Sandığa sahip çıkmak...

A -
A +
30 Mart seçimlerine gölge düşürmek için, şer odaklarının harıl harıl çalıştığı sır değil. Başbakan Erdoğan'ın "Sandıklarda kuş uçurtmayacağız..." sözü, bir güvence olarak alınıyor.

1946'daki utanç verici (Açık oy gizli tasnif) uygulamasını bir kenara bırakırsak, çok partili siyasi sisteme geçeli beri, yani 14 Mayıs 1950'den bu yana, seçimler bu ülkede genellikle dürüst ve başarılı şekilde yapıldı... Yine de hakkında çok fazla yazılıp çizilen ve mükerrer oy kullanıldığına dair, gerçekten ciddi bilgi ve bulguların olduğu, 1977'deki erken genel seçimler için, bir parantez açmak gerekir... Mezarlıkların bile adres gösterilerek, seçmen listelerinin düzenlendiği seçimler. O dönemde Tercüman gazetesinde yazan Rauf Tamer'in, sayısız kere yazdığını hatırlıyorum: "İstanbul'un tüm nüfusuna yakın seçmen sayısı, nasıl olabiliyordu?.." O zaman seçmen yaşı 21 olduğuna göre, bu koca şehirde, bebek; çocuk, genç nüfusa ne olmuştu? Tamer ve onun gibi hassasiyet gösterenler, hiçbir zaman istedikleri cevabı alamadılar tabii!.. Ama vak'a da ortada idi. Mesela; gerine gerine, tam yedi ayrı yerde oy kullandığını söyleyenlerin sayısı hiç de az değildi!..
Neyse... O yıllarda seçmen listeleri bugünkü gibi elektronik ortamda, zabt-u rabt altında değildi. İkametgâh kayıtları da bugünkü gibi sağlam değildi. Parmak boyama uygulaması da yoktu. Ve illegal örgütlerin çok kolay cirit attığı yıllardı o yıllar. Velhasıl aradan geçen zamanda, köprülerin altından çok sular aktı... Ancak şunu tekrar vurgulayalım, vatandaş her hal ve şart altında kendi oyuna sahip çıktı. Olağanüstü hallerde kendisine uygulanmak istenen baskı ve yıldırmalara karşı her zaman sağlam durdu ve kararından şaşmadı. Bazen öyle milimetrik hesaplarla oy kullandı ki, yılların kurt politikacılarını tabir yerinde ise tuşa getirdi... Askerî cenahın 1960 ve sonrasında sık sık silah zoruyla almak istediği sonuçlara da meydan vermedi...
30 Mart seçimlerine dönecek olursak, bugünkü şartlarda seçim hilesi yapmak hiç de kolay değil. Bunun birçok sebebi var. Kayıt-kuyudatın iyi tutulmasından öteye, vatandaşın siyasi bilinci ve oyuna sahip çıkma gayreti daha da önemli. Başbakan Erdoğan; "Sandık namusumuzdur. Seçim sandıklarında kuş uçurtmayacağız..." diyor. Elbette vatandaş bu sözü, seçimlerin ve sandıkların selameti için bir güvence olarak alıyor. 30 Mart seçimlerine gölge düşürmek için, şer güçlerin harıl harıl çalıştığı sır değil. İçerde ve dışarda, insanların zihnini çelmek için, seçmeni tedirgin etmek için çok tuhaf dedikodular üfürülüyor. Özellikle Güney Doğu Bölgesinde kurulacak sandıklar için bol bol dedikodu üretiliyor. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, vatandaşımız seçim sandığı konusunda hem tecrübelidir hem de kararlıdır. Yani bu türden caydırma ve yıldırma gayretleri netice vermez, vermeyecektir.
Devlet ve hükümet elbette seçim sandıklarını yeterince emniyet altına alacaktır. Lakin vatandaşın sandığa sahip çıkması daha önemli... AK Partinin bir milyon kişi ile sandık emniyeti için seferber olması, demokrasi adına dikkat çekici bir göstergedir. Diğer partilerden de aynı duyarlılığı bekliyoruz. Seçimlere hiçbir şaibe karışmaması için, herkes üstüne düşeni yapmalıdır. Demokrasinin kökleşmesi bu için gereklidir.   
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.