Aslında bu Türkiye Gazetesi'ndeki ikinci nöbetim!.. Tam yirmi sene önce, yine
böyle bir bahar mevsiminde genel yayın yönetmenliği görevi tevdi
edilmişti. 90'lı yılların ikinci yarısı bu görevle geçmişti. Ama benim
için asıl görev, her zaman yazı yazmak oldu. Gazetemizin kurucusu
Merhum Enver Ören'in teşviki ve sağladığı imkânla, henüz üniversite öğrencisi iken; 1978
yılında köşe yazarı olma fırsatını yakaladım. 36 seneden beri bazı
inkıtalar olsa da, asıl işim bu oldu. Bu zaman zarfında, çoğu Türkiye
Gazetesi'nde olmak üzere,
İhlas Holding bünyesinde, yirmi yıl kadar da çeşitli sıfatlarla idarecilik yaptım.
Bütün bu çalışma hayatım süresince, başta Türkiye Gazetesi olmak üzere, İhlas Yayın Holding'in kurumlarının prensiplerini iyi derecede öğrendiğimi düşünüyorum. Bu müessesenin temel prensipleri hiç tereddütsüz, millî ve manevi değerlere saygı; insan haklarına saygı, kanunlara saygı ve mesleğin etik
kurallarına saygıdır. Türkiye Gazetesi her zaman ve zeminde, ülke
menfaatlerini kurum menfaatlerinin önünde ve üstünde tutmuştur. Bu
noktada refiklerimize (Eskiden gazeteler birbirinden bahsederken, bu
samimi ifadeyi kullanırdı. Ne yazık ki şimdilerde bu inceliği hatırlayan
pek fazla kalmadı...) nazaran çok iddialı olduğumuzu belirtmeliyim.
Türkiye Gazetesi'nin 44 yıllık yayın hayatı, bu açıdan hakikaten dört
dörtlüktür! Zira her zaman agresif, kavgacı, ihtilafları körükleyen,
nefreti besleyen, toplumu huzursuz edecek yayın üslubundan daima ve
kesinlikle uzak durmuştur. Bu sebeple Türkiye Gazetesi, okuyucuları
nezdinde HUZUR VEREN GAZETE olarak tanımlanmış ve o
şekilde de medya dünyasında yer etmiştir. Dün olduğu gibi bugün ve yarın
da, gazetemizin bu niteliği, bu özelliği değişmeyecektir. Türkiye
Gazetesi milletimizin değerlerine ters düşecek hiçbir yayın tarzını,
asla ve kat'a benimsemez ve uygulamaz. Objektif haberciliği bütün
imkânlarıyla yapmaya çalışır. Ama körü körüne sürdürülen kavgaların
içinde taraf olarak yer almaz. Meşru çerçevede yapılan subjektif
yorumlara da saygı gösterir. Fakat birtakım siyasi ve ideolojik
taassupların, militanca yaklaşımların; doğruluk, hak ve adaletten yana
gibi yansıtılmasına da alet olmaz.
Kişisel düşünce ve tavırların, genel doğrular gibi aktarılmak istenmesi karşısında kendi ölçülerini ortaya koyar... Bu noktada hiç kimseye yaranmaya, şirin görünmeye de ihtiyacı yoktur. Türkiye Gazetesi bu duruşuyla yayın hayatı boyunca bir okul görevi ifa etmiştir. Bizimle yolu kesişen her meslektaşın gönlünde olumlu izler bırakmayı başarmıştır. Nitekim zaman içinde kurumdan ayrılan kimi çalışanlarımız, yazarlarımız, bu hususu mutlaka dile getirmiştir. Şartların icabı veya kendi şahsi kararlarıyla
bizimle yollarını ayıran bütün meslektaşlarımızla, her zaman dostluk ve
samimiyet içinde yüz yüze bakabiliyoruz. Bu hususiyetin "Bâb-ı Âli" dünyasında pek yaygın olmadığını da bilhassa vurgulayalım!..
Evet, Türkiye Gazetesi özetle böyle bir gazetedir ve bu yoldan hiç sapmadan devam edecektir. Bu istikamette en büyük, en sağlam desteğinin de okuyucusu olduğunun bilincindedir. Bizim için okuyucunun düşüncesi mihenk taşıdır. Bu vesile ile bize tebrik ve desteklerini
bildiren, dualarını lütfeden bütün okuyucularımıza tekrar teşekkür
ediyor ve saygılar sunuyorum.