Karamsarlık pompalayanlar...

A -
A +
Montaj kaset ve ses kayıtlarıyla hükümeti düşürmek isteyen paralel yapı ve uzantıları şu ana kadar istediğini elde edemedi. Bu defa, ileriye dönük karamsarlık pompalamaya başladılar.

1970'li yıllarda Bülent Ecevit şöyle bir söz söylemişti: "Siyaset toplumun en az 10 yıl gerisinde..." O zaman çok tartışılan bu değerlendirmenin, bugünkü muhalif kesimin siyaset tarzına ve üslubuna cuk oturduğunu görüyoruz!.. Uzun zamandan beri kurulan müthiş kumpasla devletin kilit noktalarına sızmak, şantaj ve tehditlerle hükümeti düşürmek; bir kısım milletvekili ve bakanları bu şekilde saf dışı bırakarak, ülke yönetiminde kontrolü bütünüyle ele geçirmek şeklindeki kirli tezgâh, beklenen sonucu getirmedi. Çünkü halkımız büyük bir basiret ve sağduyu ile memleketin başına çorap örmek isteyen şer odaklarını, derhal fark etti ve gerekli tavrı net biçimde ortaya koydu. Darbeciler, kumpasçılar ve onların yardakçıları her adımda duvara tosladılar. Ahlaksızca montajlanan kasetler, ses kayıtları falan filan, hiçbiri vatandaşın kafasını karıştıramadı...
Bu şekilde çamura saplanan paralel örgüt ve destekçileri, 30 Mart'ta halktan büyük bir şamar yiyeceklerini kesin olarak anladılar. Bu onlar için  kaçınılmaz bir netice!.. Ama inatlarından hiçbir şekilde vazgeçecek gibi görünmüyorlar. Bütün şer odaklarıyla iş birliği içinde, her türlü gayrimeşru yolu kullanarak, fitne fesat çıkarmaya devam edecekler. Bu maalesef görülüyor. Türkiye'nin siyasi buhrana girdiği her dönemde, halkımız her seferinde seçim sandığı başında verdiği mükemmel kararla, barış ve istikrar ortamının tekrar avdet etmesini sağlamıştır. Millî iradeye saygı duymayan ve devlet idaresini metazori yollarla gasbetmeye çalışan güç odakları, her darbe ve muhtıranın ardından halkın iradesine boyun eğmek zorunda kaldı. 1950'de İsmet İnönü'ye gidip, "Paşam isterseniz seçimleri yok sayıp, sizi tekrar başbakanlık koltuğuna oturtalım..." diyen apoletliler, 1961 seçimlerinin sonuçlarını beğenmeyip, CHP'ye ara rejim hükümeti kurdurmak isteyen darbeciler, hep aynı duvara çarptı.
1961'de Ali Fuat Başgil'i, başına silah dayayarak cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçiren darbeci generaller ve ardılları, 1973'te aynı metotlarla Faruk Gürleri Çankaya Köşkü'ne çıkarmak istediler. Ama başaramadılar. 1980 Darbesiyle Kenan Evren'i Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtan zihniyet, son olarak 2007'de aynı yollardan yürümek istedi. Fakat AK Parti iktidarının dik duruşu ve akabinde yapılan seçimlerde halkın demokrasiden yana koyduğu güçlü irade, hesaplarını alt üst etti. Üstelik bu tarihten itibaren ülkemizde demokratik gelişmeler ve darbeci zihniyete hesap sorma süreci, büyük hız kazandı! Şimdi bulunduğumuz noktada, Türk demokrasisi çok daha güçlü. Bunun altını kalın bir çizgi ile çizelim... Dolayısıyla 30 Mart seçim sonuçları hakkında, şimdiden üretilmek istenen spekülasyon ve tezviratın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
Sureti haktan görünerek, "30 Mart seçimleri ülkede siyasi tansiyonu düşürmeyecek, tam aksine gerilim artabilir..." gibi hezeyanlarla halkı tedirgin edenler, yine bu halk tarafından mahcup edilecektir. Bunda şüpheniz olmasın. Halktan iktidar vizesi alamayanların karamsarlık pompalamaları, onların acizlik ve çaresizliğidir. Türk milleti böyle tehditlere pabuç bırakmaz. Merak etmeyiniz!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.