İdam cezası da gelse...

A -
A +

Halk arasında sık tekrarlanan bir söz vardır: "Bunlardan birkaçını sallandıracaksın, bak nasıl işler rayına girer..."  Acaba gerçekten öyle midir?
Son günlerde, insanın kanını donduran hunharca cinayetlerden sonra; idam cezasının geri getirilmesi yolunda, halk arasında sesler yükselmeye başladı... Bunun şaşırtıcı bir tarafı da yok. Zira toplum Kars'ta, dokuz yaşındaki Mert Aydın adlı çocuğun tecavüz edildikten sonra vahşice öldürülmesinin şokunu henüz üzerinden atamamışken, bu defa Adana'da sadece altı yaşında olan Gizem Akdeniz isimli kız çocuğu, daha da korkunç şekilde, üzerine benzin dökülüp yakılmak suretiyle katledildi. Bu dehşet verici cinayetler, hakikaten insanın kimyasını bozacak cinsten feci hadiseler. Mert'in katili 23 yaşında, Gizem'in katili ise 25 yaşında... Genç yaştaki bu insanları, insanlıktan çıkarıp canavarlaştıran faktörler acaba neydi? Üstelik buna benzer canavarca cinayetleri gerçekleştiren katillerin sayısı, hayli fazla ve giderek de yükseliyor!..
Trafikte yol vermeme yüzünden aşağı inip gözünü kırpmadan adam öldürenler, (sen bana niye yan baktın) diye kurşun yağdıranlar vs. vs... Toplumda yaygın bir travma yaşandığı kesin. Bu arada her geçen gün sayısı artan tinerci cinayetleri de ayrı bir tehdit olarak cemiyet düzenini tehdit ediyor. Bütün bu gelişmelere karşı, devletin ilgili birimlerinde ve toplumun duyarlı kesimlerinde, yeterli olmasa da bazı gayretlerin sürdürüldüğünü biliyoruz. Ancak yukarıda bahsedilen felaketlere benzer hadiselerin giderek daha sık cereyan etmesi, hakikaten ürkütücü bir durum. Bu büyük tehlikeye karşı ne yapılabilir? Ne yapılmalıdır ki, anaların-babaların yüreğine ateş düşmesin? Böyle meseleler konuşulduğunda, halk arasında çok sık tekrarlanan şöyle bir söz vardır:
"Bunlardan birkaçını sallandıracaksın... Bak bakalım işler nasıl yoluna giriyor!" Oysa kazın ayağı öyle değil. Her gün birkaç düzine adam sallandıran memleketlerde (Mesela Çin'de günlük infaz sayısı ortalama otuz kişinin üzerinde...) de, suç oranı azalmıyor, tam aksine artıyor. ABD'nin idam cezası uygulanan eyaletlerinde de durum farklı değil.  Demek ki idam cezası, asayişin sağlanması ve insanların uslanması için tek başına kâfi değil. İnsanların cinayet işlemesinin önlenmesi için, daha başka şeylere ihtiyaç var. Sosyolojik, psikolojik, pedagojik ve dinî yönden yeterli eğitimin verildiği; cemiyette hoşgörü ve adalet, ailede şefkat, velhasıl insani değerlerin herkes için öne çıktığı ve hüküm ifade ettiği bir ortam sağlansa, herhalde insanların canavarlaşması asgari seviyeye iner değil mi? Ama bugünkü çılgınca tüketim tutkusu, gelir dağılımındaki adaletsizlik, insanlardaki kıskançlık hislerini kamçılıyor. Öfke ve kinle dolduruyor. Bir de ailede ve toplumda gördüğü fena muamele yüzünden psikolojisi örselenmişse, en küçük bir tartışmada rahatlıkla cinayeti göze alabiliyor. Böyle insanlar için hapis veya idam cezasının çok fazla etkili olacağını söylemek gerçekçi olmaz. Çünkü kendi ölümü de dâhil her şeyi göze almış olan kimse, o anda cezayı düşünmez.
Sonuç olarak, caydırıcı cezalar elbette kamu düzeninin korunması için kaçınılmazdır. Lakin idam da dâhil tek başına ceza sistemi, insanların ıslahı için yeterli olmaz. Allah korkusu ve vicdan azabı, insanları suç işlemekten caydıracak en etkili amillerdir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.