Yeni Türkiye'nin inşası...

A -
A +

Erdoğan'ın konuşmasında belki de en çarpıcı cümle: "Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle birlikte, vesayet düzenleri de sona erecek, kara bir devir kapanmış olacaktır..."
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini, Erdoğan ve Partisi başından beri, istediği gibi yönetiyor... İktidar kanadı öncelikle muhalefetin ne yapacağını veya neyi yapamayacağını net bir şekilde görmek istedi. Bunun için, muhalefet cenahının adayının kesinleşmesini sabırla bekledi ve ondan sonra da, beklenen adımı görkemli bir şekilde attı. Bütün dünyanın dikkatini çekmeyi başaran Salı günkü töreni gördükten sonra, acaba CHP ve MHP tabanı neler düşünmüştür... Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin, bir ayaküstü sohbet sırasında kamuoyuna duyurdukları Çatı Aday; Ekemeleddin İhsanoğlu'nun, Erdoğan'a karşı bir varlık gösterebilmesi için, en azından doğru dürüst bir tanıtım ve takdim toplantısı yapılamaz mıydı?! Bu noktada CHP ve MHP Yönetiminin nasıl bir değerlendirme yaptığı (ya da yapmadığı) önemli. Zira gerçek anlamda bir siyasi sonuç bekliyor olsalardı, en azından benzer şekilde güçlü bir başlangıç yapma gereği duyarlardı. Fakat görünen o ki, her iki parti idarecileri de, sonucu şimdiden kabullenmişler!
Kabullenmekle birlikte, yine de bir şeyler yapıyor görünmek icap eder tabii... Galiba yapılan bu. Erdoğan'ın adaylığının ilanından hemen sonra, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Grupta yaptığı konuşmayı dinleyince, bu husustaki kanaatim iyice kesinleşti. Zira 30 Mart seçimleri öncesinde, yüzlerce kez tekrarladığı ithamları bir kere daha seslendirmekten öte hiçbir şey yapamamanın acizliğini sergiledi. Oysa 30 Mart sonuçlarından doğru bir ders çıkarmış olsaydı, en azından bir söylem değişikliğine giderdi... Evet, Tayyip Erdoğan, sadece adaylığını açıklamakla en az 2-0 önde başlamış bulunuyor. Hem törenin ihtişamı hem de burada yaptığı konuşmanın muhtevası ve verilen mesajların gücü... Muhalefet kanadı siyaseten istediği kadar toz kaldırmaya çalışsın, bu yarışın neticesi çok önceden belliydi. Şimdi daha da pekişmiş oldu. Ve çok büyük ihtimalle ikinci tura gerek kalmadan,10 Ağustos'ta seçim süreci tamamlanmış olur. En doğrusu artık 10 Ağustos sonrasını konuşmak...
Muhalif – muvafık artık hemen herkesin kabul ettiği, etmek zorunda kaldığı yeni durum şudur: Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, ülkenin siyasi ve idari sisteminde ister istemez köklü bir değişimi tetikleyecektir. Erdoğan konuşmasında, cumhurbaşkanlığı seçiminin aynı zamanda "YENİ TÜRKİYENİN İNŞASI" olduğunu ifade etti. Ve halkın cumhurbaşkanını seçmesiyle birlikte, bugünde dek sürdürülen vesayet düzenlerinin de sona ereceğini söyledi, hatta şu ifadeyi kullandı: "Kara bir devir de böylece kapanmış olacak..." Bu "kara devir" tabirinden, herkes kendi meşrebine ve yaşadıklarına göre anlamlar çıkarabilir şüphesiz! ATO konferans salonunda, Erdoğan'ın eski ve yeni Türkiye'ye dair yaptığı değerlendirmeleri ve verdiği mesajları, kaçınılmaz değişimin güçlü birer işareti olarak almak doğru olacaktır. Bu değişime direnenler, en az bu kadar güçlü argümanlar ve bunu hayata geçirecek bir performansı ortaya koymak zorunda. Ama bu yönde ciddi bir belirti görülmüyor. Statükocu kesim, hâlâ eski Türkiye'nin refleksleriyle netice almaya çalışıyor. Bunun beyhude bir gayret olduğunu, çok uzak olmayan bir gelecekte öğrenecekler...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.