Bu çirkin oyun bozulmalı!..

A -
A +
Beş yüz yıl önce, Yahudiler Endülüs'te katliama maruz kaldığında, Osmanlı Devletine sığınmışlardı. 19. Yüzyılda Kafkaslarda ve Balkanlarda, yaşanan bozgunlardan sonra milyonlarca insan (önemli bir kısmı yollarda telef olma pahasına...) Anadolu topraklarına ulaşmaya çalıştı. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonrasındaki büyük alt üst oluşlar sebebiyle, özellikle Balkan coğrafyasından yüzbinlerce insan, aynı yolu izledi... İran'da Humeyni ihtilali olduğunda, yeni rejimin öfkesinden kaçan yüzbinlerce insan, Türkiye üzerinden dünyanın çeşitli ülkelerine dağıldı. Geçici olarak Türkiye'ye kaçanların bir kısmı sonradan İran'a dönerken, hatırı sayılır bir kısmı da ülkemizde kaldı. Aynı dönemde Afganistan'daki komünist devrimden dolayı, kaçmak zorunda kalan çok sayıda Özbek ve Türkmen kökenli kişi sığınma yeri olarak Türkiye'yi seçti. Aynı şekilde 1980'li yılların ortalarında, Bulgaristan'daki Jivkov rejimi, Türklerin zorla ismini değiştirmeye başladığında, en az üç yüz bin soydaşımıza kapıyı açmakta tereddüt edilmemişti...
1990'ların başında Saddam Hüseyin'in topla tüfekle kovaladığı beş yüz bin Kürt'e, bütün dünya gözlerini ve kapılarını kapatırken, o çaresiz insanlara yine Türkiye kollarını açmıştı. Bütün imkânlarını zorlayarak... Peki, Esad rejiminin katliamından canlarını kurtarmak için, yerini yurdunu; malını mülkünü terk edip bize sığınan Suriyeli kardeşlerimiz için, farklı bir şey yapma lüksümüz olabilir miydi? Sayısı ne kadar kabarık olursa olsun, fevkalade zor durumdaki bu insanların feryadını duymamak, onların içler acısı halini görmemek mümkün mü?
Ne yazık ki CHP Yönetiminin başını çektiği bir kesim, başından beri Suriyeli sığınmacılara karşı olumsuz tavır içinde. Bu yüzden özellikle Hatay ilimizde, çeşitli gerginlikler, çok üzücü hadiseler yaşandı. CHP'nin cumhurbaşkanlığına aday gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu da, Kadıköy'de bir soruya verdiği cevapta, 'Suriye'den gelen mülteci ve mülteci olmayan bir milyon insan var. Bunlara kapı açmamalıydık...', gibi ifadeler kullandı. İhsanoğlu'nun bu yaklaşımı tepki toplarken, bu arada çok enteresan başka gelişmeler baş gösterdi. Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adana'da son günlerde Suriyeli sığınmacılara karşı, tuhaf bahanelerle yoğun protestolar ve şiddet saldırıları sahneleniyor. Bu davranışların insani değerlerle asla bağdaşmadığı tartışma götürmez. Burada çok kirli bir oyun sergileniyor ve bizim bu tezgâhı mutlaka bozmamız gerekir. Türkiye büyük bir alicenaplıkla Suriyeli kardeşlerine kucak açarak, kendine yakışanı yapmıştır. Bencil, duyarsız ve kötü niyetlilerin bu güzelliği sabote etmesine meydan verilmemelidir.
Lafa gelince mangalda kül bırakmayan, hatta herkese insanlık dersi vermeye kalkışanlar, zaten perişan olmuş bu insanların acılarını daha da büyütmek gibi bir insafsızlığın içine girmemeli. Şurası da bilinmelidir ki, Türk halkının çok büyük ekseriyeti, Suriyelilere kucak açmaktan ve onlara yardımcı olmaktan, hiçbir şekilde rahatsız değildir. Tam aksine bu kardeşlerimizin yaralarına, imkân dâhilinde merhem olmaktan ötürü büyük mutluluk duymaktadır. Türkiye'den ve Türk halkından beklenen de budur zaten...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.