kimin için çalıyor?..

A -
A +
Yazının başlığını hemen de Ernest Hemingway'in aynı adlı meşhur romanına bağlamayın... O roman İspanyol iç savaşına dairdi. Biz ise, şu sıralar iyice şiddetlenen partilerdeki siyasi mücadelenin, muhtemel sonuçlarına işaret etmek istiyoruz. 30 Mart belediye seçimleri için, en fazla siyasi çekişmenin yaşandığı partilerin başında CHP geliyor... İktidar partisinde, birkaç yerdeki sınırlı reaksiyonun dışında, pek fazla bir rahatsızlık görülmedi. MHP içinde de, kimi memnuniyetsizlikler dışa vursa da, genel olarak partinin Yönetim Katını sıkıntıya sokacak bir tablo yok. Yapılan kimi anketlerde, MHP'li seçmenlerin kısmen değişik partilere oy verme ihtimali seslendiriliyor. Ancak bunun sonuçlar üzerindeki etkisini, doğru biçimde ölçmek mümkün değil. Geçmişte MHP saflarında önemli yerler işgal edip, bugün başka partilerde yoluna devam etmek isteyen bazı tanınmış isimlerin, genel olarak MHP oylarını kaydıracak bir güce sahip olmadığını belirtelim.
BDP veya HDP yapılanmasının, Kürt vatandaşların oylarını çekme stratejileri; geçmişteki gibi, nevi şahsına münhasır biçimde devam ediyor. 30 Mart için BDP ile ilgili değişik tahminler var. Oyu düşecek diyenler de var, barajı geçebilir diyenler de... Buradaki adaylık mücadelesi, genellikle kapalı biçimde cereyan ettiği için, tam olarak durumun ne olduğu bilinmiyor. Gelelim en hararetli mücadelenin hüküm sürdüğü partiye, Ana muhalefet partisine... Gerçek şu ki, genel olsun; yerel olsun, CHP'de parti içi iktidar, daima ülkede siyasi iktidar olma hedefinden önce gelir! Bu durum, ta İnönü ve Ecevit devrinden beri değişmedi. Parti içi iktidarı en fazla sağlama aldığını düşündüğü bir sırada, çok absürt bir biçimde koltuğundan devrilen Baykal'dan sonra da, durum değişmedi. Halefi Kılıçdaroğlu, çeşitli okazyonları değerlendirerek, parti genel merkezinde ve il teşkilatlarında, pozisyonunu hayli güçlendirdi. Şimdi de yerel yönetim sathında, eski dönemin kadrolarını tasfiye ederek, kendisiyle uyumlu çalışacak adayları yerleştirmeye çalışıyor.
Kılıçdaroğlu bunu yaparken, Mustafa Sarıgül gibi, bazı önemli adayların ekip isteklerini de büyük ölçüde karşılıyor... Tasfiyeye uğrayan eski başkanlar, tabir yerinde ise tam bir isyan havasında. Bir kısmı, DSP'yi yedek karargâh haline getirmiş durumda. Antalya'da parti teşkilatının işgaline kadar giden reaksiyon sonucu, merkez geri adım atarak, aday değişikliğine gitti. Benzer bir durumun İzmir'de yaşanma ihtimali, Aziz Kocaoğlu'nun "istifa ederim" restiyle, şimdilik önlenmiş oldu. Fakat asıl sıkıntı İstanbul'da... Önümüzdeki dört gün içinde, İstanbul'da Sarıgül ve Gürsel Tekin isimlerinin de merkezde olduğu, depremler yaşanabilir!
İBB için, çok erken vakitte adaylığını ilan eden Gürsel Tekin, istediğini alamadı. Şimdi de çok şaşırtıcı biçimde, Kadıköy Belediye Başkanlığı için adı geçiyor. Bu doğruysa şayet, Gürsel Tekin için dramatik bir hedef küçültme söz konusu. Diğer taraftan Mustafa Sarıgül konusu, henüz tamamlanmış değil. Her yönüyle Kılıçdaroğlu'nu köşeye sıkıştıracak çok keskin iddialar dolaşıyor... Velhasıl, CHP'de çanlar kimin için çalıyor, belli değil!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.