Heceleye heceleye alışırlar!..

A -
A +

Memleket siyasetinde ÇATI edebiyatı bir süreliğine devam edecek anlaşılan.  Merakınızı giderelim; Çatı ifadesini ilk kullanan, Süleyman Demirel'dir.
1970'li yılların istikrarsız siyasi ortamında, koalisyonlar uzun pazarlıklar sonucu kurulabiliyordu. Mesela 1973 Ekiminde yapılan seçimlerin sonucunda, CHP-MSP hükümeti, ancak 26 Ocak 1974'te kurulabilmişti. Tam yüz gün sonra... Aynı şekilde Milliyetçi Cephe Hükümetleri (Solcular buna kısaca MC Hükümeti derdi...) de, uzun ve sıkı pazarlıklar neticesi kurulabiliyordu. İşte bu pazarlıklar sürerken, Demirel; "Hükümetin çatısını çattık..." şeklinde, izahat veriyordu. Demem o ki, bu "Çatı" kavramı ülke siyasetinde epeyce eskidir. Neyse esas mevzumuz bu değil. Ülkede yepyeni bir siyasi polemik hüküm sürüyor: Çatı Aday, Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'nun, adını doğru telaffuz etmekte sıkıntı çeken CHP ve MHP'li yöneticilerin durumu...
Hem Kılıçdaroğlu hem de Bahçeli'nin, Ekmeleddin ismini telaffuz etmekte zorlandıklarını; özellikle bazı CHP'lilerin çok kekelediklerini, müşahede ediyoruz. Öyle ki, bazı politikacılar yanlış söylememek için, 'Çatı Aday'ın ismini telaffuz etmemenin yolunu arıyor ve tabii meramını anlatmakta sıkıntı çekiyor. Bu durum özellikle sosyal medyada değişik polemiklere malzeme oluyor. Neyse bu problem aşılamaz değil! Bir müddet heceleye heceleye, alışırlar olur biter... Velakin, Çatı Adayla ilgili daha ciddi konular var. Birincisi, Prof. İhsanoğlu'nun tanınma meselesi... CHP'li Gürsel Tekin bile, kendisini tanımadığını itiraf etti. Şimdi ilk iş CHP ve MHP tabanına cumhurbaşkanı adayının iyice tanıtılması ve kabul ettirilmesi... Zira özellikle CHP'de ciddi hazımsızlık var. Genel Başkan Kılıçdaroğlu, kendisi tanındıkça hakkında olumsuz düşünenlerin, fikrinin değişeceğini söylüyor.
Seçimlere iki aydan da az kaldı. Bu zaman zarfında ne kadar tanınabilir, ne kadar tanıtılabilir... Zira İhsanoğlu, Türkiye'de pek de tanınan bir kişi değil. Seçmen açısından önemli bir problem yani... Diğer taraftan CHP ulusalcı kanadının, bilhassa laiklik noktasında ileri sürdüğü itirazların giderilmesi gerekiyor. Bunun için ilk teşebbüs bizzat İhsanoğlu'ndan geldi. Adaylığı açıklandıktan sonra, ilk beyanatını Cumhuriyet gazetesine verdi ve laiklikle bir problemi olmadığını seslendirdi. Ancak bu beyanın tartışmaları bitirmeyeceği kesin. Çünkü İhsanoğlu'nun babasının Türkiye'deki katı laiklik uygulamaları sebebiyle yurt dışına kaçmak zorunda kaldığı gerçeği orta yerde duruyor... İhsanoğlu'nun kökeninin irdelenmeye devam edileceği katidir. Şu hususun da altını çizelim; Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ilk günden itibaren ortaya koyduğu performans, meselenin muhtemelen çok daha önceden konuşulduğu ve üzerinde çalışıldığı intibaını veriyor.
Şayet bunca temas trafiği ve görüşme maratonuna rağmen, ortak bir aday çıkarılamasaydı, muhalefet adına çok daha başarısız bir tablo söz konusu olurdu. En azından ortak aday, ya da kendilerinin deyimiyle "çatı aday" çıkarma başarısı, ortaya konulmuş bulunuyor. Şayet ismini rahat söyleyebilecek derecede, Türk seçmenine de tanıtılabilirse ve tabii Ulusalcı CHP'liler, laiklik açısından ikna edilebilirse, seçim yarışının altyapısı kurulmuş olur. Evet, ilk iş Ekmeleddin İhsanoğlu adını doğru söylemek! Heceleye heceleye...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.