Gezi olaylarının bir yılı...

A -
A +

Taksim Gezi Parkı'ndaki birkaç tane ağacın kesileceği gerekçesiyle başlatılan mahut olayların üzerinden tam bir yıl geçti... Bu bir yıl zarfında çok garip şeyler oldu!..
Bugün 27 Mayıs... Her yıl bu tarihte bahsini etmeden geçemediğimiz mahut 27 Mayıs Darbesi var. Ama bugün 27 Mayıs dolayısıyla bir başka konudan, Gezi Parkı kalkışması ve sonrasında vuku bulan gelişmelerden söz etmek istiyorum. Aslında çok ucuz ve sudan sebeplerle, bir ülkenin ulusal güvenliğinin böylesine tehlikeye sokulabilmesi, üzerinde çok ama çok dikkatle durulması gereken bir mesele!.. Görünüşte, birkaç ağacın kesilmesinin (Ki, ağaçların kesileceği iddiası da gerçek dışıdır...) önüne geçmek maksadıyla kotarılan bir kitle gösterisiydi. Fakat çok geçmeden işin aslının çok daha başka olduğu anlaşıldı. Başbakan Erdoğan'ın, "Türkiye'nin istikbaline ve istiklaline yönelik bir kumpas..." diye tanımladığı, bu olaylar zincirinin mahiyetini, herhalde artık büyük oranda biliyoruz.
Ancak toplumun büyük ekseriyetinin kirli tezgâhı fark etmiş olması, tek başına problemi çözmüyor ne yazık ki. Çünkü tam bir yıldır, Gezi Parkı zemininde üretilen fitne ve fesat olaylarının ardı arkası kesilmiyor. Geçen sene bu günlerde, (Hükümetin devrilmesinden ve Başbakanın yurt dışına kaçmasından) dem vuranlar, istediklerini tabii ki elde edemediler. Fakat bu mihraklar, memleketi karıştırma atraksiyonlarından da vazgeçmediler. Ülkenin çeşitli yerlerinde, Gezi bahanesiyle her fırsatta anarşi ve terör hadiseleri sahnelenmek isteniyor. Bilhassa İstanbul'un Okmeydanı semtinde, neredeyse her gün eylemler söz konusu... Son olaylarda, iki vatandaşımız daha hayatını kaybetti. Bunlardan birinin Alevi kökenli olması, işi bir kez daha alevlendirdi. Dikkat çekici bir şekilde, Alevi vatandaşlarımızın bu olaylar zincirinin içine çekilmesi ve böylece ortamın fena halde gerilmesi, izahı pek de kolay olmayan bir tablo!..
Gezi kalkışmasının devamında yaralanarak komaya giren ve beş ay sonra da hayatını kaybeden, Berkin Elvan isimli Alevi gencin ölümü, görülmemiş provokasyonlara alet edildi. İstanbul Okmeydanı'ndaki son olaylar da bunun devamı. Oysa bu provokasyonlar sırasında yasa dışı sol örgütlerin kurşunlarıyla can veren, Burak Can Karamanoğlu adlı gencin ölümü, ailesi tarafından hiçbir şekilde istismar edilmedi. Burak Can'ın ana ve babası asla, yasa dışı örgütlerle birlikte nümayiş yapıp slogan atmadı. Daha önce de bu köşede dile getirdik: Neden Alevi vatandaşlarımız bu kadar kolay şekilde olayların içine çekilebiliyorlar? Bir Sünni-Alevi çatışması çıkartmak maksadıyla, bugüne kadar defalarca kirli tezgâh kuran odaklara karşı, niçin onlar da gerekli dikkati göstermiyor?
Okmeydanı semti, Başbakan Erdoğan'ın ifadesiyle, âdeta terör örgütlerinin kuluçka yatağı haline gelmiş... Önceki geceden itibaren bu bölgede emniyet kuvvetleri çok geniş bir operasyon gerçekleştirdi. Daha önce DHKP-C gibi örgütlerin yuvalarında görüldüğü üzere, kırılamayan çelik kapıların ardında yuvalanmış anarşistler, asayiş ve kamu düzenini tehlikeli biçimde tehdit ediyor. Gezi olayları bahane... Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar ülkeyi rahatsız ve tedirgin etmek için bu mihraklar elinde geleni yapmaya çalışacaklar. Dikkat, dikkat!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.