Endişeli Modernler, Kaygılı Batıcılar...

A -
A +
Ne "Özgürlük Eviymiş" ama... Ve ne kadar da ince eleyip sık dokurmuş bu marifeti kendinden menkul STK!.. Üstüne vazife edinip, Türkiye'yi; "Avrupa'da özgür olmayan tek ülke..." ilan edivermiş. Bununla da kalmamış, ülkemizi basın özgürlüğü açısından; dünyadaki 198 devlet arasında, 134. Sıraya yerleştirmiş. Bu durum, her vakit yaşam tarzlarının tehdit altında olduğu vehmiyle kıvranan endişeli modernler gibi; her durumda, "Batı buna ne der?" yahut "Batı indinde imajımız nasıl olur?" diye kaygılanan yerli oryantalistleri fena halde telaşa sevk etti. Gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında, hemen her konuda uzman edasıyla ukalalık yapan medya leşkerleri için, Freedom House raporu, zengin bir maden yatağı mesabesinde... Kazı kazı bitmez! Öyle ya, ABD'nin II. Dünya Savaşı sırasında, kendi çıkarlarını korumak üzere kurduğu; her devre göre, ABD politikaları için arıza çıkaran yabancı ülke yönetimlerini hedef alan, "Özgürlük Evi", Türkiye'ye kötü bir karne vermiş.
Şimdi ne olacak bu memleketin hâli?! Biz nasıl kırık notumuzu, pardon bozuk imajımızı düzelteceğiz? "Kaygılı Batıcı" meslektaşlarımızı, içine düştükleri bu hayal kırıklığından, iflah olmaz komplekslerinden nasıl kurtaracağız?.. Şaka bir tarafa, bu Freedom House dedikleri ne menem şeydir ki, bizim oryantalistleri bu kadar kaygılandırıyor? Ülkeleri "özgür, kısmen özgür ve özgür değil" diye sınıflandırma yetkisini nereden alıyor? Yani Özgürlük Evi, "Siz özgür değilsiniz..." dedi diye, biz gerçekten özgür olmaktan çıkar mıyız?! Daha da aykırı ve tuhaf sorular sormak mümkün, ama uzatmayalım. Zira memleketteki medya mensuplarının hepsi böyle abuk sabuk şeylere değer vermiyor çok şükür...
Batı hayranlığının aklını başından aldığı şaşkınların dışında, esasen millî mefkûreye sahip; şahsiyetli, gerçekten vatansever kalemler, ülkemize yapılan bu saygısızlığı ve haksızlığı, kesin biçimde reddediyor. Yapılan suçlamaların haksızlığı ile birlikte, böyle bir cür'eti gösteren kuruluşun kendi ayıplarını ve yalanlarını tek tek suratına vuruyor. Hasan Celal Güzel, dünkü Sabah'ta, Ermeni tehcirini çarpıtan İngiltere'nin Wellington House'u gibi, ABD'nin Freedom House'unu da yerin dibine batırıyordu... Arkadaşlarımız Yıldıray Oğur ve Melih Altınok da, pazar gününden beri, bu Özgürlük Evi'nin bütün kirli çamaşırlarını ortaya döktüler. Yıldıray'ın bu konuda köşesine taşıdığı istatistik rakamlar ve Freedom House'un yönetimine giren kişilerin asıl meslekleri, siyasi ve ideolojik misyonları ve kirli geçmişleri ile ilgili bilgiler, hakikaten ibretamiz şeyler. Ama bizim 'Batıcı Kaygılılarımız' bunu doğru değerlendirecek kapasitede mi, işte orası şüpheli!..
Muhalif gazetelerin yüzde 66 oranında tiraja sahip olduğu bir ülkeyi, Freedom House, muhalefetin (m)sinin yasak olduğu ülkelerin gerisinde gösteriyor. Eh, önceki başkanının CIA'nin eski patronu James Woolsey, yönetiminde Irak'ın işgalinde ABD Savunma Bakanlığı yapan Donald Rumsfeld ve yardımcısı Paul Wolfowitz ve başında sıkı Neo-Con'lardan David Kramer'in yer aldığı bir ÖZGÜRLÜK EVİ, ancak bu kadar olur... Tepe tepe kullansınlar!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.