Başbakan
Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Türkiye'nin Milli
Güvenliğine yapılan büyük saldırının, bir "ÜST AKIL" tarafından
planlanıp uygulandığını söylüyor...
Her
geçen gün ortaya dökülen bilgi ve belgeleri görünce, ülkemize karşı ne
denli büyük bir kumpas kurulduğunu daha iyi anlıyoruz. Bu büyük
kumpasın, bir veya birkaç kişi ya da bir cemaat tarafından tek başına
gerçekleştirilebilecek bir şey olmadığı, giderek daha kesinlik
kazanıyor. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, çok
tecrübeli bir siyasetçi ve hitabet gücü çok yüksek. Kelimeleri seçerek
ve tartarak konuşur... CNN Türk televizyonunda yaptığı açıklamalar, son
zamanlardaki gelişmelere dair çok önemli bilgiler ihtiva ediyor. Arınç,
Başbakana ve Hükümete yöneltilen tehditleri, darbe teşebbüsünü, ülkenin
millî güvenliğine yönelik büyük kumpası, çarpıcı şekilde dile
getiriyor...
Dershane meselesi sebebiyle, Başbakanın ve
Hükümetin doğrudan tehdit edildiğini, Başbakanın da bu resti gördüğünü
ifade ettikten sonra, hayli dikkat çekici bir bilgi de veriyor:
Türkiye'nin millî güvenliğine ve stratejik menfaatlerine karşı yürütülen
bütün bu kumpasların, bir "ÜST AKIL" tarafından
planlanıp icraya konulduğuna işaret ediyor. Sayın Arınç, ısrarlı
sorulara karşılık bu üst aklın kim olduğunu söylemiyor. "Bilsem de söylemem..." diyor. Ve şöyle devam ediyor: "Ergenekon
davası beş yıldan beri devam ediyor. Birinci sıradaki isim açıklandı
mı? Bildiğimiz şeyler var. Zamanı gelince yazar, söyleriz..." Evet, bu cümlelerle çok şeyler anlatılmak isteniyor. Ama belli ki bir zamanlama meselesi var.
Devletin
ilgili mekanizmaları, ülkeye yönelik tehlike ve tehditlere karşı
gerekli refleksleri gösteriyor. Büyük ölçüde kontrolü ele aldığını da
söyleyebiliriz. Başbakan miting meydanlarında, ihanet şebekelerinin
inlerine girip, tek tek çıkaracaklarını ve hesap soracaklarını
tekrarlıyor. 30 Mart tarihine kadar, aynı şer odaklarından yeni
hamlelerin beklendiği de sır değil. Hatta bunların bir kısmı (Muhsin
Yazıcıoğlu'nun ölümü ile ilgili iddialar vs.) önceden deşifre edilmiş
bulunuyor. Ama belli ki, karşı taraf şansını sonuna kadar zorlayacak. Bu
çok açık biçimde görülüyor. Ancak önemli nokta şu: Türkiye Cumhuriyeti
devletine karşı bu çapta sahnelenen kumpasın arkasındaki güçlerin, tam
ve doğru olarak teşhis edilmesi... Hangi bölgesel ve küresel güçler bu
tezgâhın içinde? Bülent Arınç'ın "üst akıl" diye
kodladığı bu güçlerin kimliği, çok ama çok önemli. Kendisi isimlendirme
yapmam diyor. Elbette devletin elindeki kayıtlarda, bu hususla ilgili
çok bilgi belge vardır. Mesela "34 bin satırlık bir bilgi sızdırılmasından..." bahsediliyor!
Şayet
bahsedildiği gibi bir sızdırma varsa, sızdırılan bilginin mahiyeti ve
nerelere kadar gittiği de kritik önem arz eder... Bu kadar büyük ve
sinsi organizasyonların, bir grup veya cemaat tarafından
kotarılamayacağını, daha ilk günden beri söyleyip durduk. Hadisenin iç
ve dış dinamiklerine dikkat çekmeye çalıştık. Şimdi aynı noktada,
herkesin cevabını beklediği hayati soru şudur: Ülkenin başına
bütün bu gaileleri açan bu ÜST AKIL kimin, kimlerin aklıdır?.. Bu aklın
içerdeki ve dışardaki maşaları kimdir ve hedefleri tam olarak nedir? İşin püf noktası burası!