Alın size örgüt!..

A -
A +
Karadenizli vatandaş mezar taşına yazdırmış ya: "Hastayım dedum dedum, inanmadunuz... Ne oldi?.." Evet, gerçekten ne oldu? Paralel örgüt vardı, yoktu tartışmalarının anlamı, bu noktadan itibaren artık kalmamıştır. Durum bütün çıplaklığıyla ortadadır. Bu andan itibaren üzerinde durmamız gereken husus şudur: Devlet kendisine ve vatandaşlarına karşı bu çapta bir tezgâhı kuran "paralel yapı" veya "paralel örgüt"ün verdiği hasarı tam anlamıyla tespit edebilecek midir? Bu tespiti gereken süratte yapabilecek midir? Bu süreç hakkında vatandaşa da yeterli ve doyurucu bilgi verecek midir? Ve en önemlisi, bu olayın sorumlularına hakikaten hesap soracak mıdır?.. Meselenin nirengi noktası bu... Gerisi teferruat!
Yani kaç kişinin dinlendiği, dinlenenlerin kimliği, mesleği, ideolojik veya siyasi mensubiyeti; politikacı, gazeteci, iş adamı, sanatçı vs. olup olmaması gibi konularla uğraşıp vakit kaybetmeyelim. Bu komployu, bu darbe tezgâhını kuranlar, kendilerine göre çok çaplı ve çok hesaplı bir plan yapmışlar, bunu hayata da geçirmişler ve hayli mesafe de almışlar. Doğrusunu isterseniz, kontrolü ele geçirmelerine ramak kalmış. Yani Allah bu memleketi korumuş!.. Şayet bu kirli tezgâh faş olmasaydı, hükümet bu şantajlar karşısında güçlü durmasaydı, memleketin hali nice olurdu? İnternet yasasıyla hükümetin haberleşme ve bilgi edinme hakkını ortadan kaldırdığına, HSYK düzenlemesiyle yargıyı yürütmenin kontrolü altına soktuğuna dair ahkâm kesenler, bu işe ne diyecek acaba? Muhtemelen her zamanki gibi ve karakterlerinin icabı kıvıracaklar! Gerçekleri görmeyen, görmek istemeyenlerin gevezeliklerine takılıp kalsak halimiz duman.
Bakar mısınız, yıllardan beri binlerce kişi yasa dışı bir biçimde dinleniyor. Bunların özel hayatlarıyla, meslekleriyle, devlet vazifeleriyle ilgili veriler gayrimeşru olarak kaydediliyor, stoklanıyor. Niçin? Zamanı geldiğinde şantaj olarak kullanıp o şahısları teslim almak için, iradelerini rehin almak için, yapmak istedikleri darbe gerçekleştiğinde de bu bilgilerle, hedef kişileri yargılayıp bertaraf etmek için... Beyler bir ülkede, devletin içine sızmış mahut bir ÖRGÜT cumhurbaşkanını, başbakanı, içişleri bakanını, istihbarat teşkilatının başkanını vs. yıllar boyu, yargı kılıfı içinde dinlemişse; dinleyebilmişse, bundan daha büyük felaket olabilir mi? Hâlihazırda Türkiye Cumhuriyetinin milli güvenliği, stratejik menfaatleri, savunma ve ekonomik varlıkları, devletin hayati sırları ne kadar güvendedir acaba? Bu sırların ifşa olma tehlikesi nedir? Örgüt, bu yolla elde ettiği hayati bilgileri, içeride ve dışarıda kimlerle paylaşmış olabilir? Devletin ulusal güvenliği ve buna dair politikalarla ilgili malumat, dost-düşman kimlerin eline geçmiş olabilir?
Bu örgütün içinde varlığı artık şüphe ve tereddüt götürmeyen yabancı istihbarat ajanları, ülkemizin hangi sırlarına vâkıf olmuştur acaba? Bu ürkütücü sorulara verecek makul cevaplarımız var mı?
Netice: Yolsuzluk iddialarıyla, Başbakan Erdoğan'a yaptığı otoriterleşme ithamlarıyla kendisini kamufle etmeye çalışan PARALEL ÖRGÜTÜ hâlâ görmeyenler, ALIN SİZE ÖRGÜT!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.